Azerbaycanı sevenler Mesaj Detayi Antoloji.com

Gönderen: Aygün Hasanoğlu
Alan:   Grup:Azerbaycanı sevenler
Tarih: 12.02.2011 13:55
Konu: Rehine çocuklar

Rehine çocuklar:

Ermeniler tarafından rehine alınan ve saklanılan kişilerden 18’i küçük çocuklardır. Bu çocuklar arasında en büyüğü 14 yaşındaki Gülafe Mehmetova, en küçüğü ise bir aylık bebek Mehsel Hüseyinov’dur.
Hocalı’nın işgali sırasında 1964 doğumlu Mihriban Allahverdi kızı Hüseyinova çocukları -1987 doğumlu Recep, 1988 doğumlu Sebina ve 1992 doğumlu bir aylık bebek Mehsel Elhan oğlu Hüseyinov’la Ermeniler tarafından rehine alın¬mıştır. Rehinelerin değiştirilmesi işleminde katılımcı olan Hocavent bölgesi Karadağlı köyü sakini Tağiyev Mehmed Gaçay oğlunun (2003 yılında ölmüştür) bildirdiği üzere 1993 tarihinde Abo isimli Ermeni polis görevlisi Mihriban’ın çocuk¬larıyla beraber Hankendi’nde çocuk bahçesinde rehine saklan¬dığını söylemiştir. 1992-1993 tarihlerinde Ermenistan’da re¬hi¬ne alınmış ve ailesi tarafından Ermenilere 3 milyon 700 bin rus parası ödendikten sonra serbest bırakılan Mayıl Mem¬med¬ali oğlu Mehmedov (şuan Ucar bölgesi, Halfeli köyü, 20 Yanvar Sok. No:6 adresinde mukimdir) 1993 yılında Mihriban Hüseyi¬nova’nı çocuklarıyla beraber İrevan’da sorgu¬lama hücresinde gördüğünü onaylar. Fakat Ermeniler Mihri¬ban ve çocuklarının rehine alınması ve nerede tutulması ile ilgili tüm gerçekleri inkar eder, onların kaderine ilişkin faktörleri saklı tutar.
1984 doğumlu Fariz Davut oğlu Zeynalov 31 Mart 1993 tarihinde kardeşleri 1960 doğumlu Muhammet, 1966 doğumlu Nizami, 1970 doğumlu kızkardeşi Esmaye ve diğer Kelbecer sakinleri KAMAZ markalı araçta şehirden çıkmak isterken araç kurşuna dizilmiş ve rehine alınmıştır. Zeynalovlar’ın rehine alın¬ması gerçeğini onlarla beraber olan Nesibe Kara kızı Guliyeva ve Azer Kara oğlu Guliyev (14 Temmuz 1993 tarihinde Dev¬let Komisyonu çabaları sonucu serbest bırakılmış ve şuan Şeki şehri Demiryol Göçmenler kasabasında yerleş¬mişler) , Fitat Celal kızı Zey¬nalova ve Davut Müseyip oğlu Zeynalof (Kelbecer, Çobangerekmez köyü sakini, şuan Min¬geçevir şehri, 1 no’lu teknik meslek okulu binasında yerleş¬miştir) onay¬lıyor. 1993-1995 tarihlerinde rehine alınmış, Dev¬let Komisyonu’nun çabası sonucu serbest bırakılmış ve Fuzuli bölgesi Büyük Beh¬menli köyünde yaşayan Mehmedof Sadret¬tin Nasip oğlu Han¬ken¬di çocuk hastanesinde Zeynalovlar ailesi ile beraber ol¬duklarını bildirmiş. 1993 yılın Ermeniler tarafın¬dan rehine alı¬nanların listesinde Farizi’n de ismi geç¬miştir. Aynı yılın Nisan ayında Gürcistan Cumhuriyeti başkenti Tbilisi’de Erme¬nistan Kızıl Haç Kurulu temsilcileri ile görüşü zamanı Ermeni Da¬vid¬yan Valentina ve 1994 yılında aynı şehirde Alaverdyan Şamir (Ermenistan, İrevan,Te:48-67-93) tarafın¬dan Tovuz böl¬gesinin Esrik Cırdahan köy sakini Akif Saleh oğlu Hüseyinov’a sunul¬muş listelerde Zeynalovlar ailesinin rehine alın¬dığı gös¬teril¬miş¬tir. Fakat Ermeniler bu güne kadar Muham¬met, Niza¬mi, Es¬maye ve Fariz Zeynalovlar’la ilgili hiçbir bilgi ver¬memişler.
Hayal Elbrus oğlu Bendeliyev 1986 yılında doğdu. An¬nesi Celalova Süreyya Abbaseli kızı (Kelbecer bölge Ço¬ban¬gerekmez köyü sakini, şuan da Mingeçevir şehri, fazil Azimov Sok. No:1, D.22) oğlu Hayal Bendeliyev’in 31 Mart 1993 tari¬hinde Kelbecer bölgesinin Ermenistan askeri kuvvetleri tara¬fından işgali zamanı 25 Kelbecer’le ile beraber KAMAZ mar¬kalı 21-91 devlet plâkalı araçla Tunel denilen arazide rehine alın¬dığını ve Hankendi’nde yerleşen hastaneye götürülüp orada sak¬landığını onaylıyor.
Eski rehin Müşfig Nadir oğlu Aliyev (01.11.1995’de Devlet Komisyonu’nun çabaları sonucu serbest kalmış, şuan Bakü şehri, Z.Bünyatof Cad., Kooperatif Teknik Okulu’nun 1 nolu yatakhanesinde ikamet ediyor. Tel:436 33 51) Hayal’ın rehine alındıktan sonra bilinmeyen tarafa götürdüklerine tanık olmuştur. Kelbecer sakini rehine alınmış İdris Mescid oğlu Zeynalof’un annesi Fitat Celal kızı Zeynalova (Kelbecer bölge Çobangerekmez köyü sakini, şuan da Mingeçevir şehri, 1 no’lu teknik meslek okulunda yaşıyor) da bu gerçeği onaylamıştır.
Gubadlı’nın işgali zamanı babası İzzet Koca oğlu Mecnu¬nof ve annesi Afile İbrahim kızı Mehmedova’yla bera¬ber rehi¬ne alınan 1982 doğumlu Mecnunova Sekine İzzet kızı ve 1978 doğumlu Gülafe İzzet kızı Mecnunova’nın Han¬kendi şehrin¬de¬ki çocuk evinde saklanması gerçeği onlarla beraber tutulan El¬man Mövsüm oğlu Babayev (6.10.1994 tari¬hinde Dev¬let Ko¬mis¬yonu’nun çabası sonucu serbest bırakılmış ve Ağdam böl¬gesi Hındırıstan köyünde yerleşmişler) onaylıyor. Fakat bu gün bile Ermeniler bu insanların kaderlerine ilişkin tüm gerçeği saklamış ve Azerbaycan onlarla ilgili hiçbir bilgi edinmemiştir.
1980/ Füzuli bölgesi doğumlu Vagif Sadri oğlu Rehimof 23 Ekim 1993 tarihinde velileriyle beraber VAZ 21-06 markalı, 58-54 AGL devlet plâkalı araçla Zengilan’dan geri döndükleri zaman rehine alınmıştır. 1993 tarihinde rehinelerin değiştiril¬mesine ilişkin Ermenilerle yapılan konuşmalar zamanı Vagif ve velileri Sadri Rehim oğlu Rehimof ve Seriye Mülezim kızı, kardeşleri Müsettin ve Behlul Rehimov’ların Hankendi’nde tutuklu bulunmaları belirlemiştir.. Tağıyev Memmet Kaçay oğlunun bildirdiğine göre konuşmalar zamanı Ermeni Abo Rehi¬mov¬lar’ın Hankendi’nde tutuklu bulunduklarını söylemiş¬tir ve onların geri verilmesine karşılık Azerbaycan tarafından Ermeni esiri istenmişti. Fakat Azerbaycan tarafında hiçbir Er¬meni esiri olmadığı için talep yerine getirilmemiştir. 1994 ta¬rihinde Saatlı bölgesinde mukim Nurettin Sadri oğlu Rehimof aile üyelerini aramak nedeniyle Hankenti askeri alayının komutan yardımcısı Elmira Ağayan’la telefon görüşmesi zamanı ondan Rehimov’ların Hadrut bölgesi Edilli köyünde sivil kişiler tarafından tutuklu bulunduğunu öğrenmiştir.
1993 tarihinde Kelbecer’in işgali sırasında 1990 doğumlu Aygün Kara kızı Guliyeva ve kızkardeşi 1979 doğumlu Nesibe, erkek kardeşleri 1980 doğumlu Azer, 1983 doğumlu Mezahir, 1984 doğumlu Bahtiyar, 1981 doğumlu Yaşar rehine alınmıştır. Devlet Komisyonu çabası sonucu 14 Temmuz 1993 tarihinde Nesibe, Azer ve Bahtiyar (şuan Şeki şehri, Demiryol göçmen¬ler kasabasında mukimler) serbest kalmalarına rağmen Ay¬gün, Yaşar ve Mezahir Ermeniler tarafından saklanılarak geri veril¬memiştir. Nesibe ve Azer Guliyev’ler rehinelikte Aygün’ün bir Ermeni kadını tarafından kendisiyle beraber götürdüğünü ve ge¬ri vermediğini bildirmişler. Daha sonralar guya kızın öldüğü¬nü söylemiş, fakat mezarının bulunduğu yeri veya cesedinin nerede olduğunu bildirmemişler. Daha önceleri Azerbaycan Cumhuriyeti Güvenlilik Daireleri elemanı Rafael Mirzeyef 1993 tarihinde savaş sınırında yapılan görüş zamanı Erme¬nilerin Azerbaycanlılare sunduğu listelerde Aygün ve Yaşar Guliyevler’in de ismi geçmiş ve bu çocukların Hankendi’nde tutuklu bulundukları bildirilmiştir. 1993 tarihinde Ermenilerin kayıp olarak ismi geçen Garik Mirzoyan ve Atkin Nazaryan’a karşılık (Azerbaycan’da bu isimde herhangi bir Ermeninin olması konusunda bilgi yoktur) Azerbaycanlıların değiştiril¬me¬si teklifinde bulunmuş, bu değiştirilme lidtesinde Aygün, Me¬zahir ve yaşarın da ismi kaydolunmuştur. Aynı yılın nisan ayında Tiflis şehrinde Ermenistan Kızıl Haç Kurulu temsilci¬leriyle görüşü zamanı Valentina Davidyan tarafından Tovuz bölgesi Esrik Cırdahan köy sakini Akif Saleh oğlu hüseyinova sunulmuş listede Aygün, Mezahir ve Yaşar Guliyevlerin ismi geçmiştir. Akif Hüseyinof Gürcüstan Cumhuriyeti’nde Ala¬verd¬¬yan Şamir Alekseyeviçle (İrevan-74, Nijniy Şengavit Sok. 11,Apt.35,D.22. Tel:48-67-93) görüşmesinin ardından Gagik ad¬lı Ermeni 63-60-70 numaradan telefon açamış ve Aygün, Me¬zahir ve Yaşar Guliyevler’in Ermenistan Spitak bölge¬sinde rehine alındıklarını bildirmiştir. Bu suçsuz çocukların serbest bırakılmalarına ilişkin Azerbaycan tarafının isteklerini Ermeniler hiçe saymış, sonuçta çocukların kaderine ilişkin so¬rular cevapsız kalmıştır.
1981 doğumlu Şahnaz Muhammet kızı Guliyeva Kelbe¬cer bölgesi Kilseli köyünde doğdu. Kelbecer bölgesinin işgal olunduğu gün ailesiyle beraber yurtlarını terketmek isterken Tu¬¬nel denilen arazide Ermeniler tarafından çevreleri kuşatılmış ve ateşe tutulmuşlar. Omuzundan yara almış Şahnaz Guliyeva ba¬¬bası Muhammet, kardeşleri Valide, İlhame, İslam ve Bahti¬yar rehine alınmışlar. İslam Ermeniler tarafından öl¬dürül¬müş, Va¬¬lide, Bahtiyar ve Muhammet Guliyev¬ler (06.11.1993’¬de Dev¬let Komisyonu’nun çabası sonucu Uluslararası Kızıl Haç ara¬cılığıyla rehinlikten kurtulmuş, Berde bölgesi Hasan¬ka¬ya köyünde yerleşmişler) Devlet Komisyonu’nunu gergin fa¬ali¬ye¬ti sonucu Şahnaz serbest bırakılmasına rağmen Azerbay¬can’a ge¬ri verilmemiş ve kaderi konusunda hiçbir bilgi edineme¬miş¬tir.
Muhammet Memiş oğlu Guliyev söylüyor ki, akra¬baları ve ailesiyle beraber KAMAZ markalı arabayla arazini terk¬eder¬ken Ermeniler karşılarına geçip onları engellemiş ve kızı Şah¬naz’ı ve birkaç köydeşini onlardan ayırıp belirsiz tarafa gö¬türmüşler. Onlarla beraber rehine alınan Kelbecer’li İmaret Mu¬ham¬metali kızı Memişova (13.09.1993 tarihinde Devlet Ko¬mis¬¬yo¬nu’nun çabası sonucu serbest bırakılmış, şuan Karadağ bölgesi Müşfig¬abat kasabasında yerleşmiştir) Ermenilerin Tu¬nel deni¬len ara¬zide yaralı Şahnaz’ı arabaya koyup götür¬dük¬lerini onaylıyor.
Onunla beraber rehine alınmış Tural Nadir oğlu Aliyev da bugün kaderleri belli olmayan rehineler listesindedir. Tural rehine alındıkta 11 yaşındaydı. Babası Aliyev Nadir Ali oğlu, annesi Aliyeva Nüşabe Muhammet kızı, kardeşi Aliyev Müşfig Nadir oğlu ve kızkardeşi Yegane de rehine alınmışlar. M.Ali¬yev’in söğlediğine göre Yegane ve Müşfig Ağdere bölgesi Dran¬¬bon köyüne, diğerleri ise belirsiz tarafa götürülmüşler. Yegane Aliyeva 26.08.1993, Müşfig Aliyev ise 01.11.1995”de Devlet Komisyonu’nun çabası sonucu serbest bıra¬kılmıştır. Ailenin diğer üyelerinin kaderi belli değildir.
1993 yılının Nisan ayında Tiflis şehrinde Ermenistan Kızıl Haç temsilcileriyle görüşü zamanı Davidyan Valentin’a tarafın¬dan Tovuz bölgesi Esrik Cırdahan köy sakini Akif Saleh oğlu Hüseyinov’a sunulmuş listede Aliyevler’in Ermenilerde tutuklu bulundukları gösterilmiştir. Azerbaycan Cumhuriyeti Güvenli¬lik Daireleri eski elemanı Rafael Mirzeyef de 1993 yılında sa¬vaş sınırında yapılan görüşmelerde Ermeniler tarafından sunu¬lan listede Azerbaycanlı esir ve rehinelerle ilgili sunulan listede Nadir Ali oğlu Aliyev ve oğlu Tural’ın da ismi geçmektedir.
1982 doğumlu Nasibe Hüseyin kızı Hüseynova 26 Şubat 1992’de Hocalı’nın işgali zamanı aile üyeleri ile beraber rehine alınmıştır. Nesibe’nin rehine alınmasını şuan Bakü şeh¬ri, Saba¬yel ili, Emek Sok.2 adresinde mukim akrabaları Vidadi Şiras¬tan oğlu Ali¬yev, Gözel Hüseyin kızı Hüseyinova onaylar. Ho¬ca¬lı sakini Güleli Bineli oğlu Bineliyev (29.02.1992 tarihin¬de serbest bırakılmış, şuan Deveçi bölgesi Udulu köyün¬de yer¬leş¬miştir) Hüseyinov’lar ailesinin onunla beraber Han¬kenti şeh¬rin¬de rehine alındığını ve işgencelerle karşı¬laş¬tığını kaydet¬miş¬tir.
1979 doğumlu Niyamettin Vagif oğlu Memmedof annesi 1949 doğumlu Afile İbrahim kızı Memmedova, babası 1940 doğumlu Vagif Şükür oğlu Memmetof, kardeşleri 1971 do¬ğum¬lu Azer ve 1974 doğumlu Ceyhun’la beraber Hocalı şeh¬rinin işga¬li zamanı kayıp düşmüştür. Kayıp düşmüş oğlu Vügar Be¬delov’un araştırılmasına ilişkin konuşmalar sırasında Hamlet Ce¬mil oğlu Bedelova (Bakü, Hatai ili, General Şıhlinski Sok. Apt.54, D.10 adresinde yaşıyor) Gürcüstan Cumhuriyeti Mar¬nueli bölgesi Sadahlı köyünde Ermeniler tarafındn Azer¬bay¬canlı esir ve rehinelerin listesi sunulmuştur. Ermenistan’ın Spi¬tak bölgesindeki askeri kampında (Mah.306, D.19) Da¬dam¬yan Suren Arturoviç adlı Ermeni tarafından göz altına alınmış Azerbaycanlı esir ve rehinelerin isimleri kaydolunmuş listede Niyamettin ve kardeşlerinin de ismi geçmektedir.
1988 doğumlu Samir Tacir oğlu Caferof annesi Mem¬meto¬va Şövket İbat kızı, ninesi Saltanat Zülal kızı Memme¬to¬va, halası Latife İbat kızı Memmetova, teyzesinin çocukları 1987 doğumlu Selim ve kardeşi 1981 doğumlu Sebuhi Cavan¬şir oğlu Aliyevler’le beraber rehine alınmıştır. Bu kişilerin rehine alınmasına ilişkin gerçeği Uluslararası Genel Af Kuru¬lu’nun Esir ve Rehine Alınmış ve Kaybolmuş Vatandaşlarla İl¬gili Devlet Komisyonu’na sunduğu 12.08.1992 tarihli mektu¬bunda kaydolunmuştur. Fakat bugün bile bu çocuklarla ilgili elimize hiçbir bilgi yoktur.
Kaderi belli değil... Bu kelimeyi gençlerin ismi karşısında gör¬¬mek bile insan için çok ağır, özellikle de henüz dünyanın se¬¬vin¬cini ve güzelliğini tatmamış küçük çocukların. Rehine alı¬nan bu 18 çocuk bugün de velileri ve akrabaları tarafından aran¬maktadır. Defalarca Devlet Komisyonunun başvurmalarına rağmen Ermeniler her zaman olduğu gibi Uluslararası Hukuk Normları’nı ve en basit insani değerleri önemsemeden çocu¬k¬ların rehine alındıktan sonra onların sonraki kaderi konusunda sus¬maktalar. Azerbaycan’ın ve Uluslararası Kanunların kon¬¬¬tro¬¬¬lün¬den çıkmış Yukarı Karabağ bölgesinde ve işğalda olan di¬ğer ara¬zilerde bugün hukuki normlar yerine getiril¬mir ve bu ara¬zi¬ler Azerbaycan ve sorunu çözmeğe meyilli uluslarası teş¬ki¬lat¬ların kontrolunda değildir. Nasıl derler “de¬ğir¬men ken¬di işin¬de” ve bu değirmende öğütülenler ise Azer¬baycan vatan¬daş¬¬larıdır.
S.Asedov ve İ.Memmedov’un ‘Terörizm’ kitabında Han¬ken¬ti’nde Ermeni çocukları için Azerbaycanca özel ders yapıl¬ması konusunda bilgi verilmiştir. Bilginin ne kadar doğru oldu¬ğunu söylemek zordur, fakat Ermenilerin rehine aldıkları ço¬cuk¬larımızı yarın bize karşı kullanacakları şüphesizdir. Bu ço¬cuklar arasında şuan yaşı 14-22 olan kız çocukları vardır ki bu¬gün onların hangi amaçla kullandıklarını düşünmek bile in¬sanı üzüyor, hatta korkutuyor. Diğer taraftan, Ermenistan artık dün¬ya medyasında insan organlarının ve genel olarak can paza¬rında donor satışında ileri gelen devletler sırasındadır. Esir, re¬hine adıyla aradığımız vatandaşlarımızın bu yönden hedefe alın¬dığını söy¬lemek mümkün. Yukarı Karabağ sorununun Azer¬¬¬baycan’a in¬dir¬diği darbe-leri giderek daha çok hisetmek¬teyiz. Bu savaşın in¬¬dirmiş ol¬duğu darbelerin en büyüğü kayıp çocuklar prob¬lemi¬dir. Onlar nerede? Hangi ekmek ve düşünce altında büyü¬yor¬lar? Düşüncelerinde Azerbaycan, türk dünyası boyda Vatan, yahut Adalet, Hakikat, İn¬san Hakları anlayış¬ların¬dan küçük bir parça bile olsa kalmış mı?
Problemlerinden biri de çocuklarımızla ilgili gösterilmiş yer¬lerde araştırma yapılmasının imkânsız olmasıdır. İster esir, rehi¬n ve kayıpların aranması isterse de insan hakla¬rının korun¬ma¬sı ile ilgilenen Uluslararası örgütler bu konuda kendi yete¬nek¬sizliğini ve çaresizliğini sergilemişler. Ermeni ta¬ra¬fının say¬gısızlığı her zaman cevapsız kaldı ve son olarak bu¬nun darbesi tek Azerbaycan’a değil tüm insani değerlere do¬kunacak.
Fotoğraflarına bakıyorum ve bu bakışlardaki sorulara, bu yüzlerdeki gülümsemelere dayanmak bir insan için çok zor. Onlar bizim hayalımızda hayla da çocuk kalmışlar. Fakat onları çocukluklarından tam 15 seneden fazla zaman ayırıyor. Bugün kaybettiklerimizin en acılı yeri işte kayıp çocuklardır. Hak¬la¬rında bahsettiğim kişiler Ermeniler tarafından rehine alınan 783 Azerbaycan vatandaşının küçük bir kısmıdır, kaderi belirsiz esir ve rehine alınan Azerbaycanlıların sayısı ise yüzlerce. Dev¬let Komisyonu’nun 13 senede elde ettiği belgeleri sayfalı¬yorum. Bu yığın dosyalarda türlü belgeler vardır: kayıp insan¬ların resimleri, onlarla ilgili verilen ifadeler, listeler, yazışmalar ve bir tek kendileri yok! Devlet Komisyonu’nda bu tür yüz¬ler¬ce kişi vardır ve onların yarım kalmış hayat kitaplarının say¬falarını saptamak için Devlet Komisyonu’nun Çalışma Gru¬bu’nda sürekli çalışmalar yapılıyor. Belgeler tekrar incelenir, tüm detaylar araştırılır ve müntezem şekilde medyaya bilgi akta¬rılır. Fakat son sayfayı yazıp bitirmek insan için o kadar da ko¬lay değildir. Bu günlerde Devlet Komisyonu tarafından ka¬yıp olarak aranan insanların bir kısmının ölüm faktörü belir¬len¬dikten sonra listeden çıkarılmış, kayıp düştüğü yeni belirlenmiş kişilerin ismi işbu listeye alınmıştır. Genellikle 2006 yılının Ocak ayında Devlet Komisyonu listesinde 4852 kişinin ismi geçtiği halde, Kasım ayında bu rakam sayısı 4561’e indi. Bu sürecde 291 kişinin kaderi (esirlikte katle¬dilmesi, veya isimle¬rinin tekrar geçmesi) belirlenmiştir. Aynı zaman¬da İşçi Gru¬bu’nda toplanmış belgelerin daha sistemli olarak grup haline gelmesi ve faktörlerin yeniden incelenmesi başladı ve şuanda bu çalışma başarıyla yürütül¬mek¬tedir. Kayıp kişilerin her biri¬nin “özel dosya”ları vardır. Uluslararası Ku¬um¬ların, ülke dışın¬daki yurttaşlarımızın dikkatini bu insanların bulun¬ası yönüne çek¬mek bakımından programlar yürütülüyor. Yurttaşlarımızın iligili bilgiler edinmek ve onların ailelerine kavuşmalarını sağlamak için tüm fırsatları kollayarak Uluslar¬rası Kurumlar karşısında bu sorunu ortaya koyuyor ve onların bu konuda daha aktive olmaları için türlü çalışmalar yapılıyor. İnternette Devlet Komisyonunun ‘www.human.gov.az’ sitesi vardır. Komisyon devamlı çalışmakta ve uluslararası örgütlere, iletişim ajantala¬rına, medyaya sürekli bilgiler aktarmaktatır. Mun¬tazam olarak Komisyon tarafından yapılan çalışmaların ulus¬lararası düzeyde aktivitelik kazanması ve insanların bil¬gilendirilmesi yönünde çalışmalar yapılmaktadır. Şuan yapılan tüm çalışmalar giderek sistemleştiriliyor ve ilerlemiş durum¬dadır. Araştırma henüz bit¬memiştir. Önümüzde 4561 kişinin (araş¬¬tırma sonucu bu ra¬kam sık sık değişir) sonu bilinmeğen yarım kalmış kaderi var¬dır. Bu kader karanlık labirente dö¬külen kitap sayfalarına ben¬zer. İşte bu sayfaları arayıp topar¬lamak için uğraşırsın ve daha bir sayfanın bir yerlerde oldu¬ğunu düşünürsün, fakat nerede?
Bugün Eremenistan hiçbir değer ve hukuk normlarını tanı¬mıyorsa ve dünyanın gözü önünde kolaylıkla terörü gerçek¬leş¬ti¬riyor, topraklar kaspediyor, insanları katlediyor ve onları re¬hin alıyorsa. bundan sorumlu kim? Onlar hatta Uluslararası kurumlardan ve dünya kamuoyundan bile çekinmezler. Zaten cezasız kalacaklarına yemindirler. Öyle ise bu kadar kendine güvenlik nereden kaynaklanıyor acaba? Bu kadar insanın saklanmasındaki amac ne ve bu hangi Uluslararsı Hukuk Normlarına uyar? Bu tür problemler yaşanan bölücü ve terörçu grupların kontrolünde kalan topraklarda hukuk normlarının bozulması hep insaniyetin geleceği için büyük ve kor¬kunç bir tehlike değil mi?