Gruplarınızı Görmek İçin Üye Girişi Yapın
Yeni doğmuş bebeklerine yiyecek bir şeyler bulmaya giden kocasının, kapının önünde İsrailli askerler tarafından vurulduğunu görüp koşan genç kadın, yaralı kocasını dizlerine yatırıp gelecek ambulansı beklerken, gelen ambulansın sokağa girmesine izin vermeyen İsrailli subay yüzünden kocasının kan kaybından ölmesine şahit olduğunda keskin bir acı ve kin duyar.
Sevgilisiyle bir kafede buluşmak için evden çıkan oğlunun yerine kapıya gelen resmi bir arabayla soğuk bir binaya götürülüp, orada bir görevlinin kaldırdığı beyaz örtünün altından oğlunun balmumu rengindeki ölü yüzünün çıktığını gören İsrailli anne de aynı keskin acıyı ve kini hisseder.
Yeryüzündeki bütün insanlar bu iki kadının acısını ve öfkesini anlar.
Kadınların acısı ortaktır, insanların bu acıları kavrayış biçimi de ortaktır.
Ama bu ortaklık, “bu kadınlar neyin ve kimin yüzünden bu acıyı çekiyorlar” sorusunu sorduğunuzda biter.
İnsanlar birden ikiye ayrılıverirler.
Aynı kökten çıkan iki dal gibi aynı acıdan iki ayrı düşünce çıkar.
Bir kısmı İsraillileri suçlayıp onların “neden” olduğunu söylerken diğer kısmı suçun Filistinlilerde bulunduğunu ileri sürer.
Belki bazıları iki yanda da kabahat olduğunu savunur.
Peki gerçek bu söylenenler midir?
Suç Filistinlilerde, İsraillilerde ya da ikisinde birden midir?
Yoksa binlerce yıldanberi süren bu ölüm acısının nedeni daha mı derindedir?
Yeryüzünde daha önce de insanlar öldü.
Fransızlarla İngilizler, Ruslarla Almanlar, Türklerle Yunanlılar, İranlılarla Iraklılar, Hintlilerle Pakistanlılar, Çinlilerle Japonlar, Meksikalılarla Amerikalılar da birbirlerini öldürdüler.
O zaman da birçok kadın aynı acıyı ve nefreti hissetti.
O zaman da insanlar suçun şunda ya da bunda olduğunu söylediler.
Suçlular hep değişti.
Ama suç değişmedi.
İnsanlar birbirlerini öldürdüler.
Niye öldürdü insanlar birbirlerini?
Ve niye hala öldürüyorlar?
Bunun çok basit ve acıklı bir cevabı var.
Her kavim bayrağını daha geniş bir toprağın ortasına dikmek, daha geniş bir toprağı kontrolü altında tutmak istiyor çünkü.
Topraklar için savaşıyorlar.
Kutsal topraklar için öldürüyorlar birbirlerini.
Toprağa tapınan ve birbirinden öldüresiye nefret eden bir canlı türü gibi gözüküyor insanlar.
Peki niye uğrunda ölüp ölecek kadar seviyorlar toprakları ve o topraklara diktikleri bayrakları.
Geçmişte bunun cevabı daha anlaşılırdı.
O zamanlar toprağı olmayan aç kalıp, açlıktan ölüyordu. Toprak tek bereket kaynağıydı.
Bayrağını dalgalandırdığın yer senin oluyordu, onun için bayrak hayat demekti.
Ama bugün öyle değil.
Bugün büyükçe bir bilgisayar firması bütün Filistin’de üretilenden daha fazla değer üretebiliyor.
Artık toprak tek bereket kaynağı değil.
Bayrak da hayat demek değil.
Bayrak artık ölüm demek.
Yeryüzünde toprakları ve sınırları belirleyen bayraklar olduğu sürece insanlar ölecek.
Emin olun, son bayrak da çekildiği direkten inmedikçe ölüm, savaş ve acı bitmeyecek.
Ölümlere ve acılara karşıysanız, ölümleri ve acıları durdurmak istiyorsanız, o zaman, öldüren taraflardan birini tutup diğerine karşı olmanız yetmez.
Ölümleri durdurabilmek için bayraklara karşı olmanız gerekir.
Bayrakların direklerden hiç inmeyeceğini düşünüyorsunuz belki.
Belki, bayraklar direklerden insin demeyi gerçekleşmeyecek çocukça bir hayal olarak görüyorsunuz.
Emin misiniz doğru düşündüğünüze.
Bakın, fabrikalarında, topraklarında ürettiklerinden daha fazlasını üretenler indirmeye başladılar bayraklarını.
Daha elli yıl önce birbirlerini öldüren Avrupalılar bugün tek hukuk sistemine, tek para birimine geçerek kendi bayraklarını, en azından birbirlerine karşı, indiriyorlar.
Toprak kutsal değildir.
Bayrak da kutsal değildir.
Toprağı ve bayrağı kutsal bulduğunuz sürece insanlar ölür.
İnsan hayatını kutsal bulduğunuzda ise bayraklar iner.
Bugün esas mücadele bayraklar arasında olmuyor artık.
Esas mücadele, bayrakları kutsal bulanlarla insanları kutsal bulanlar arasında oluyor.
Eğer bu acılarla ve ölümlerle dolu dünyada bir taraf olmak istiyorsanız, bayrakla insan arasında bir taraf seçin bence.
Kocası öldürülen genç Filistinli kadının ve oğlu bir kafede parçalanan İsrailli annenin acısını gerçekten anlıyorsanız, o acıyı durdurmanın yolu toprakları kutsal olmaktan çıkartıp, bayrakları indirmekten geçiyor.
Yoksa Filistinlileri ya da İsraillileri tutmanız hiçbir şeyi değiştirmez.
Kimi tutarsanız tutun, bayrakları ve ölümü tutmuş olursunuz çünkü.