ÇAĞRI - Duyuru - İla ... Mesaj Detayi Antoloj ...

Gönderen: Ahmet Yağmur
Tarih: 28.02.2010 14:07
Konu: HOR GÖRME GARİBİ

OLUR Kİ, BİR ŞEY SİZİN İÇİN HAYIRLI İKEN, SİZ ONU HOŞ GÖRMEZSİNİZ
Hamd ancak Allah içindir. O’na hamd eder, O’ndan yardım ve mağfiret dileriz. Nefislerimizin şerrinden ve amellerimizin kötülüklerinden O’na sığınırız. Allah kimi hidayete erdirirse onu saptıracak yoktur, kimide saptırırsa onu hidayete erdirecek yoktur.
Allah’tan başka İlah olmadığına şahadet ederim. O tektir ve ortağı yoktur. Ve şahadet ederim ki Muhammed Onun kulu ve Resulüdür.

“Ey insanlar! Sizi bir tek şahıstan yaratan, ondan eşini yaratıp, ikisinden de birçok erkekler ve kadınlar türeterek yeryüzüne yayan Rabbinizden korkun, kendisi adına birbirinizden isteklerde bulunduğunuz Allah’tan ve akrabalık bağlarını koparmaktan sakının. Şüphesiz ki Allah, sizin üzerinizde devamlı bir gözetleyicidir.” (Nisa; 1)

“Ey iman edenler Allah’tan korkun ve doğru söz söyleyin. Ki Allah işlerinizi düzeltsin ve günahlarınızı bağışlasın. Kim Allah ve Resulü’ne itaat ederse büyük bir kurtuluşa ermiş olur.” (Ahzab; 70-71)

Bundan sonra; Şüphesiz, sözlerin en doğrusu Allah’ın Kelamı Yolların en hayırlısı Muhammed (s.a.v.) ‘in yoludur. Amellerin en kötüsü ise sonradan uydurulanlardır. Sonradan uydurulup dine sokulan her amel bidat her bidat sapıklık ve her sapıklıkta ateştedir.(Tirmizi sahih bir senetle rivayet etmiş olup Allah’ın Resulü değişik hutbelerinde bunu okumuş ve okunmasını emretmiştir.)

Asrımızda incelenmesi gereken önemli konulardan biriside teaddud-i zevcat (İslam’a göre çok eşlilik) konusudur. İnsanların bu konuda fazla bir bilgileri olmadığı gibi bu konu asrımızda uygulamadan kaldırılabilecek derecede ret edilerek inkâr edilmektedir. Oysa bu konuda ki Ayet ve Sahih Hadisler çok açık ve nettir. Bu konuda hiçbir ihtilaf söz konusu değildir.
İşte biz İnşa-Allah bu konuyu Kur’an ve Sünnet ışığında işleyerek Hakk’ın beyan edilmesi konusunda kınayıcının kınamasından korkmadan açıklayacağız. Gerçekten bidatler sünnet, sünnetlerin bidat gibi algılandığı asrımız insanlarının idraklerine bunu sunmak hiç de kolay bir şey değildir. Ama yine de biz bu konuda Hakkı beyan etmekte kararlı ve azimliyiz.
Allah’u Teâlâ ayeti kerimelerde şöyle beyan ediyor;
“…Olur ki, bir şey sizin için hayırlı iken, siz onu hoş görmezsiniz. Yine olur ki, bir şey sizin için kötü iken, siz onu seversiniz. Allah bilir, siz bilmezsiniz.” (Bakara Suresi 216)
“… Bu sizin için daha hayırlı ve daha temizdir. Allah bilir, siz bilmezsiniz.” (Bakara Suresi 232)
Naklettiğimiz bu iki ayeti kerimeden kısaca anladığımız kadarıyla Allah’ın bazı emir ve yasakları Müslüman Erkeklerin veya Müslüman Kadınların hoşuna gitmeyebilir başka bir deyişle bu emir ve yasakları bizler aleyhimize gibi de algılayabiliriz. Ancak Allah İman eden kullarının aleyhine bir şey istemez.
İslami hükümler içerisinde Müslüman hanımların hoşuna gitmeyen bir konu olan bir erkeğin dörde kadar evlenebilme iznini Müslüman hanımlar kolay kolay kabullenemezler hatta bazen ayet ve sahih hadislerde açık ve net bir şekilde beyan edilmesine rağmen bu helali inkâr etmek suretiyle tehlikeli yollara bile başvurdukları görülebilir. Toplumun diğer fertleri de bu konuda gayri İslami kesimlerin propagandasıyla adeta Allah’ın bu helalini iptal etmek, inkâr etmek ve İslam dışı bir fiil olarak göstermeye çalışmaktadırlar. Özellikle Basın ve Medyaya çıkan sözde âlim kişiler bu konuda hakkı söylemekten çekinerek süt dökmüş kedi misali fasık ve münafık karakterli insanların karşısında hakkı gizleyerek dini tahrif etmekteler. Elbette Allah hakkı gizleyen yalancıları sevmez.
Müslüman Erkeklerin İslam’da hoşlarına gitmeyen emirlerden biri ise; yerine getiren kahramanların azında azı olduğu Müslüman Erkeklere farz kılınan Allah yolunda cihattır. Müslüman Erkeklerin Allah yolunda cihadı terk etmeleri sebebiyle İslam toplumları zillet içine düştüğü gibi, Yine insanlık Allah’ın helal kıldığı fert ve toplum için birçok faydası olan çok eşli evliliğin terk edilmesi hatta haram ve yasak edilmesi de toplumlarda zina ve fuhşun artmasına sebep olmaktadır. Oysa Allah’ın helal kıldığı çok eşli evlilik başta kadınlar olmak üzere erkekler için Allah’ın rahmetinden başka bir şey değildir.
(Savaş, hoşunuza gitmediği halde, size farz kılındı. Olur ki, bir şey sizin için hayırlı iken, siz onu hoş görmezsiniz. Yine olur ki, bir şey sizin için kötü iken, siz onu seversiniz. Allah bilir, siz bilmezsiniz. Bakara 216))
Öncelikle şunu belirtelim. İslam fıtrat dinidir Evliliği esas alır. Bazıları Fuhuş ve zinayı hayat tarzı olarak benimsedikleri için bu tip insanlar evlilikten uzak dururlar.
Allahu Teâlâ şöyle buyuruyor ki:
Onlar, Allah ile beraber başka bir ilaha kulluk etmeyen, haksız yere, Allah’ın haram kıldığı cana kıymayan ve zina etmeyen kimselerdir. Kim bunları yaparsa ağır azaba uğrar. Kıyamet günü onun azabı kat kat artırılır ve horlanmış olarak orada ebedi kalır. (Furkan Suresi:68-69)
Zinaya yaklaşmayın. Çünkü o, son derece çirkin bir iştir ve çok kötü bir yoldur.(İsra Suresi 32)
İslam evlenmemeyi harama şerre yakın olarak vasıflandırıp bundan Müslümanları men ediyor, Kişilerin zinadan uzak kalmaları için tek geçerli yol ise evliliktir.
Allah’ın Resulü şöyle buyuruyor;
“…Ey gençler topluluğu, sizden evlenmeye gücü yeten evlensin. Çünkü evlenmek gözü haramdan en iyi saklar ve fercide en iyi korur. Evlenmeye gücü yetmeyen de oruç tutsun. Çünkü oruç onun için bir kalkandır.” Buyurdu (Buhari, 5066 – Müslim, 1401 – Nesai, 2238 – Tirmizi, 1081 – Darimi, 2/132 – Ahmed, 1/424-432 – Albani, 1781,el-irva da)
Yine Allah’ın resulü insanları evlenmeye teşvik etmiş ve Allah’ın evlenenlere yardım edeceğini o kimselere müjdelemiştir. Allah’ın Resulü şöyle buyurmuştur; “Üç kişi var ki, onlara yardım etmek Allah’ın kendi üzerine aldığı bir haktır. Allah yolunda cihat eden mücahit, iffetli olmak isteğiyle evlenen kimse ve (kendi bedelini) ödemek isteğiyle anlaşma yapan köledir.” Buyurdu. (Nesai,3120 -3218 – Tirmizi, 1655 – İbni Mace, 2518 – Ahmed, 2/151-437)

Kur’an ve Sünnette çok eşli evliliğin delilleri ise şunlardır;
Allah’u Teâlâ ayeti kerimede şöyle beyan ediyor;
”Eğer yetim(kız) lar konusunda adaleti yerine getiremeyeceğinizden korkarsanız, bu durumda, size helal olan (başka) kadınlardan ikişer, üçer, dörder olmak üzere nikâhlayın. Şayet (yine de) adalet yapamayacağınızdan korkarsanız, o zaman bir (eş) ya da sağ ellerinizin malik olduğu (cariye) ile (yetinin.) Bu sapmamanıza daha yakındır.” (Nisa Suresi: 3)

Bu ayeti kerimede Allah’u Teâlâ kadınlardan ikişer, üçer, dörder olmak üzere evlenmeyi helal kılmıştır. Bir erkek nikâhında dörde kadar kadını bulundurabilir. Bu Allah’ın insanlara sunmuş olduğu bir helal olup hiçbir kimse bu konuda kimseyi engelleyemez ve kınayamaz.
Kadınlar arasında eşit davranmak şartıyla aynı anda dört kadına kadar evlenmenin helal olduğuna dikkat edilmelidir. O halde kim adaleti yerine getirmeksizin bu izinden yararlanır ve birden fazla kadınla evlenirse Allah'ı aldatmaya çalışmış olur. Bu nedenle İslâm devletinin mahkemeleri, bir kadına veya kadınlara yapılan haksızlıkları ortadan kaldırmak için, zorlayıcı önlemler alma hakkına sahiptir. Aynı zamanda bu ayette şart koşulan adalet önkoşulundan yola çıkarak, çok kadınla evliliğin tamamen yasaklandığı sonucuna varmak da kesinlikle yanlıştır. Bu, Kur-an’ın görüşü değil, sadece Batılı Hıristiyanlardan çok etkilenmiş olan bazı taklitçi ve bidatçı Müslümanların görüşüdür. Kur-an çok eşli evliliğe bütün eşlere eşit davranılması şartıyla izin vermiştir.
“Şayet (yine de) adalet yapamayacağınızdan korkarsanız, o zaman bir (eş) ya da sağ ellerinizin malik olduğu (cariye) ile (yetinin.) Bu sapmamanıza daha yakındır.” (Nisa Suresi: 3) Bir kısım insanlar ayetin bu kısmını öne sürerek tek eşli evliliğin her zaman daha hayırlı olduğu hükmüne varmaktadırlar. Ancak ayet daha dikkatli okunursa burada adalet şartının öne sürüldüğü ortaya çakmaktadır. Yani adalet şartını yerine getiremeyen/getiremeyecek olan kişi için tek eşli evlilik daha hayırlı olacağı manası ortaya çıkmaktadır. Adalet şartını yerine getirebilecek olan kişiler için çok eşli evlilik daha hayırlı da olabilir. Bu durum ise kişiden kişiye değişiklik arz edebilir.

Bu ince hususu örneklerle şöyle izah edebiliriz:
Bazı erkekler için çok eşli evlilik daha hayırlı olabilir. Bir erkek tek eşle yetinemiyorsa, gözü dışarıda ise, hanımından beklediğini elde edemiyorsa veya hanımı uzun süreli hastalık yaşıyorsa… Bu kişinin zinaya düşmesinden veya önceki hanımını boşamasından ise bu kişinin çok eşli evlilik yapması daha hayırlı olabilir.
Bazı erkekler ise bir kadınla yetinebildikleri gibi çok eşli evliliğin hakkını verebileceklerine kanaat getiremezler ise bu insanlar için tek eşli evlilik daha hayırlı olabilir.
Hatta şunu da diyebiliriz; Bir kadının bile hakkını veremeyen iktidarsız veya kötü ahlaklı bir adamın evlenmemesi daha hayırlı da olabilir. Çünkü böyle bir erkeğin hanımı gözü dışarı da olur ki bu kadın belki de bu sebepten zina yapacaktır. Böyle olmasından ise bu kadının şahsiyetli, adaletli bir erkeğin 2.3.4. hanımı olması daha hayırlı değil mi? Hz. Peygamberin bazı sahabesi hiç evlenmemiştir. Bunların evlenmeme sebebi ise iktidarsızlık gibi rahatsızlıklarının olması sebebiyledir.
Şu an toplumumuzdaki olan hadiseleri bir düşünün Televizyon ekranlarında olan hadiseleri bir tasavvur edin Hep Allah’ın helallerini haram haramlarını helal kabul edilmesi sebebiyle toplun fitneye düşmüştür. İnsanlar bu konudaki İslami hükümleri bilmedikleri gibi Ekranlara hakkı saptıran ve tağuti rejimlere yalakalık yapan kişiler toplumu din adına aldatmaktadırlar. Böylece insanlar batıl anlayışlara yönlendirilmektedir.
Tek eşli evlilik her zaman daha hayırlı olsaydı Hz. Peygamber daha hayırlı olanı tercih ederdi ve tek eşle yetinirdi. Yine sahabesi çok eşli evliliği yapmazdı. Oysa herkes biliyor ki Hz. Peygamber yeri geldiğinde tek eşle yetinmiş yeri gelince dokuz eşi olmuş cariyeleri olmuştur. Yine Hz. Peygamberin sahabesi arasında çok eşli evlilik yaygındı.
Çok eşli evlilik konusunda Hz. Peygamberden nakledilen hasisler bu konuda hiçbir tereddüde mahal bırakmamaktadır. Biz bu konudaki hadisleri sırasıyla nakledelim.
Allah’ın resulü de evlenip çoluk çocuk sahibi olmayı şu hadisi ile pekiştirmiştir ki; çok çoluk, çocuk sahibi olmak için elbette çok eşle evlenmek daha uygundur; Ma’kıl bin Yesar şöyle dedi; ” Resulullah “Sizler kocalarına sevgi besleyen ve çocuk doğuran kadınlarla evlenin. Çünkü ben (geçmiş) ümmetlere karşı sizin çokluğunuzla övünürüm” buyurdu” (Ebu Davud,2050 – Nesai,3227 – İbni Hibban, 1229 da mevarid de – Hakim, 2/162)
Said bin Cubeyr’den, İbni Abbas (RA) şöyle buyurmuştur. “ İbni Abbas bana “evlendin mi? ” dedi. Ben “hayır” evlenmedim” dedim. İbni Abbas “Evlen çünkü bu ümmetin en hayırlısı kadınları çok olandır dedi” (Buhari, 5069)
Aşağıda aktaracağımız sahih hadisler de bu konuyu teyit mahiyetinde olup bu konun tartışılmasına bile mahal vermeyecek kadar konuyu vuzuha kavuşturacak şekilde gelmiştir.

Abdullah b. Ömer şöyle demiştir: Taif'in başkanı Gıylan es-Sakafi cahiliye devrinde nikâhı altında on kadın varken Müslüman oldu onunla birlikte eşleri de Müslüman oldular. Hz. Peygamber (s.a.v.) ondan sadece dört tanesini seçmesini diğerlerini boşamasını emretti (Tirmizi,1128 – İbni Mace, 1953 – Hakim,2780 – Beyhaki, 14041 – Ahmed, 5026 – Albani, 1883 el-irva da)
Kays b. el-Haris’ten Şöyle dediği nakledilmiştir. Nikâhım altında sekiz kadın olduğu halde Müslüman oldum. Nebi (s.a.v.) ’e giderek durumu anlattım. Bana: Onlardan dört tanesini seç buyurdu. (Ebu Davut, Talak,35)

Hz. Peygamber (s.a) Nevfel İbn Muaviye'ye de beş kadınla evli iken İslama girmişti Nebi (s.a.v.) ona “ Dördünü tut Diğerinden ayrıl buyurmuştur. (Ebu Davud, 2241 – İbni Mace,1952 – Beyhaki,7/183 – Albani,1855 el-irva)
Bu hadislerden de anlaşıldığı gibi bir erkeğin dörde kadar kadını nikâhı altında bulundurması caiz olup bu konuda hiçbir ihtilaf vaki değildir.
İslam’daki çok eşliliğin hikmetlerinden bazıları şunlardır;
Öyle kimseler vardır ki isteseler bile bir tek kadınla yetinemezler. Çok kadınla evlilik izni, onların imdadına yetişir ve hem onları, hem de bütün toplumu yasak cinsel ilişkilerin zararlarından korur. Kur'an, işte bu nedenle bu tür kimselere adalet şartını yerine getirmek koşuluyla çok kadınla evlenme izni vermiştir. Burada hemen belirtmek gerekir ki adalet Maddi görünen hususlarla ilgilidir. Yoksa sevgi gibi hususlarda eşitlik mümkün değildir. Hz. Peygamberin Hanımları arasında Hz. Aişe yi daha fazla sevdiği bilinen bir husustur.
Kadın nüfus daima erkek nüfustan fazla ola gelmiştir. Bir de savaş gibi olağan üstü şartlarda bu dengesizlik daha da artmaktadır. Tarih bunun sayısız örnekleriyle doludur. Birinci dünya savaşı sonunda Almanya veya Avrupa da bir erkeğe dört veya altı kadının düştüğü, Kurtuluş savaşında Türkiye deki erkek nüfusun çok az olması, Dünyanın birçok yerinde savaş, iç karışıklıklar sebebiyle erkek nüfusun birçok yerde azalması. Günümüzde bazı çevrelerin medeni evlilik diye dayattıkları gibi evlilikleri hep bire bir eşleyerek yaptırırsak açıkta kalan evlenemeyen kızlar veya dul kadınlar acaba tabi ihtiyaçları olan eş ve cinsel arzularını acaba nasıl temin edecekler? Bu soruya Tağuti (1) düzenlerin verebilecekleri bir cevap yoktur. Çünkü bu beşeri düzenlerin böyle bir derdi yoktur, onların helal haram diye bir kavramları da yoktur.
Savaş gibi olağan üstü haller olmasa bile Allah’ın bir hikmeti gereği Kadın nüfus çoğunlukla Erkek nüfustan çok olmuştur. Toplumdaki evlenemeyen bekâr ve dul hanımların çokluğu bunun ispatıdır. Herkes bulunduğu bölgede bunu rahatlıkla görebilir.
Bazı erkekler kendi eşi dışında başka bir hanıma önüne geçilmez bir sevda ile bağlanmış olabilir. Onu zinadan korumanın ve önceki kurulmuş olan yuvasının dağılmasından korumanın tek yolu ikinci evliliktir. Çok eşli evlilik ile erkek zina ve fuhşa düşmeden kurtulur, Kadın ise aile yuvasının dağılmasından kurtulur. Tek eşliliği savunanlar böyle bir durumda ya önceki evliliğini yıkıp yeni bir evlilik yapacaklar, ya fuhuş ve zina kapısını açacaklar ya da toplumun baskısı nedeniyle boşanamayıp huzursuz bir aile hayatına katlanacaklardır.
Kadının hastalık yüzünden görevini yapamaması, Tedavisi mümkün olamayan bir hastalığa yakalanması gibi durumlarda erkeğin hanımını boşayıp başkasıyla evlenmesinin maddi ve manevi çıkmazlara sebep olacağı hepimizce malumdur. Bu gibi hallerde mevcut yuvayı kurtarmanın imdadına elbette ikinci evlilik yetişir. Bu Allah’ın kullarına özellikle hanımlara rahmetinden başka bir şey değildir. Böyle bir durumda bile çok eşli evliliğe saldıran gayrı İslami çevreler İslam’da ki çok eşli evliliğin güzelliğini inkâr ederler.
Hastalık gibi nedenlerle erkeğin hanımına karşı vazifesini yapamaması, eşinin hakkını (Özellikle cinsellik… gibi) yerine getirememesi durumunda boşanma ruhsatına başvurmaları kaçınılmaz olur. Bu hoşa gitmese de ancak bu sebepten bir kadının zinaya düşmesi ise daha çirkindir. Burada fıtratı bozuk bazı kişiler kadında ikinci kocayı alsın derlerse bu yaratılışa, İslam’a aykırı haram olan çok çirkin bir şeydir. Böyle bir şey fıtratı bozulmuş olan kişilerin işidir. Yaratılış gereği erkeğin çocuk doğurması nasıl fıtrata aykırı ise bir kadının çok erkekle evliliğinde yaratılışa ve dine aykırıdır. Kadın kocasından başka sebeplerden dolayı memnun değilse boşanma hakkının olduğunu burada ayrıca belirtmekte yarar vardır. Bu husus toplumda anlayışla karşılanması ve kişilerin özel durumlarını araştırılmaması daha uygundur.
Bütün Evlilikleri Batıl düzenlerin mantığına göre bire bir eşleyerek yaptırırsak arta kalan kadınlar acaba ne olacak? Tek eşli evliliği savunup bu konuda İslam’a ve çok eşli Müslümanlara dil uzatanlar evlenememiş kızların veya evlenemeyen dul kadınların hakkını nasıl Allah’a verecekler düşünmeliler. Bundan daha kötüsü fuhuş batağına düşen kadınların günahına ortak olacaklarını bu vebalden nasıl kurtulacaklarını iyi düşünmelidirler. Yukarıda naklettiğimiz açık ayet ve hadislere rağmen medyada boy gösteren bazı kişiler tağuti düzenlerin yalakalığını bırakarak bu husustaki hak olanı çekinmeden konuşmalarını dileriz. Çok eşli evliliğe karşı çıkan Müslüman erkek ve kadınlara ise şu ayetleri hatırlatırız.
…Olur ki, bir şey sizin için hayırlı iken, siz onu hoş görmezsiniz. Yine olur ki, bir şey sizin için kötü iken, siz onu seversiniz. Allah bilir, siz bilmezsiniz. (Bakara Suresi 216)
… Bu sizin için daha hayırlı ve daha temizdir. Allah bilir, siz bilmezsiniz. (Bakara Suresi 232)
Çok eşliliğin zengin işi olduğu iddia edilebilir. Fakat kanaatimce mal ve gelir bakımından fakir bir erkek için bazen daha uygun da olabilir. Günümüzün ağır ekonomik koşullarında erkeğin tek başına çalışması yetmeyebilir. Asgari ücretle ve ihtiyaç sınırının çok altında bir gelirle çalışan milyonlarca insan var. Bu durumda kadın da uygun bir ortamda çalışarak evin geçimine katkıda bulunmaktadır. Kadının da çalışması ise başka sorunlara sebep olmaktadır. Ev işleri ve çocuklar ihmal edilmekte, çocuk yuvalarına, kreşlere, hizmetçiye, bakıcıya vs. daha fazla masraf yapılmaktadır. Hâlbuki birbiriyle uyumlu iki eşli bir ailede eşlerden biri çocuklara ve ev eşlerine bakarken diğeri çalışabilecektir. Keza okuyan, çalışan, kariyer yapan, sosyal ve kültürel faaliyetlere katılan bir kadın, kadınlık ve analık sorumluluğunu anlaşabileceği başka bir hanımla paylaşabilir. Ancak burada çalışmayan hanımın da özellikle sigortası yapılmalı ve yaptığı emek de göz önüne alınmalıdır.

Müslümanların ahlak anlayışında kadınları Allah’ın emriyle nikâhlayıp adaletle geçimlerini sağlamak olmalıdır. Müslümanların dünyasında fuhuş zina gizli dost elbette olmamalıdır. Çok eşli evliliğe her fırsatta saldıran çevrelerin ahlaksızlık ve Zina konusunda takındıkları yumuşak ve hoşgörülü tavırları ise hepimizin malumu. Bu çevreler zina ve fuhşu insanlara güzel göstermeye çalışırlar. Ancak yine bu çevreler Allah’ın helal kıldığı çok eşli evliliği insanlara kötü göstermek için ellerinden gelen her türlü şeytanlığı yaparlar.
Evli kadınlar çok eşli evliliğe şiddetle karşı çıkarak belki kısa vadeli zafer kazandıklarını zannederler ancak uzun vadede zarar içindedirler ancak farkında değiller.
Şöyle ki; her şeyden önce bu kadınlarda zaman gelecek belki dul kalacaklar o zaman toplumda tabu haline gelen tek eşli evlilik sebebiyle evlenecek erkek bulmakta zorlanacaklar belki de evlenemeyecekler. Yine bu hanımlar şunu asla unutmasınlar ki kendi kızları torunları da beklide tek eşlilik tabusu yüzünden evlenemeyecek eş bulamayacaklar. Bu kızların evlenememesi ve bu sebepten fuhuş ve zinaya düşmelerinin günahına da ortak olacaklarını unutmamalılar. Çünkü tek eşli evlilik tabusunu fert ve toplum olarak bizler oluşturduk.
Allah’a yemin olsun ki; Ben evlenemediği için anasına babasına küfreden hatta Allah’a isyan eden yaşı geçmiş kızlar biliyorum. Şimdi Allah’ın helal kıldığı çok eşli evliliğe direnen ve tek eşli evlilikleri tabu haline sokan bu toplumun fertlerine özelliklede bayanlara şunu söylüyorum; Allah’ın yarattığı fıtratı değiştiremezsiniz, Allah’ın helal kıldığını haram, haram kıldığını da helal yapamazsınız. Allah yeryüzünde kadın nüfusu erkek nüfustan daima fazla gönderiyor birde savaş gibi durumlarda ise bu dengesizlik daha da artmaktadır. Tağuti düzenlerin mantığında bire bir eşlemede arta kalan kadınların hakkını günahını sizler takdir edin.
Şunu diyebilirsiniz; Kızımızın veya torunlarınızı bir erkeğe 2.3.4. eş olarak nasıl verelim, hem ne derler, kimse vermez derseniz Ben derim ki; Utanılacak şey ancak Allah’ın haram kıldığı şeyleri yapmaktır Çok eşli evlilik ise Allah’ın Helal kıldığı Peygamberlerin sünneti ve Müslümanların yoludur. Ben kızımın evlenemeyip evde kalmasından veya bu sebepten zinaya düşmesinden veya şahsiyetsiz, isyankâr, fasık, kâfir bir kişiyle evlenmesinden ise Adil, Şahsiyetli, Takva sahibi bir Müslüman’ın 2.3.4. eşi olmasını tercih ederim.
Cenabı hak bir ayetinde buyuruyor ki: Ancak eşleri ve ellerinin altında bulunan cariyeleri bunun dışındadır. Onlarla ilişkilerinden dolayı kınanmazlar.(Müminun Suresi: 6)
Çok eşli evlilik özürlü hanımlar için ise çok daha önemli bir hadisedir. Tağuti düzenlerde dayatılan tek eşli evlilik sebebiyle özrü olmayan kadınlar bile eş bulmakta zorlanıyorken özürlü hanımların evlenmesi ise çok daha zordur. Bir erkek tek eşli evlilikte özürlü bir hanımı kolay kolay almaz. Ancak sırf Allah için özürlü bir kadını 2.3.4. eş olarak alabilir.
Endonezya ve Malezya gibi İslam ülkelerinde çok eşli evliliğin fert ve toplumsal faydalarının şuuruna varmış bir kısım kadınlar tek eşli evlilik dayatmalarına karşı çok eşli evliliği yaygınlaştırmak için vakıf ve dernekler kurarak toplumun bu konuda şuurlaşmasına gayret etmekteler. Onlar çok eşli evliliğin toplumda zina ve fuhşa giden yolları kapattığının şuuruna varmış insanlar. Nesillerin kötü yollara düşmesi ancak helal işlere giden yollarının kolaylaştırılıp, haram işlere giden yolların ise kapatılmasıyla mümkün olur.
Tağuti düzenlerin savunucularının çok eşli evliliklere şiddetle karşı çıkmalarını anlayabiliriz. Onlar tek kadınla evliliği savunurlar ama çok kadınla/erkekle de flört (Allah’ın lanetlediği zina) yaparlar. Hatta onların kanunlarında/anlayışlarında zinanın suç olması şöyle dursun flört (zina) onlar için çağdaşlık/ilericilik/medeniyet(!) alameti olarak inanılmaktadır.
Kâfir ve Münafıklar helal olanı arzu etmezler. Ben Müslüman olduğunu iddia edenlere soruyorum? Nereye gidiyorsunuz? Kiminle neyi savunuyorsunuz? Hani Allah ve Resulüne iman etmiştiniz? Hani Kur an ve Sünnet sizin rehberinizdi? Kâfirlerle beraber Allah’ın helallerine savaş açmışsınız haramlarını ise savunuyorsunuz? Siz hiç ekletmez misiniz? Siz yolunda gittiğini iddia ettiğiniz Peygamberin/Peygamberlerin ekserisinin çok eşli olduklarını bilmiyor musunuz? Ve onların takipçileri olan sahabenin tabiinin çoğunluğunun çok eşli olduklarını bilmiyor musunuz?
Oysa Müslüman bir toplumun Zinaya ve zinaya giden yolları kapatıp helal kapılarını ise sonuna kadar açmaları gerekmez mi? Müslüman bir erkek evlenmek için eşinden izin almak gibi bir sorumluluğu yoktur. Müslüman hanımların evlenmek isteyen kocalarına söyleyecekleri sözleri ancak şu olabilir. Allahtan kork ve adil olacaksan, adil olmaya çalışacaksan. Bunu sana Allah helal kılmıştır demeleri gerekmez mi?

Çok eşle evliliği inkâr ve iptal etmek için başvurulan yöntemlerden biride peygamber efendimizin evliliği hususunda uydurulan hakikat tan uzak peygambere yalan ve iftiralar içeren şu söylemlerdir: “Güya Peygamberimiz 9 hanımla evlendi ama onlarla cinsel ilişki kurmadı sadece onları koruması altına almak için formalite icabı nikah yaptı da …” ve bu iftira ve cahilce sözler uzayıp gider. Ancak bizlere ulaşan sahih hadislerde net olarak peygamberimizin hanımlarıyla nikâhı nakledildiği gibi onlarla gerdeğe girdiği de aktarılır. Yine peygamberimizin hanımlarının yanında sırayla gecelediği sahih hadislerde açık ve net olarak bizlere bildirilir. İslam dini Müslüman erkeklere aynı anda dörde kadar kadınla evlenmeyi, İslam Peygamberine ise ona mahsus olarak ise dörtten daha fazla kadınla aynı anda evlenebilme iznini vermiştir.
Çok eşli evlilik birçok uygarlıkta vardır. Önceki Peygamberlerin birçoğunun çok eşli olduğu ve onların şeriatlarında da çok eşli evlilikler olduğunu biliyoruz. Ancak günümüzde çağdaşlık, medenilik, laiklik hezeyanlarıyla çok eşli evlilik adeta utanılacak bir hadise olarak toplumlara lanse edilmektedir. Bunun yanında fuhuş ve zina ise güzel bir şeymiş gibi lanse edilmektedir. Evli olmaksızın birlikte yaşama anlayışı yani nikâh olmaksızın birlikte yaşama anlayışı günümüzde dayatılan anlayıştır. Bu anlayışın İslam’daki manası Allah’ın haram kıldığı ve yaklaşmayın dediği zina ve fuhuştur. İslam da ki çok evliliği eleştiren ret ve inkâr yoluna giren gayrı İslami anlayışın ürünü ancak bu olabilir. Onlar Allah’ın helal kıldığı kapıları kapatıp haramlarına sarılıyorlar Allah’ın laneti bu insanların üzerine olsun. Onlar aynı zamanda riyakâr insanlardır.
Hanımı vefat eden yaşlı erkeklerin evlenmesinin zorluğunu az çok hepimiz biliyoruz. Kocası vefat eden dul kadınların evlenmesi ise toplumumuzda hayaller kadar uzaktır. Uzak doğunun bazı eski putperest dinlerinde kadının kocası öldü mü hanımları da öldürülür kocasının yanına gömülürdü. Bizim toplumumuzda bazı yörelerde ise kadının kocası öldü mü o dul hanım için evlenme hayali katledilip kocası ile beraber töreye kurban edilip, gömülür. Dul Kadınlar evlenme isteklerini ne dile getirebilir nede hayal edebilir. Çünkü bu toplum bir İslam toplumu değil. Oysa Sahabeye bir bakalım. Dul kadına evlilik teklif edildiği zaman kendi öz oğluna: “evladım gel annene nikâh şahitliği yap” diyen sahabe hanım veya Arkadaşı evli olmasına rağmen arkadaşına: “kardeşim benim kız kardeşim dul kaldı onu sana nikâhlayalım ister misin” diyecek kadar açık sözlü ve İslami prensipleri bizlerden daha iyi bilen Müslümanlardı. Biz din hususunda ne öğrendi isek onlardan öğrendik. Ama iş uygulamaya gelince her şey de olduğu gibi bu konuda da onlara yabancı kaldık. Şimdinin sözde Müslümanları Ne dulun halinden anlarlar, Nede bekârın halinden anlarlar.
Müslüman insanların toplumdaki ahlaksızlığın azalması ve saydığımız daha başka birçok faydasından dolayı çok eşli evlilik anlayışlarını Kur’an ve sünnetin anlayışıyla göre değiştirmeleri Dünya ve ahiret saadetleri için gereklidir. Hz. Peygamber cahiliyet toplumundaki tabuları yıkmak için sözlü irşadın yanında fili irşadı da kendi yaşantısında uygulamıştır. Örneğin; Cahiliyet inançlarından olan “Evlatlığın öz evlat gibi olduğu” anlayışını yıkmak için bizzat kendisi evlatlığı olan Hz. Zeyd b. Harise den boşanan Zeynep (r.a.) ile evlenmesi gibi.
Toplumumuzda çok eşliliğe karşı oluşan bağnaz ilimden ve dinden uzak anlayışların yıkılması için Müslüman erkeklerin ikinci evlilikler yapmaya azami gayret sarf etmeleri, Müslüman hanımlarında helal olan çok eşli evlilikleri yapmaları. Günümüzdeki çok eşliliği ret eden batıl anlayışların yıkılması için mühimdir. Burada fertlerin ve toplumun büyük menfaatleri vardır.

Sonuç olarak çok eşli evliliğin fert ve toplumların faydasına olan bu saydığımız hikmetleri yanında daha bilmediğimiz birçok hikmetleri elbette vardır. Çok eşli evlilik Allah’ın kadın, erkek bütün kullarına rahmetinden başka bir şey değildir. Allah’ın insanlara gönderdiği dinde insanların aleyhine bir hükmün olması düşünülemez. Bizler sınırlı olan akıllarımızla dinde olan bazı hükümleri aleyhimize olduğunu sanabiliriz oysa Allah bilir biz bilmeyiz.
“…Olur ki, bir şey sizin için hayırlı iken, siz onu hoş görmezsiniz. Yine olur ki, bir şey sizin için kötü iken, siz onu seversiniz. Allah bilir, siz bilmezsiniz.” (Bakara Sûresi 216)
Kulların kulluğuna yaraşan söz ise ancak şudur:
Aralarında hüküm vermesi için Allah’a ve Resûlüne davet edildiklerinde, müminlerin sözü ancak 'İşittik ve itaat ettik' demeleridir. İşte asıl bunlar kurtuluşa erenlerdir. (Nur Suresi: 51)
“Bununla beraber Allah ve Resulü bir işe hükmettiği zaman, gerek mümin bir erkek ve gerekse mümin bir kadın için, o işlerinde başka bir tercih hakkı yoktur. Her kim de Allah ve Resulüne asi olursa açık bir sapıklık etmiş olur”.(Ahzab Suresi: 36)
“Hayır, Rabbin hakkı için onlar aralarında çıkan çekişmeli işlerde seni hakem yapıp sonra da senin verdiğin hükme, içlerinden bir burukluk duymadan, tamamen teslim olmadıkça inanmış olmazlar.” (Nisa, Suresi:65)
Kim, kendisine hidayet (doğru yol) besbelli olduktan sonra peygambere karşı çıkar, müminlerin yolundan başkasına uyarsa, onu yöneldiği yolda bırakırız ve cehenneme sokarız. Orası ne kötü bir varış yeridir. (Nisa Suresi:115)
Selam hidayete tabi olan kulların üzerine olsun.
Veysel AKPINAR
[email protected]
DİPNOT: (1) Tağut; Kelime manası; Arapça bir kelime olup “tağa” (haddini aştı) kökünden türemiştir ve “haddini aşan mahlûk” demektir.
Şer’i manası; Allah’ın koyduğu ölçüler dışında ölçüler koyan, insanı Allah’a ibadetten alıkoyan, Allah ve Resulüne tabi olmayı engelleyendir. Bu insi ve cinni şeytan, nefis, hayvan, ağaç, para, taş, kadın, mezar olabileceği gibi; Allah’ın hükümleri dışında hükümler koyan zalim bir diktatör, halkın seçtiği seçkin bir zümre, bir meclis, bir grup bilim adamı veya Allah’ın kitabın dan kaynaklanmayan adet, alışkanlık ve düşünce (ideoloji) de olabilir.