Dersimin Türküsü Mesaj Detayi Antoloji.com

Gönderen: İrfan Sarı
Alan:   Grup:Dersimin Türküsü
Tarih: 18.05.2009 23:46
Konu: Yn: Yn: [dersimin-turkusu] çığlık

şüphesiz ve çok tanıklı bir kadim kentin ve hatta yedi bin yıllık tarihi olan bir ülke kalabalığında kent...

mardin; taşını sıksan alınteri toprağını sıksan yaşam ve akşamına damlayan mehtap....

başka şehirlerde vardır şuh bir kadın gibi baharın... ve geçit vermez barikatları tipisi ve yol bilmez fırtınılarıyla...

mesela yüksekova... yani gever.

elini versen aşık olma sebebendir ve geceler boyu yüksek tansiyon ve uzun düşlerin yatağı...

selam olsun kadim mezopotamyanın gözü kulağı kentlere ve kentin yurttaşlarına gökkuşağı hesabı yaşayanlarına....

========================================
** YANITLANAN MESAJ ********************
========================================
Gönderen: ciziri
Alan: (grup üzerinden) oydere-irfan sari
Tarih: 18.05.2009 23:36:00
Konu: Yn: [dersimin-turkusu] çığlık
----------
Mardin; taş ve şiir sonra akşamın alnından damlayan yıldızlar.
Bazı kentler vardır,dişidir.Mardin gibi,Harput gibi..Kentir; kaledir bütünü..Divandir yapısının kuruluşu.
Mardin`e bir ögleüstü gidip,kadim dost Deyrul Zafaran`daki ayine yetişmeli..
Mezopotamya`da tek dilden söylenen Türkçe-Arapça-Süryanice ve Kürtçe bir şiirdir Mardin.
Ve Süryani şarabı icmeden akşamın esmerligine selam durulmaz orada.

========================================
** YANITLANAN MESAJ ********************
========================================
Gönderen: oydere-irfan sari
Alan: (grup üzerinden) ciziri
Tarih: 18.05.2009 23:35:00
Konu: [dersimin-turkusu] çığlık
---
çığlık

ben
on yedisinde doğdum
tek tek barut yanığı dağları gezmişim çünkü
gözlerini bulmuşum bir kentin gün doğumunda

sevda
uğuldayan bir tipinin tanıklığında yaşam
su örtün üstüne
kimseler duymasın

su örtün üstüne ve saklı tutun ergenliğini
parmak uçlarından havalanan kuşlar
ve dudaklarında yakılan bir şehir kalsın
körkuyular susasın
çatlasın rüyaları
tırnaklarını yerken bir kız

erken bir şafakta eylem elindeyim
sırtları mermi çekirdeği ağırlığında geçiyorum
dağlar arkamda kaldıkça
gözyaşlarını nehirler taşıyor görüyorum

ekmeğe yemin eden bir sevda bu
çığlığını tut
pelesenk bir doğru doğur
öyle bahar havası gibi

şayet duyamasam bu bahar korusundan şarkısını gözlerinin
çınlayan rengini hayatın
unutacağım

ve
bu son kezdir
gözlerinin uykusunu intiharıma taşıyorum.

süt beyaz elbiselerden bir bando takımı geçiyor resmi adımlarla
artık beni vuramayacaksın
ölmüşüm

velev ki gözlerinin ormanındayım

isari