Gruplarınızı Görmek İçin Üye Girişi Yapın
Ressam Fırçası
-boynuna asılmış fermandan
utanan bir dağ gibiyim
bir deli çıksa, yarı akılla bir deli
söküp atsa bu taşları
boynumu doğrultur gülerdim-
oturduğu yerden bir ressam
yarı akıllı yarı delice
taşla yazılan yazıyı okumuş
dolunaya uzatmış elini
yakasından tutup dolunayın
sıkıştırmış kara iki bulutun arasına
kenar kenar ışık süzülür tabloya
dağdan ırmaktan kaçırırcasına
yıldızları saklamış ard arda
koyun koyuna vermiş
karanlığı oturtmuş eski bir şehre
gölgesini yedirmiş apartmanlara
ve tül perdelerin ardından
kırık dökük aşkları sızdırmış
siren seslerini unutmuş
daracık sokaklar yapmış yol boyu
adsız kaçıncı ozanın telinden
isyana duran dizelerle
vurmuş ha vurmuş gözlerine
sırt sırta binik taşların
eskiciden aldığı çerçeveye
yarı akıllı yarı deli
sığdırmış koca bir dünyayı
cansız yerde yatan bir adam orda
önünde çatılmış iki tüfekle durur
kan içinde
düştü düşecek gözyaşının ilk damlası
zulümle kırılan her ışık gibi
saplanmış kör gecenin koynuna
bir duvarı konuşturmak adına
yarı deli yarı akıllı
kaçıncı suskunluğuydu görgü tanığının
katline isyan kaçıncı sloganıydı bu
sürgünde yüzüstü akan boyadan
duvardan duvara gezinen
kuşları kovmuş bir ressam
çatılarını yıkmış evlerin
susturmuş bütün yolları
siyaha beyaz, beyaza siyah bir taşla
iskeletini çizmiş ağaçların
ve ağlaşık fırçasını en son
kırıp atmıştı o dağa
Ercan Cengiz