Gruplarınızı Görmek İçin Üye Girişi Yapın
Aşk Asla Tükenmez
Dehliz dehliz içinde
Hep aşina yüzler var
Soru-sorun niçin de
Ateş topu bulutlar
Ara dur Çin-Maçin de
Pamuk şeker umutlar
Köşe başı tanıdık
Yol geçen hanı dünya..
Kırk yıl sanki bir anlık
Yaşamışsın olur ya..
Her ne varsa bulanık
Kış uykusu boş rüya..
Kalem kan hava zehir
Bunalır bunalırım
İki yanı zift nehir
Yapayalnız kalırım
Bilmem başka ne denir?
Nasıl nefes alırım?
Sen bilmez misin ki ben
Uzaklarda kalalı
Bu tütsü-koku bu ten
Beyne mıhla kazılı
Aç da bak istersen
Kalbimde ne yazılı?
……………………………….kenan mim eryiğit
Aşk Asla Tükenmez
http://www.antoloji.com/ask-asla-tukenmez-siiri/
Aşk Olsun!
'Love never fails...' Aşk asla tükenmez, diye çevirmeyi uygun buldum. Ama resmin altında 'Love always fails! ' yazmış birisi, yani tam tersi, aşk tükenir, bu birisi aşka inancını yitiren birisi ya da çok anlam yüklemiş, aşkı hayatın merkezine oturtmuş birisi, kim olduğu belli değil. Sonuç: Love is always fashion, aşk herzaman modadır, hem de modası geçmeyen bir modadır, her daim gündemdedir,herkese aşk olsun!
İskender Pala - Katre-i Matem
_________________________________________
Elimde İskender Pala'nın muhteşem bir eseri 'Katre-i Matem' var.
Kapağındaki ihtişam kitap hakkında tiyo veriyor zaten.
Elinde lale tutan bir kadın kolu, lale motifleriyle altın sarısı ışıltılarla dizayn edilmiş bir kitap kapağı.
Kitap Osmanlının en depdebeli dönemi olan 'Lale Devrinden' açıklayıcı bir uslupla bahsetmiş.
Halkın yaşayışı, gündelik hayat ve saray ahalisinin gösterişi..
Saray içi entrikalar, dönemin yolsuzlukları ve aşklarıyla gizem dolu bir eser bu.
Cinayetle başlayan satırlar, sayfalar çevrildikçe sizi osmanlı sarayına taşıyor.
Eserde ilgi çekici bir kısım var ki, oda bazı bölüm sonlarında anlatılan minik ibretlik hikayeler, derkenarlar.
Şimdi size bu derkenarlardan bir kaçını paylaşmaya çalışacağım.
Keyifle........
_________________________________________
' -Derkenar- Sevdiğini başkasından kıskanan biri
Sadî anlatıyordu:
'Henüz toy bir delikanlı idim. Siraz'da bir kızı sevmiştim. O da bana ilgisiz değildi. Birkaç kez de buluşup konuştuk. Sonra araya ayrılık girdi. Ben gurbetlere gittim. On yıl onun aşkıyla coşup taştım, hasretiyle yanıp kavruldum. Nihayet yurduma geri döndüğüm vakit ilk işim onu aramak oldu. Beni görür görmez başladı siteme:
[[ A Sadî! Meğer ne kadar vefasızmışsın! .. Bunca yıl ge.ti aradan, ne bir haber, ne bir mektup? ! ..]]
Ona dedim ki:
Ey sevgisi kalbimde yer edinen selvi boylu! .. Senin yüzünü görme bahtiyarlığından ben mahrum iken, o şerefi postacıya mı bağışlasaydım? ! ..' s. 137-138
* * *
' -Derkenar- Aşk Üzerine Dedikodu
Aşkın insanlar üzerinde etkin bir gücü, keskin bir egemenliği, yadsınamaz bir hâkimiyeti, çürümeyen bir nüfuzu, dayanılmaz bir baskısı vardır. En sıkı düğümlenmiş düğümlenmiş düğümleri çözen de, katılıkları eriten de, buna karşılık sağlamları sarsan ve yasak olanı serbest bırakan da odur.
Aşk yalnızca bir bakıştır; gerisi vesairedir... O ilk bakıştan sonra âşık durmadan sevgiliyi seyretme, onu görme arzusu duyar. Çünkü göz ruha açılan büyük bir penceredir. Gönlün sırlarını keşfe çalışır ve en gizli düşünceleri bile açığa vurur. Aşıkın gözü sevgiliden başkası üzerinde eğleşip durmak istemez. Mıknatıs, çekim gücünü göz ile sevgili arasındaki ilişkiden almıştır. Dilbigisinde sıfatın isme uyduğu gibi, göz de sevgiliye uyar, onda eriyip sonsuzluğa karışır.
Eğer sevgiliden başkasına söylenmeyecek şeylere sahip olunmuşsa aşk kapıda demektir. Bu durumda sevgilinin sözünü can kulağıyla dinlemek, ileri sürdüğü her şeyden dolayı hayret etmek, saçma sapan, hatta yalan şeyler bile konuşsa ona hak vermek, haksız olduğu zamanlarda bile onu doğrulamak, ne yaparsa, ne derse, peşini sürmek, hep aşkın halleridir. Hatta birbiriyle çelişkili haller bile aşk için söz konusudur. Ayrılık acısının âşıka hoş gelmesi, zamanla ondan zevk alması gibi. Aşk ilerleyince sevgilinin derdini çekmek mutluluk olabilir. Tabiatta herhangi bir şey haddini aşınca zıddına dönüşür. At arabasının tekerlekleri çok hızlı dönmeye başlayınca sanki tersine dönüyor gibi görülür. O halde bütün üzüntülerin sonu mutluluk, bütün gülmelerin sonu gözyaşıdır. Sevincin de, hüznün de aşırısı insanı öldürür. Kahkalarla gülen kişinin gözünden sonunda yaş akar.
Yıldız sürülerinin çobanları da, olsa olsa yalnızlığı seçip inzivaya çekilen ve orada öylece ağlayıp duran âşıklardır. Onlar, gecelerin bitmez tükenmez uzunluğunda yıldızları sayıp yıldız yıldız gözyaşı dökerler. Âşıkların gözkapaklarıdır ki bulutlara bu konuda ders verir. Eğer Batlamyus yaşıyor olsaydı, yıldızların akışını gözlemlemek için âşıklardan kendisine bir gözlem ekibi kurardı. Eski bir doğu şiirinde;
'Şeb-i yeldâyı müneccimle muvakkit ne bilir/ Mübtelâ-yı gama sor kim geceler kaç saat'* denilmiştir. Bu doğrudur. s. 238
* Yılın en uzun gecesinin hangi gece olduğunu müneccimler ile takvim düzenleyenler asla bilemezler. Onun hangisi olduğunu ancak gama müptela olmuş âşık bilir.
* * *
-derkenar- leyla'nın ölüm haberini alan mecnun
Yolunu şaşırmış Mecnun, ordan oraya koşturup giderken biri ona, 'Leyla öldü! ' deyiverdi.
Mecnun bu kara haber üzerine derhal durdu ve ellerini açıp şükretti:
'Hamd olsun Allah'ıma! ..'
Bu sefer adam çok öfkelenip bağırdı:
'A aklı ve hayatı darmadağın olmuş zavallı! Hem onun için yanar, hemde neden böyle söylersin? '
'Ben o ay yüzlüden bir fayda elde edemedim. Bari başkalarıda birşey elde edemesin! ..'
S.137
_______________________________________________________
ARKA KAPAK:
Lale ile acı gerçekler mutlu düşlere, paslı demirler parlak gümüşlere, yavuz bakışlar tatlı gülüşlere döner birden; lale ile uğruna can verilecek bir sevgili yaşar içimde. Lale bağıma taç ve ben ona muthaç.
Kapa gözlerini ve dinle saki, bir İstanbul lalesinin çığlıklarını duyuyor musun? ! ... İstanbul'a çıkmayan bir lale yolu, laleye çıkmayan bir İstanbul kadar kayıptır, yitiktir. Rüzgarları toplayan hüzünler, aşklar yoksa İstanbul bahçelerinde ve bir kabir başında ışıklar yas tutar gibi laleler ağlar seher vakitlerinde.
Uyan saki, lale devrindeyiz! ...
_________________________________________________