Gruplarınızı Görmek İçin Üye Girişi Yapın
Abdülhamid Han, kendisini ve amcasını devirmek için çabalar sarfeden grupların iddialarına karşı tarihi bir savunma yapmıştır. Maalesef günümüzde bazı kesimler, Abdülhamid Han'a kendisini savunmak için bir hak vermemektedir. Bu hak, ancak Gök Sultan'ın söylemiş olduğu sözlerin yayınlanmasıdır. Ben de yanlı yayın yapan, taraf tutan kişilere karşı Sultan Abdülhamid'in tarihi savunmasını yayınlama ihtiyacını duydum. İnşaallah birçok noktaya ışık tutar diyerek, Abdülhamid Han'ın sözlerine yer vermek istiyorum.
14 Mayıs 1333 (1917)
Beylerbeyi Sarayı
'Ne kadar garip bir tecellidir ki, amcam Abdülaziz Han'ı düşürmek için Avrupa'ya kaçan Genç Osmanlılar eninde sonunda muratlarına ermişler, hem Abdülaziz Han düşmüş, hem de hemen peşinden açılan 93 Rus Savaşı Rumeli'nin yarısını alıp götürmüştü. Tıpkı onlar gibi, beni düşürmek için Avrupa'ya kaçan Jön Türkler de muratlarına ermişler, beni düşürmüşler ve girdikleri Cihan Savaşı'ında da Osmanlı İmparatorluğunu elden çıkarmışlardır.
Her iki grup da memleketin okumuş yazmışlarını içine alıyordu. Her iki grup da Batıcılığa hayrandı. Her iki grup da memleketin tek kurtluşunu meşrutiyette görüyorlardı. Her iki grup da emellerine ordunun bir parçasını vasıta etti. Her iki grubun da dayandığı ordu da içinden parçalandı.
Evet, ne kadar daha garip bir tecellidir ki, ben bu olayların her ikisinin de içinde yaşadım. Amcamın öfkeyle yapamadığını, ben sabırla yapmayı denedim. Amcamın ceza ile başaramadığını ben bağışlayarak elde etmeye çalıştım. Ama yine de muvaffak olamadım!
Ve daha garip bir tecelliye bakınız ki, ''Genç Osmanlar''ı da ''JönTürkler''i de Osmanlı İmparatorluğunu parçalamak isteyen büyük devletlerin hepsi arkalıyorlardı! Bu devletlerin gözünde ümit bu gençlerdeydi! Bunların dediği yapılırsa Osmanlı İmparatorluğu kurtulacak, dediklerine kulak asılmazsa batacaktı! İki kere istemeyerek de olsa dediklerini yaptık ve işte battık! Bari son kalan bir avuç vatan toprağında yaşayanlarının gözleri açıldı mı? ... İnşaallah!
Evladım sayılan bu vatan çocukları, benim, bir sarayın dört duvarı arasında gördüğüm hakikati koskoca yeryüzünü gezip tozdukları halde nasıl görmediler. Nasıl görmediler de ecdad kanlarıyla sulanmış koskoca bir ülkeyi kendi elleriyle batırdılar!
Suçlamaya dilim varmıyor; fakat görüyorlardı ki, İngilizler, Fransızlar, Ruslar, hatta Almanlar ve Avusturyalılar, yani bütün büyük Avrupa Devletleri menfaatlerini Osmanlı mülkünün parçalanmasında bulmuşlardır; düşmandılar. Görüyorlardı ki, bu devletler birbirleriyle dalaşıyorlar ama Osmanlıları üleşmekte anlaşıyorlardı. Anlaşamadıkları, kimin daha büyük parçayı yutacağı idi. Öyle olduğu halde, bu düşüncede olan devletlerin kendilerini arkalamalarından da mı bir mana çıkaramıyorlardı.
Söyledim, yine söyleyeceğim; anlattım, yine anlatacağım, düşümüyorlar mıydı ki, Osmanlı ülkesi birçok milletlerin bir araya gelmesinden meydana gelmiştir. Böyle bir ülkede meşrutiyet ülkenin unsur-ı aslisi (temel unsuru) için ölümdür. İngiliz Parlamentosunda bir Hintli, Afrikalı, Mısırlı; Fransız Parlamentosunda bir Cezayirli mebus var mıydı ki, Osmanlı Parlamentosunda Rum, Ermeni, Bulgar, Sırp, Arap mebusu bulunmasını istemeye kalkıyorlar.
Hayır bunca okumuş, düşünmüş, kendisini davasına vermiş vatan evladının cibilliyetsiz çıkacağını kabul edemem! Sadece aldandılar, derim. Aldandılar ama, cezalarını kendilierinden çok aldanmayan milyonlarca masum vatan evladı çekti; hem öldüler, hem vatandan oldular! '
Hasan Hüsnü GÜNER
(c) tüm hakları saklıdır.
www.habernews.com