Gruplarınızı Görmek İçin Üye Girişi Yapın
Azizim Vatan Yahşi
Giymeye Keten Yahşi
Gezmeye Garip Ülke
Ölemeye Vatan Yahşi
Vatan hasretine, yurt hicranına hüzünlü bir şekilde tercüman olan bu mısralar, bize gurbetin acı ve soğuk gerçeğini iliklerimize kadar hissettiriyor. 'Vatan sağlık gibidir, kıymeti elden çıkınca anlaşılır', demiş Süleyman Nazıf. Bütün dünyada sayıları 45 milyonu keçen Azeri TURKLERI son iki asırdır ki, vahit bir devlet altında birleşememenin talihsizliğini yaşıyorlar. Bir zamanlar ikiye bölünmüş vatanımızda çektiğimiz acılar, dertler sanki azmış gibi, milletimizin evlatları öz vatanlarından kovularak, hicret etmeye mecbur edildi. Bugün Azerbaycan sınırlarından çok uzaklarda, dünyanın dört bir yanında binlerce, milyonlarca Azerbaycan Türkü yaşamaktadır ve hepsinin de ortak bir adı var - muhacirler.
Uzun yıllar boyunca Azerbaycan muhacireti ile Azerbaycan arasına, yani kendimizle kendimiz arasına dikenli ve acımasız imparatorluk sınırları paslı bir kılıç gibi dikildi. Amaç kardeşi kardeşten soğutmak ve hafızaları felç etmekti. Onlar buna belli bir ölçüde muvaffak oldular. Uzun yıllar boyunca insanımız yurt dışında bir kardeşi olduğunu sakladı, onun varlığını hezin bir hatıra gibi kalbinin derinliklerine gömdü. Onun mühacir kardeşi ise vatanındaki yakınlarına bir zarar gelir, Sibirya’ya sürgün edilirler diye susmayı, belki de unutmayı tercih etti. Çünkü hayati önem taşıyan bütün resmi anketlerde yer alan 'Yurt dışında akrabanız var mı? ' sorusu, Demokles kılıçı gibi, müstemleke kafesine hapsedilmiş hür zihinlere tehditler savuruyordu.
Bu gün, şükürler olsun ki, dünyada cereyan eden hadiselerin seyri değişti ve biz de bir millet olarak bundan olumlu şekilde nasiplendik. Sovyetler Birliği’nin dağılmasıyla uzak düşmüş gönüller arasındaki mesafe kısmen de olsa azaldı. Bu gün biz oluşmuş bu elverişli durumu kendi lehimize değiştirebilmeli, heyecanlarımıza ve hislerimize kapılmadan, Azerbaycan muhaciretini bir kurum olarak öğrenmeli, ilmi-nazari şekilde onun demografik, siyasi-içtimai ve sosyolojik tasnifini yapabilmeliyiz. Bu açıdan ele alırsak Azerbaycan muhaciretini kısaca dört jenerasyona ayırabiliriz.
Birinci nesil muhacirler geçen asrın sonlarında gurbete gitme mecburiyetinde olanlardır.
Aralarında aydınlar, değişik meslek sahipleri ve köylüler vardı. Ali Bey Hüseyinzade, Ahmet Bey Ağaoğlu vb. onların arasında yer almaktaydılar. Ermeni soykırımından kaçarak Türkiye'ye sığınan soydaşlarınız da bu birinci neslin içerisinde yer alıyorlardı.
İkinci nesil, Azerbaycan Demokratik Cumhuriyyeti'nın (1918-1920) yıkılmasından sonra siyasi sebeplerden dolayı yabancı ülkelere gitmek zorunda kalan soydaşlarımızdan oluşmaktaydı. Mehmet Emin Resulzade ve silahtaşlarını bu dönem içerisinde ele alabiliriz.
Üçüncü nesil, İkinci Cihan Harbinde esir düşüp, takip edilme korkusuyla Sovyetler Birliğine geri dönemeyen Azerbaycan Türkleridir.
Bir de dördüncü nesil vardır ki, bunlar çoğunluk itibariyle Cenubi Azerbaycan'dan (İran) son 10 senede Avrupa'ya kaçan Azerbaycan Türkleridir ve Azerbaycan mühaciretinin bel kemiğini bu insanlar oluşturmaktadır. Kuzeyden Güneye veya Güneyden Kuzeye göç edenleri muhacir sayamayız, çünkü vatanın bir parçasından öbür parçasına hicret olmaz.
Soydaşlarımızın vatan sınırları dışında Azerbaycan adına çok ehemmiyetli hizmetler verdiğini gururla söylemek isteriz. Bugün onların sayesinde dünyanın her tarafında onlarca cemiyet, dernek, gazete ve dergiler Azerbaycan'ın sesini dünya kamuoyuna daha gür şekilde duyurmaktadırlar.