ÇAĞRI - Duyuru - İla ... Mesaj Detayi Antoloj ...

Gönderen: Havvagul Durkaya
Tarih: 22.05.2008 09:55
Konu: BOZUK BİR AKİDE İLE ALLAH'A İNANAN

Dünyadaki birçok ülkede cahili eğitim ve kültür fa­aliyetleri sürdürülmekte ve bu faaliyetlerin neticesinde sayıları milyarları aşan cahili kimlikler oluşmaktadır. Bu insanlar İslam'a, bu insanlar İlahi vahye yabancıdırlar. Hakka ve hakikate yabancı olan, hatta bunun da ötesinde batılı hak olarak kabul eden bu insanlar İlahi mesaj ve Sünnetullah gerçeği ile karşılaştıkları zaman bir kısmı tasdik, bir kısmı sükut ve büyük bir kısmı da şaşkınca inkar edebilecektir. Şeytani öğretilerle şeytana ve şeytanın dostlarına kulluk yapan insanlar, yaşadıkları kulluk psikolojisi ile velvele yapacaklar ve kendilerini cid­di bir şekilde uyaran müslümanları, gayriciddî tavırlarla alaya alacaklardır.



Kur'an'ı Kerim'de beyan edildiği gibi geçmiş Hıristiyanlardan ve Yahudilerden bir kısmı şu batıl ifadeyi kullanmışlardı.,



'Ey Allah eğer (bu kitab) senin tarafından gelmiş bir hak ise durma bizim üzerimize taş yağdır veya (daha) acıklı bir azab getir.('8-Enfal 32)



Bozuk bir akide ile Allah'a inanan,



Resulullah (s.a.v.) 'e ve Kur'an'ı Kerim'e ise iman etmeyen günümüz Hıristiyanlarından ve Yahudilerinden bu gibi batıl ifadeler yine gelebilecektir. Çünkü Resulul­lah (s.a.v.) 'e ve Kur'an'ı Kerim'e iman etmedikleri için ateistlerle aynı tavrı gösterebilecekler ve Kur'an'ı Kerim'deki İlahi tehditleri şaşkınca bir alay ve küfri bir inkâr ile karşılayabileceklerdir.



Kendilerini müslüman olarak adlandıran ancak Kur'an'ı Kerim'e yabancı olan insanların bulunduğu ülkelerde de benzer olaylar yaşanabilecektir. Çünkü kendilerini müslüman olarak adlandıran bu insanlar, yaşantılarına müdahale etmeyen bir kitabı sahiplenmek­te, raftan inmeyen veya mushaf torbasından çıkmayan Kur'an'ı Kerim'i işaret ederek, 'Bu Kitab, bizim ilahi kitabımızdır' demektedirler. Halkında müslüman olan ülkelerde tağutu temsil eden birçok müstekbir bu ne­denle Kur'an'ı Kerim'den rahatsız olmamaktadır. Kendi­lerine ve emperyalist çıkarlarına müdahale hakkı tanınmayan, raflarda ve mushaf torbalarında veya Rab­bani mesajını anlamayan hafızların dilinde bir garip olan Kur'an'ı Kerim'den neden rahatsız olsunlar ki?



Net ve açık tebliğin gündeme gelmesi ile, yaşan­makta olan bu muğlak durum elbetteki değişmeye başlayacaktır. Allah'a inanan fakat İslamı bilmeyen sa­mimi insanları aldatmak için ellerine Kur'an'ı Kerim'i ala­rak söz meydanlarında; 'Bu yüce kitab, bizim İlahi kitabımızda..' diyen müstekbirler ve belamlar, ellerine aldıkları o Kitab'tan yükselen davete şahit olacaklardır. Dünyevi çıkar ve menfaatlerine düşkün olanlar, bu ilahi davetten rahatsız olacaklar ve yaşamadıkları Kitabı elle­rine alarak ne kendilerini ne de çevresindeki insanları aldatamayacaklarını anlayacaklardır. İşte böyle bir du­rumda, Kur'an'ı Kerim'e kimlerin sahip çıktığı ve Kur'an'ı Kerim'in kimlerin Kitab'ı olduğu ortaya çıkacaktır.



Yakinen iman ettikleri Kur'an'ı Kerim'e sahip çıkan ve Sünnetullah'ın gerektirdiği net ve açık tebliği günde­me getiren dünya müslümanları çeşitli alay ve inkârlarla karşılaşabileceklerdir. İlahi hükümlerle Allah'a kulluğa davet edilen ve Sünnetullah gerçeği ile tehdit edilen dünya müstekbirleri, hükmü çerçevesine girdikleri Sünnetullah'a inanmadıklarını ifade ederek; 'Mademki dünyada helakle tehdit ediliyoruz, söyleyin Rabbinize bizleri helak edecek azabı hemen göndersin' diyebile­ceklerdir.



Çünkü geçmiş kavimler bu gibi batıl ifadelerle küfre ve helake sürükleyen şeytan aleyhillane, çağdaş dostlarını da aynı batıl ifadelerle aynı akıbete sürükle­mek isteyecektir.,
Derler ki: 'Eğer doğru söyleyenlerden iseniz, bu va'dolunan (azab) ne zaman? ' De ki: 'Size va'dolunan (belirlenmiş) öyle bir gündür ki, siz ondan ne bir saat ertelenebilirsiniz, ne de öne alınabilirsiniz.('34-Sebe 29..30)



Dediler ki: 'Sen bize, bizi ilahlarımızdan çevir­mek için mi geldin? Şu halde eğer doğru sözlülerden isen, bize va'delmekte olduğun şeyi (biz helak edecek azabı şimdi) bize getir.('46-Ahkaf22)



Bunun üzerine kendi kavminin (Lut'a) cevabı yalnızca: 'Eğer doğru söyleyenlerden isen, bize (va'dettiğin) Allah'ın azabını getir.' demek oldu.(29-Ankebut 29)



Onlar senden, azabın hemen getirilmesini istiyor­lar. Allah, elbetteki vaadinden dönmeyecektir. Gerçek­ten Rabbinin katında bir gün, sizin saydıklarınızdan bin yıl gibidir.(22-Hacc 47)



Senden azabı acele (getirmeni) istiyorlar. Eğer takdir edilmiş bir ecel (belirlenmiş bir vakit) olma­saydı, azab onlara muhakkak gelmiş olurdu. Elbette o (azab) , kendileri farkında değilken onlara ansızın ge­lecektir.(29-Ankebut 53