Gruplarınızı Görmek İçin Üye Girişi Yapın
Büyük Medya Bombası
Bu ülkede konu siyaset olunca hem çirkin hem de faydalı olaylar birbirine girip tıkanıyor nedense. Bir kısım insanlar tartışmaları tamamen farklı boyutlara çekip, ringlerdeki tabiriyle, bel altından vurmaya başlıyorlar. Peki bu yasak mı? Yasak! Peki, karşınızdaki insan size hep bel altından vursa o zaman ne yaparsınız? Herhalde ona sarılıp, teşekkür etmezsiniz. Hele ki bunu her daim yapıyorsa.
Başbakanımız Recep Tayyip Erdoğan, geçen hafta bizzat isim vererek Doğan grubunu eleştirdi. Sebebini herkes bilir ama biz tekrar söyleyelim; hükümeti ve Erdoğan'ın şahsını hedef alan bir sürü haber. Evet, bir sürü diyorum, çünkü 3-4-5 Eylül 2008 tarihlerinde Doğan grubunun bütün gazete ve televizyonları bir sürü haber yaptı. Peki, bu haberlerin belgeleri var mı? Yok. Peki, itham edilen kişilerle konuşuldu mu? Hayır. Peki, bu iddialarla ilgili gerek Başbakanlık gerekse Belediyelerden bilgi veya belge istendi mi? O da hayır! Şimdi herkes elini vicdanına koysun ve düşünsün, habercilik veya gazetecilik bu mudur? Televizyon veya gazete sahibi olmak bu kadar basitse hemen bu işe girelim.
Aydın Doğan'ı bu ülkede yaşı 20'den daha büyük olan hemen herkes tanır. Servetini kendisine, karısına ve kızlarına böldüğü halde (tam 6 parça) , her biri ayrı ayrı Türkiye'deki en zengin ilk 100 listesine girebiliyorlar! Bugün Türkiye'deki en zengin ailenin Doğan'lar olduğu o listeye göre kanıtlanmış durumda. Enerji, Medya, Turizm, Sigorta, Sanayi ve Ticaret olmak üzere tam 6 sektörde varlığını sürdüren Doğan Holding'in en tanınan ve büyük şirketleri Petrol Ofisi, Kıbrıs Türk Petrolleri, D&R, Doğan Kitap, Hürriyet, Posta, Doğan Haber Ajansı, Kanal D, Star Tv, Çelik halat, Ditaş, Milpa, Doğan Otomotiv, Milta, Ray Sigorta ve Doğan Havacılık'tır. Bu büyük şirketlerden hiçbirisi Aydın Doğan'a babadan kalmamıştır. Hiçbir ayrımcılığa tabi tutulmadan bu kadar büyük bir serveti, babadan hiçbir şey kalmadan yapamıyorsak biz de bir sorun var demektir! Çünkü, Aydın Doğan hiç bir ayrımcılığa tabi tutulmadığını hatta engellendiğini öne sürmüştür.
Türkiye'de medyanın çok büyük bir güç olduğu herkes tarafından bilinen bir konudur. Eğer medyanın büyük bir bölümü sizin elinizde ise toplumun da büyük kısmını istediğiniz gibi yönlendirebilirsiniz demektir. Toplam tirajları 1.850.000 civarında olan 6 büyük gazetesi ile, Kanal D, Star Tv, CNN Türk gibi en çok rayting alan kanalları ile, radyo istasyonlarıyla, kablolu tv kanallarıyla istediğiniz kişiye büyük bir baskı uygulayabilirsiniz. Halk da sizin göstermek istediğiniz gibi görürse amacınıza ulaşmışsınız demektir. Dünyanın hemen her yerinde 'çamur at, tutmazsa da izi kalır' mantığı vardır. Önce haberi istediğiniz gibi büyük bir kitleye duyurursunuz, yalanlanınca da küçük bir haber olarak geçiştirirsiniz.
Sayın Erdoğan'ın belirttiği dört husus bilhassa dikkat çekicidir. Aydın Doğan'ın çıkarı olan kişi ve kurumlara istediğini yaptırmak için, medya aracılığıyla baskı uyguladığını söylüyor. Bu bir iddiadır. Bu iddianın doğru olup olmadığını anlamamız için gerek geçmişe gerekse bugünün medyasına bakmamız ve Doğan Holding'in hangi işleri yaptığını bilmemiz gerekir. Bakalım, Başbakanımızın iddiaları doğru mu!
Varan 1: 'Mektuplarınızdaki taleplerinizi karşılamadığımız için bana ve partime şantaj yaptınız, iftiralar attınız.'. Şimdi şöyle bir düşünelim, Almanya'daki Deniz Feneri e.v. derneğinin mahkemesi bir yıldır devam ediyordu, aynı iddianame aynı kişiler. Peki bunu koskoca Doğan Medyası (Almanya'da bağlantıları olduğu halde) bir senedir hiç mi duymadı, görmedi? Neden bir sene sonra Türkiye'nin gündemine oturttu? Eğer o iddianame sizin dediğiniz gibi olsaydı Sayın Erdoğan'la ilgili bir gelişmeyi Alman hükümeti veya medyası açıklardı.
Varan 2: 'Sermaye Piyasası Kurulu'nda kağıt kaçakçılığı dosyanız var diye SPK Başkanı'na şantaj yaptınız, iftiralar attınız.'. Bunun içeriğini anlamak için 2001 yılına gitmemiz gerekiyor. Medya arşivlerinden Doğan medyasının SPK başkanını ne şekilde haber yaptığı ve bunun zamanlamasının nasılda Doğan Holdingle ilgili iddialarla denk geldiği çok manidardır.
Varan 3: 'RTÜK'te çıkarlarınız çatıştı diye RTÜK Başkanı'na şantaj yaptınız, iftiralar attınız.'. Doğan Holding CNN Türk kanalının yayın haklarını TNT diye bir kanala sattı, şimdi ise tekrar ulusal yayın yapan bir kanal almak istiyor. Türkiye'de de Rekabet Kurulu diye kurum var. Dünyanın hiçbir yerinde aynı kişinin aynı ülkede bu kadar televizyonu, gazetesi ve radyosu yoktur. Aydın Doğan bu konuda bir ilk. Peki, şimdi adama sormazlar mı, 'bu koşu nereye kadar, Türkiye'deki bütün medyayı mı almak istiyorsun? '. Ama emin olun, bugüne kadar soramadılar! Şimdi Doğan Holding'le ilgili böyle bir karara RTÜK imza atmıyor. Madem öyle, biz de senin aleyhinde yayın yaparız dercesine Zahid Akman'ı bir günde manşetlere çıkardılar. Acaba bu zamanlama da mı tesadüf?
Varan 4: 'İstanbul Büyükşehir Belediyesi'ndeki talepleriniz için Başkan Kadir Topbaş'a iftira attınız, şantaj yaptınız.'. Hilton Oteli, duymayanımız yoktur heralde. 255 milyon dolara Doğan Holding tarafından satın alındı. Bize şu haliyle çok yüksek bir rakam gibi geliyor. Ama bunu alan kişiler hesabı kitabı yapmış tabi, medyada daha otel alınmadan bir kaç haber çıkmıştı. Şimdi duyuyoruz ki, önce Sayın Erdoğan'a sonra da Kadir Topbaş'a bir haber uçurulmuş; 'Biz bu otele bunun için bu kadar para vermedik, rezidans yapmak istiyoruz.'. Oteli yıkıp yerine rezidans yapmayı düşünmesin okurlarımız, Hilton'un çevresindeki yeşil alana rezidans yapmak istiyorlar. Türkiye'de yeşil bir alan imara açık bir alan haline gelirse ne kadar değer kazanacağını herkes iyi bilir. Bu rezidanslardan Doğan Holding'in kazancı ne olacak? Tam 3 milyar dolar (3.000.000.000 $) . Kaç paraya almıştı? 255.000.000 $. Kaç para elde edilecek? 3.000.000.000 $. Hemen hemen 12 katı kadar bir kazanç. Dünyanın neresinde var bu kazanç acaba? Sen buna izin vermiyor musun Kadir Topbaş, o zaman biz de medya ile üstüne geliriz senin!
Acaba Aydın Doğan bunları sadece para için mi yapıyor? Evet, insanın aklına bu soru gelmiyor değil. Tamam, para tatlı ama Aydın Doğan'da çok zengin birisi. Acaba, eskiden olduğu gibi Türkiye Cumhuriyeti Başbakanını pijama ile karşılayamadığı için mi yapıyor? Peki, biz bu Deniz Feneri, Şaban Dişli gibi AK Parti aleyhinde haberlerden önce hangi haberleri izliyorduk? Ergenekon mu dediniz?
Hasan Hüsnü GÜNER
© tüm hakları saklıdır
www.habernews.com