ÇAĞRI - Duyuru - İla ... Mesaj Detayi Antoloj ...

Tarih: 05.12.2007 20:47
Konu: Bir Haliç Düşü...

Bir Haliç Düşü

Her zamanki gibi yoldaydım yine tarihi yarımada dönüşünde,
Karmakarışık duygularımın ruhumda oluşturduğu senfoniler eşliğinde,
Bu kez biraz daha karamsardı ruh halim,bir boşluktaydım sanki,
Biten koca bir yıldı kalan geride yitip giden zamanlar eşliğinde.

Bir Haliç düşü kuruyordu gönlüm,gelen yeni yılın gizemliliğinde,
Olmasın diye,artık kötülükler,bencillikler,bitmeyen rant kavgaları,
Böyle dilek tutuyordum,altınboynuzun sularına bakarken,
İkindi geçmiş,akşamı bekliyordum,hava kararıyordu gitgide.

Hava kararmıştı,akşam da olmuştu,Fatih Camii yolundaydım,
Fatih'in o manevi havası ruhuma yine bir güneş gibi doğmuştu,
Güvercinler,süzülüyordu semada,göğe yükselen ezan seslerinde,
Harun'um der,hiçbir acı bizi üzmesin,üzemesin,haliç düşü özünde.

Haliç Caddesi,Fatih
03.12.2007


========================================
** YANITLANAN MESAJ ********************
========================================
Gönderen: __umut kapısı__
Alan: (grup üzerinden) Harun Reşit
Tarih: 05.12.2007 20:20:00
Konu: [cagri-duyuru-il..] SELAM YOLLADIM ALIR MISIN?
----------
SELAM YOLLADIM ALIR MISIN?

Bugün arkadaşım Feyza
Yanına geliyormuş
Çok üzüldüm, ağladım ya Resulullah
Sevindim arkadaşım adına
Gül kokularını aradım onda, ahh!
Misafirin ya senin; kokun konmuş
Ben de gelmek istedim, onunla
Çocuklar gibi ağladım ya Resulullah
Selamımı yolladım, alır mısın?
Acaba beni de çağırır mısın?
Layık mıyım ki, beni hatırlar mısın?
Mis kokularından bana yollar mısın?
Şefaatine gafil Nuray’ı katar mısın?
Ağlıyorum hasretinle ya Resulullah
05.12.2007 Nuray Ülker

Dost

Genç adamın biri,
Dermiş babasına her gün;
'Benim de dostlarım var, sendeki dost gibi'
Baba, itiraz eder,
Olmaz öyle çok dost, hakikisi
Belki bir, belki iki,
Fazlasını bulamazsın gerçek, hakiki...
Devam eder durur konuşma...

Aralarında başlar bir tartışma,
Karar verirler bir sınava,
Dostun hakikisini anlamaya...
Bir akşam bir koyun keserler,
Ve koyarlar çuvala.

Baba der ki oğluna,
'Hadi al bu çuvalı, şimdi götür dostuna'.

Çuvaldan kanlar damlamakta,
Sanki öldürmüşler de bir adamı,
Koymuşlar çuvala,
Dıştan böyle sanılmakta.
Delikanlı sırtlar çuvalı,
Gider en iyi bildiği dostuna,
çalar kapıyı.

O dost, bakar ki bir çuval,
hem de kanlı,
Kapar hızla kapıyı delikanlının suratına,
Almaz içeri arkadaşını,
Böylece tek tek dolaşır delikanlı,
Kendince tanıdığı, sevdiği dostlarını.

Ne çare, hepsinde de sonuç aynıdır.
evlat geriye döner.
Ama içten yıkılır...

Babasına dönerek; haklıymışsın baba ' der.
Dost yokmuş bu dünyada ne sana, ne de bana.
Baba 'hayır Evlat 'der, benim bir dostum var bildiğim.
Hadi, çuvalı alda bir kerede git ona.
Genç adam, çuvalı sırtlar tekrar.
...
................