Gruplarınızı Görmek İçin Üye Girişi Yapın
Meşin Gibiydi Elleri
Zaman, akşama akarken;
Bir öğle üzeri…
Fırça sallarken,
Titriyordu;
Meşin gibiydi elleri…
Elinden düşen fırça,
Çamura bulanıyordu…
Soğuk bakmıyordu yaşa,
Gözleri sulanıyordu…
Çamurlu fırça,
Sürülürse pabuca,
Onu da çamurlardı…
Çocuk bunu biliyordu;
Önce paçasında,
Sonra mintanında,
Fırçayı siliyordu;
Ayakkabıya sürmeden,
Üstünde deniyordu…
Bana bakınıyordu,
Ürkek-ürkek;
Benden sakınıyordu,
Bu küçük erkek…
Fırçasını sandığına bırakıp,
Bazen dinleniyordu…
Dinlenirken, hohlayıp nefesiyle,
Isıtmayı deniyordu,
Titreyen ellerini…
Soğuğu yenmek istiyordu…
Gömleği soluk, renksiz…
Asıl rengini tesbit,
Çözülmesi imkansız;
Bir bilmeceydi sanki,
Zannederdin mintansız…
Yer-yer eti görünüyordu…
Ceket, kazak ne arar …?
Atletsiz giyiniyordu…
Pantolon öyle bol ki,
Onun olmadığı belli…
Beli bir çocuk daha,
Alırdı rahatça belki…
Giyinmeyip ne yapsın…?
Don-gömlek gezilmiyordu…
Çorap da, ayağı da ıslak …
Ayakkabısı, ki hemen,
Anlaşılabilirdi, kendi,
Parasıyla alınabilen,
Tek eşya o idi…
Lastikti ayakkabısı…
Erimiş ki o kadar,
Yoktu tabanı arkası…
Görenler terlik sanar…
Öyle ki şimdi durum,
O’nun yaşındaki çocuğa,
İnan ciddi söylüyorum,
Kıyafet beğendiremezsin ha…!
Zaman esir olmuş modaya,
Zengini-fakiri aynı tutkuya,
Bağlanmak zorunda ne yazık,
Razı değilse eğer kınanmaya…
Fakat midesi boş olabilir…
Güzel giyinmek için insan,
Bir şık giyimli berduş olabilir…
Etrafına bak inanmıyorsan…
Gavurun icadıydı bu…!
Asrın icabıydı bu…!
Türk’ün hicabıydı bu…!
Lakin, laf anlatamazdın…
Ezen devam etmek için ezmeye,
İnsanları tüketmeye alıştırmalıydı…
Gitgide düşürerek; eğlenmeye, gezmeye,
Milli törelerden uzaklaştırmalıydı…!
“Hadi para harcayalım…”
Dillerde sakız olmalıydı…
“Acep nere harcayalım…? ”
Düşüncesiyle dolmalıydı…
Yolu-yordamı vardı bunun…
Moda gösterileri, bale geceleri,
Defilelerle kreasyonlar, o’nun;
Araçlarıydı, vardı daha niceleri…
Memur diktirmeliydi takımı,
Ne var, gitsin di maaşın yarımı..!
Bunlar sanki beyimin arı mı…?
Üç ay sonra ödemeden borcunu,
Yenisi dikilmeliydi, moda, zorunu,
Gösterip, almalıydı haracını…
Değil dış giyimi kişinin,
İç çamaşırları bile dişinin,
Sahasıydı modanın; eşinin,
Sıkıp boğazını aldırmalıydı o’da…
Gel sen bunları Türk yerine ko da;
Onları da bizden say, olur mu…?
Boğmalı icat edenleri bir kaşık suda…!
Ben dalmışken düşünceye,
Hüzünlüyken inceden-inceye,
Fırçayı tıkırdattı çocuk;
İşini bitirmişti çabuk…
Saati sordu bana,
Baktım, söyledim…
Aklıma geldi sonra,
Gel yemek yiyelim,
Beraberce dedim…
Parladı gözleri birden;
Fakat gururu üstündü…
Sağ ol abi, derken;
Çok adamdan üstündü…!
Gelmesi için direttim;
Boya sandığını emanet,
Bıraktı yanına seyrettim…
Düştü önüme nihayet…
Erdal SAYIL