Gruplarınızı Görmek İçin Üye Girişi Yapın
**İKİ EŞEK...(EĞİTİM CEHALETİ GÖTÜRÜR) ...! **
Bir çiftlikte beraber, iki eşek yaşarmış;
Birisi çok mülâyim, biri biraz kaşarmış…
Yük olunca, uyanık, hasta olup yatarken;
Çalışırmış diğeri, çamurlara batarken…
Günler böyle geçermiş, geceler yorgun, argın;
Uyanık olan var ya, bir barışır, bir dargın…
Bir gün “kaçalım” demiş, “okumak istiyorum;
Hayatımı renklerle dokumak istiyorum”…
Söz kesmişler geceden, “şurada buluşalım;
Kimselere duyurma, yatmadan konuşalım”…
Mülayim “olur” demiş, eşek ama tertemiz;
Uyanık ya diğeri, hem besili, hem semiz…
“Köşede buluşalım, sahip vakti kurmadan;
Sırtımıza semeri, haydi diye vurmadan”…
“Tamam” demiş mülâyim, “sen ne dersen o olsun;
Özgürlüğe kavuşmak, yeter ki erken olsun”…
Dere-tepe demeden, yürümüşler aç-susuz;
İki gün geçmiş böyle, geceleri uykusuz…
Derken şehir görünmüş, gülmeye başlamışlar;
Anırmak âdettendir, bağırmış, bağırmışlar…
Uyanık olan var ya, hani okumak diyen;
Üstüne semerleri, smokin diye giyen;
Okulu gördüğünde, havalara uçmalı;
Öğrenci oluyorum, gülücükler saçmalı….
“Beni ararsan eğer, evim artık burası;
Okulumu gördün mü, işte aha şurası”...
“Peki” demiş mülayim “ben nereye gideyim;
Tek başıma burada, ben ne haltlar edeyim”…
“Ben karışmam” diyerek uyanık kaşı çatmış;
Eşeklik damarıyla hemen çamura yatmış…
“Bundan gayrı kim semer vuracak ki sırtıma;
Okumuş eşek oldum, haber verin ırkıma”…
Mülâyim usul usul yandıkça sönüyormuş;
Karar vermiş ne yapsın, köyüne dönüyormuş…
“Gideyim bari” demiş, “orda karnım doyardı;
Hiç kimseler bilmemiş, yoksa sahip duyardı”…
“Ben eşeğim arkadaş, yük taşırım işim bu;
Uzun kulak bir kuyruk, malum olan cisim bu”…
Ne olduğunu bilmek, günah mıdır, suç mudur; ?
Eşeğe eşek demek, siz söyleyin güç müdür…
Usul usul basarak, ahırına girince;
Derin bir nefes almış, muradına erince…
“İsterse çalışırım, sahibim gündüz-gece;
Yeter ki küfür bitsin, sona ersin işkence”…
Çalışmaya başlamış, mülâyim ya, mutluymuş;
Her geçen gün yarından, mutlaka umutluymuş…
“Acep” demiş “bizim şu talebe okuyor mu?
Renkli renkli iplerle, hayaller dokuyor mu”?
“Aman” demiş “bana ne, geri dönüp gelseydi;
Benim gibi düşünüp, muradına erseydi…
Yoruldum yere düştüm, o benimle durdu mu?
Aç kaldım, bir gün bile, gelip halim sordu mu”?
“Okumak acep onu, hangi şekle koyacak;
Arpadan, ottan başka, yemekle mi doyacak…
Yaratırken Rahmanım, türlü türlü yaratmış;
Hakikati, doğruyu, suret suret aratmış”…
“İnsanı var insandır, benziyor mu bize bak;
Yürürken bıraktığın, yerde duran ize bak…
Ben bu cahil halimle, bak neler biliyorum;
Sen de öğren bunları, hayattan diliyorum”…
Epey zaman geçince, yoldan biri görünmüş;
Her yeri yara – bere- belli yerde sürünmüş…
Sormuş mülayim olan, “haydi söyle, ne oldu;
O güzel gözlerine, neden böyle yaş doldu”…
“Sorma” demiş uyanık, “hep çalıştım yatmadım;
Eşekliği arkadaş, hiç hesaba katmadım…
Atlar gibi yürüdüm, katır gibi dip diri;
Yakamdan akıyormuş, eşekliğin tüm kiri”…
“Hadi ordan! ” diyerek, iyice bir sövdüler;
“Eşeklik ediyorsun” diyerek de dövdüler…
“Dedim ki ben okudum, artık eşek değilim;
Kıvırtamam her zaman, öyle köçek değilim”…
“Çeşit çeşit yemekler yemeyi istiyordum;
Anırmaktan başka ses demeyi istiyordum…
Ne kadar bağırsam da bir anlayan olmadı;
Eşekten başka yere beni koyan olmadı”…
“Kolay olan arkadaş, gönlümüzü avutmak;
Zor olansa âlemde, eşekliği unutmak…
Yıllar yılı rahatta, sefasını sürdünüz;
Eşeklik ne demekmiş, cinsinizden gördünüz”...
Daha sözün çoğunu yazamadım buraya;
İşiniz kalmış sizin, ya yazı ya turaya…
Eğitim cehaleti götürür sâfi kalır;
Oku ömrün boyunca, eşeklik bâki kalır…
Ali ALTINLI - 22/11/2007
Saat: 14:34
GÜZEL BİR HAFTA SONU...KİMİMİZ BENİM GİBİ NÖBETTE, KİMİMİZ YARIN Kİ ÇALIŞMA GÜNÜNÜ BEKLİYORLAR..HEPİNİZE SAĞLIK SIHHAT VE SEVGİ DİLEKLERİMİ İLETİYORUM..
RABBİM, HALEN DAĞLARDA MÜCADELE VEREN GÜVENLİK GÜÇLERİMİZEDE YARDIM ETSİN...