' Balkan Türkleri, B ... Mesaj Detayi Antoloj ...

Gönderen: Burtay Jancevski
Tarih: 17.11.2006 22:13
Konu: Yn: [balkan-turkleri..] Prof. Dr. Ahmet Inam ile yapilan bir söyleşi

entelle entellektuel cok farkli
zamanimizda ilkokullara kadar giren uyusturucu sexuel istismari yasinin kundaktaki cocuklara kadar inmesi,sacma sapan iliskilerin ask adi altinda tv programlarina tasinmasi askin bile yozlastirilmasi,insanin hicbirseye inanasi gelmiyor.kitle iletisim araclarini reyting ugruna yozlastiranlar cocuklarimizin EGITIMSIZLIGINDEN sorumlu/oysa egitim ugruna kmlerce yuruyen yurdum insani bunu istemiyor.ama anlayan NERDEEEE.avrupaya girme sevdasiyla vatani satiyorlar,aclik sinirinin altinda yasayan milyonlari asan nufusumuz avrupa birligi denilince sadece vize olarak degerlendiren gencligimiz,dogu terorist saldirilariyla kaynayip kavrulurken,cumhurbaskanligi koltuguna oturtulmaya calisilan yanlis isimler.iste TURKIYEMIZIN durumu bu.peki biz ne yapiyoruz ahu ve mericin askini tartisip,cocuklari sokaklara terkeden izini surmeyen POLITIKAcilarin agzindan cikan her sozle toplum olarak yargilaniyor,bir ay calisip aldigimiz maasimizla evimize donerken bir kapkacciya emegimizi kaptiriyoruz.beyoglunun orta yerinde ozel egitimli komando bir tek sigara icin dograniyor.basimizdakiler hala turbani tartisadursun...

========================================
** YANITLANAN MESAJ ********************
========================================
Gönderen: vera_vera
Alan: (grup üzerinden) burtay
Tarih: 17.11.2006 21:26:00
Konu: [balkan-turkleri..] Prof. Dr. Ahmet Inam ile yapilan bir söyleşi
----------
memleketin durumunu nasil görüyorsunuz?

Feci sekilde kokusmus bir seyler var. Simdi tabi bu lafi 1500
sene
önce Platon da söylüyormus, 500 sene önce Hamlet de söylüyordu,
otuz
yildir da ben söylüyorum. Hayatimiz kokusuyor, güzel bir söz
degil
ama böyle.
Insanlarin seyrettigi televizyon dizileri kötü, okudugu kitaplar
kötü, ama benim sikayetim bunlarin kötü oldugunu söyleyen insanlardan.
Sürekli sikayet edene entel diyoruz. Ne kadar çok sikayet
ederseniz o
kadar entelektüel oluyorsunuz. Oysa Entelektüel mutlu bir
adamdir,
burada mutlu demek memnun anlaminda degil. Mutludur, yasanan
çirkinlikleri görür fakat bunlari kabul etmez. Çirkinlikleri
nasil
düzeltebilecegini düsünür, yolunu yordamini bulur. Kokusmusluk,
önce
kendimizle olan iliskimizde basliyor.

Kendimizi çok fazla degerli gördügümüzü sanmiyorum. Isin beteri
kendimizi adam yerine de koymuyoruz. Yemek yemiyor artik çagimiz
insani..

Tikiniyor.

Yemegin tikinmaya döndügü, sevismenin düzüsmeye döndügü bir çagda
yasiyoruz.

Bütün bunlar yozlasmis bir hayati gösteriyor, çünkü ortada zevk
yok.

Zevkin hançerlendigi bir yasam var.

- Kendimizi nasil kurtaririz bu hançerden?

Hazlarin pesinden kosarak degil tabi. O da hayatimizi sürdürmek
için,
sabah sekiz aksam bes çalistigimiz isler kadar kokusma belirtisi.
Eglenmek için yaptigimiz seyler de otomatiklesiyor.

Çünkü su film seyredilecek deniliyor, herkes o filmi seyrediyor,
su
yazar okunacak diye emir geliyor, herkes o yazara çullaniyor.
Fakat herkes o yazardan ne anliyor? Madem ki farkliyiz, herkes o
farki yasamali. Ama fark da bize giydirilen bir seye dönüsüyor.

Beymen'den giyinince farkli oluyorsun.

Kendimizden kaynaklanmiyor. Yani diplomalar, nasil yasayacagimiz,
her
sey bize disaridan giydiriliyor.
Ama kim giydiriyor derseniz, kimse giydirmiyor aslinda,
birbirimize
giydiriyoruz. Böyle olunca yasama sevinci kayboluyor, bu çok
büyük
bir tehlike

- Ögrencilerinizin yarisinin anti-depresan kullandigi dogru mu?

Dogrudur. Bizim ODTÜ civarinda hayat bir beladir diye algilaniyor
herhalde Sürekli sisiriliyor gençler, sen akillisin diye.

Ailelerin de beklentisi büyüyor. Ama küçük bir basarisizlikla
karsilastiklarinda hemen bunalima giriyorlar. O kadar el bebek
gül
bebek yasamaya alistirilmislar ki, acilara tahammülü olmayan
insanlar
yetismeye basliyor.

Yaralar almaya baslayinca, bir çikis noktasi bulamayinca ya
ilaçlarla
tahammül etmeye çalisiliyor ya da savunma mekanizmalari asiri
gelisiyor.

- Bu durum basariya kosullanmaktan mi kaynaklaniyor?

Basarili olsan, basarinin hiçbir ölçütü olmadigi için, nerede
duracagini bilemiyorsun ve basari dangalagi oluyorsun.

Sürekli önüne havuç konmus esek gibi kos Allah kos. Iskolik
oluyorsun.

Basarisiz olsan geride durmaya tahammül edemiyorsun. O yüzden
basari
ve basarisizligin disinda bir hayati seçmis olabilirsin, yani
serseri
olmak çok daha iyidir bence.

Basarisizlik ve büyük beklentiler bir aradaysa o zaman anti-
depresanci oluyorsunuz.

Bunlarin disinda üçüncü bir yasamin pesindeyseniz yaratici olmak
zorundasiniz. Yani dünyaya posta atmis, egemen degerlerin disinda
bir
insan olmak gerekir. Dünyaya posta atabilmeniz için de önce kendi
degerlerinizin olmasi gerekir.

- Mutsuzluk bulasici mi?

Pisirik, güvensiz insanlarin bu kokusmusluktan çikma sansi yok.
Mutsuz ve sinirliysen bol bol sigara içersin ve kisa bir süre
sonra
ölürsün.

Mutsuzluk uzun sürmez. Trafikte kavga edersin, bir araba sopa
yersin.
Sevgilinle sevisemezsin, iktidarsiz olursun. Onun için rahat
olmak
...
................