Azerbaycanı sevenler Mesaj Detayi Antoloji.com

Gönderen: Re
Alan:   Grup:Azerbaycanı sevenler
Tarih: 14.09.2007 20:00
Konu: BIR KERE YUKSELEN BAYRAK BIR DAHA INMEZ! ! ! !

Bir Kere Yükselen Bayrak
Bir Daha İnmez!
Elçin AZİMLİ
28 Mayıs Azerbaycan Halkının Milli İstiklal Bayramıdır. Alın yazısına hüzün, hicran ve şecaatin hakim olduğu Azerbaycan'ın fırtınalar dolu tarihinde müstesna bir yeri vardır bu günün. 28 Mayıs 1918'de Rus istibdadının bir asırlık tahakkümüne son veren Azerbaycan Türkleri Kafkasya'da kendi bağımsız devletlerini ilan ettiler. Bu zaferin asıl mimarı ise esaretten kurtulan milleti üç renkli bayrağın ışığına toplayan ve istiklal mefkuresinin gönüllerde tutuşmasına muvaffak olan Azerbaycan aydını idi.
20. asrın ilk çeyreğinde cereyan eden içtimai-siyasi olaylardan Azerbaycan’da fazlasıyla etkilendi. Bir taraftan Çarlık Rusya'sının sömürgecilik politikasındaki şiddet ve ısrarı, diğer taraftan da iç çalkalanmalar ülkeyi bitkin hale getirmişti.

1918 senesinin başlarında Bakü'de hakimiyet Bolşeviklerin eline geçer. Şövinist Ermeni Taşnak Partisi'nin etkisi altında olan bu hükümetin teşvik ve silahlandırmasıyla Ermeniler Bakü ve civarında 20.000'e yakın Türkü katleder ve Azerbaycan Halkı yok olma tehlikesi ile karşı karşıya kalır. Ermeni asıllı Şaumyan'ın başını çektiği bu hükümetin asıl amacı Azerbaycan topraklarını kısa zamanda oluşturulması arzu edilen Ermeni devletinin sınırları içerisine dahil etmek idi. Şaumyan 'Azerbaycan' kelimesini bir türlü hazmedemiyor, Emiryan'ın çıkardığı 'Bakinskiy Raboçiy' gazetesi ise bu sözle çok kolay bir şekilde alay edebiliyordu.
Bu devirde yükselmekte olan Azerbaycan aydınının ve milli burjuvazinin vatanlarının kurtuluşu namına harcadığı çabalar hız kazanıyordu. Vatan topraklarını vahit devlet çatısı altında birleştirme ihtiyacı gün geçtikçe daha bariz bir şekilde hissediliyordu. İç ve dış düşmanlara karşı ancak bu şekilde karşı gelinebilir ve ülke kaostan kurtarılabilirdi.
Nisan 1918'de Tiflis'te Azerbaycan, Gürcistan ve Ermenistan'ın önde gelen aydınları tarafından Mavera-i Kafkas (Trans Kafkasiya-ed.) Cumhuriyeti ilan edildi. Amaç Kafkasya'nın Rus işgalinden kurtarılması idi. Teşkil olunan mecliste Azerbaycan'ı en çok ülkenin genelinde etkili olan Müsavat Partisi temsil ediyordu. Ancak meclisi teşkil eden gruplar arasında ciddi dini ve düşünce farkları olduğu için bu cumhuriyetin ömrü uzun olmadı ve o 26 Mayısta meclisi ile beraber feshedildi. Gürcistan'ın Kafkasya Federasyonu'ndan ayrılıp kendi bağımsızlığını ilan etmesinden sonra meclisin 4 Müslüman-Türk Partisi Azerbaycan Milli Şura'sı şeklinde yeniden örgütlendi. Ülkenin içinde bulunduğu durum yeninden değerlendirildi. Gerekli siyasi altyapı hazırlandıktan sonra Müsavat Partisi'nin lideri Mehmet Emin Resulzade'nin (1884-1955) başkanlığında Azerbaycan Milli Şura'sı 28 Mayıs 1918 tarihinde Azerbaycanın bağımsızlığını ilan etti. Bu mesele ile alakalı Milli Şura'nın yayınladığı bildirisinde aşağıdaki cümleler yer almaktaydı:
'Bu günden itibaren Azerbaycan Halkı hakimiyet hakkına malik olduğu gibi, Güney ve Doğu Maverayı-Kafkasyadan ibaret Azerbaycan dahi kamil hukuka malik bağımsız bir devlettir.
Bağımsız Azerbaycan Devletinin şekli-idaresi Halk Cumhuriyeti olarak beyan eder...'
Azerbaycan Demokratik Cumhuriyeti'nin kurulması aşağıdaki radyo-telgrafla bütün dünyaya ilan edildi: İstanbul, Berlin, Viyana, Londra, Roma, Washington, Sofya, Bükreş, Madrid, Lahey, Moskova, Stockholm, Kiev, Kristianiya, Kopenhag...
Bakü'nün halen İngiliz-Rus-Ermeni işgali altında olması ve bunun da genç cumhuriyetin varlığına bir tehdit oluşturması Azerbaycan hükümetini ciddi şekilde rahatsız ediyordu. Çözüm arayışlarına gidildi ve kardeş Türkiye'den yardım talebinde bulunuldu. Kısa bir zamanda Osmanlı Devleti ile irtibata geçildi ve Haziranın 4'ünde Osmanlı Türkiye'si ve Azerbaycan Cumhuriyeti ile dostluk anlaşması imzalandı. Bu anlaşma ile iki ülke arasında 'daimi sulh ve ebedi dostluk münasebetleri' oluşturuldu ve Osmanlı 'gerektiği takdirde Azerbaycan'a silahlı yardım yapma'yı kabul etti. Bu anlaşmanın 4. maddesine binaen ve Azerbaycan hükümetinin askeri yardım talebine esasen Türk Ordusu Nuri Paşanın komutanlığında 7.000 asker ve 40 top ile Azerbaycan'a dahil oldu. Gence etrafında Azerbaycan Ordusu ile birleşen Nuri Paşa hızla kuzey-doğu istikametinde ilerleyerek Bakü'yü kuşatma altına aldı. Türkler Bakü'nün fethi için aralıksız 36 saat savaştılar ve nihayet 15 Eylülde Bakü teslim oldu. İngilizler eşyalarını toplayarak deniz yolu ile İran'a kaçtılar. Bakü'nün fethi sırasında 1130 Mehmetçik şehit oldu.
Bakü alındıktan sonra Cumhuriyetin başkenti ve milli hükümet buraya taşındı. Devlet ve ordu kuruculuğu işleri hızlandırıldı. Ancak hükümetin önünde duran en büyük engellerden bir tanesi Azerbaycan'ın istiklalinin diğer devletler tarafından resmen tanınmaması idi. 27 Ağustos 1918'de Rusya ve Almanya arasında imzalanan ve Azerbaycan'ın varlığını hiçe sayan Brest-Litovsk anlaşması işleri iyice çıkmaza soktu. Bu anlaşmaya göre Bakü, Rusya'ya verilmeli idi.
Aralık 1918'de Azerbaycan Meclisinin bir kararı ile 1919 senesinde faaliyete başlayacak olan Versal Sulh Konferansı'na gönderilmek üzere bir delegasyon hazırlandı ve başına Meclis başkanı Alimerdan Bey Topçubaşov (1862-1834) tayin edildi. Delegelerin Fransa'da 1 yıl boyunca zor şartlar altında ittifak devletlerini ikna yolundaki faaliyetleri nihayet kendi semeresini verdi ve 12 Ocak 1920 tarihinde Rusya dışında dünyanın 23 devleti Azerbaycan Cumhuriyeti'nin varlığını resmen tanıdı. Bir takım Avrupa başkentlerinde Azerbaycan Cumhuriyeti'nin büyükelçilikleri açıldı. Bu, Azerbaycan'ın diplomatik alanda kazandığı büyük bir zaferdi.
Milli Azerbaycan Hükümeti kurulduğu andan itibaren kısa hayatında devletçilik adına ciddi ve somut işler yapmayı başardı. Demokratik Cumhuriyetin 23 ay zarfında gerçekleştirdiği icraat ve reformları kısaca hatırlatmakta yarar vardır:
- Kısa bir zamanda devlet sınırları belirlendi. O zamanki Cumhuriyetin topraklarının yüzölçümü 113.896 km kareydi. Ne yazık ki, Rus işgalinden sonra Azerbaycan topraklarının büyük bir kısmı Ermenilere hediye edildi ve bugünkü Azerbaycan'ın yüzölçümü 86.600 km karedir.
- 4 Ağustos 1919 kararı ile 'Azerbaycan Cumhuriyeti Vatandaşlığı' hakkında kanun kabul edildi. Bu kanuna göre milliyetinden, dininden, cinsinden ve siyasi mensubiyetinden asılı olmayarak Azerbaycan topraklarında doğan herkese vatandaşlık hukuku veriliyordu.
- Milli Ordunun kuruculuğu hızlandırıldı. Azerbaycan ordusunun teşkilinde Türk subayları yakından iştirak ediyordu. Kısıtlı imkanlara bakmayarak Savunma Bakanlığı büyük bir azimle ordu kuruculuğuna girişti. 1919. yılda 25 bin askerlik sabit milli ordu oluşturulması bu bakanlığın önünde duran en büyük vazife idi. Azerbaycan Ordusu bu devirde 3 zırhlı tren, 4 askeri uçak, 6 zırhlı araba ve iki askeri gemi ile teçhiz edilmişti. Rus istibdadı döneminde her zaman ordudan ve silahtan uzak tutulan ve kendi ordusu, askeri olmayan Azerbaycanlılar için böyle bir ordunun kurulması fevkalade ehemmiyetli ve sevinçli bir olaydı.
- Hükümetin 27 Haziran 1918 tarihli kararı ile Azerbaycan Türkçesi Devlet dili ilan edildi ve Rus dilinin de Azerbaycan Türkçesi ile yanı sıra resmi devlet müesseselerinde kullanılmasına müsaide edildi. Eğitim sahasında ciddi adımlar atıldı, il ve kazalarda Türkçe eğitim veren okulların sayısı artırıldı. Bakü’de Devlet Üniversitesi kuruldu. Burada 1000'e yakın öğrenci okuyordu. Aynı zamanda 100 öğrenci de eğitim için yurtdışına gönderildi. Ancak ne yazık ki, işgal sonrasında onların hiç biri vatana geri dönemediler.
- Bakü saati ülkenin her tarafında uygulanmaya başlandı.

- Devlet sembolleri: Bayrak, Arma ve İstiklal Marşı tasdik edildi. Azerbaycan seması üzerinde parlayan üç renkli bayrak daha sonraki yıllarda da Azerbaycan direnişinin bir remzi oldu. Bayrağın üzerindeki mavi, kırmızı ve yeşil sırasıyla Türklük, Çağdaşlık ve İslam'ı simgeliyordu.

Bu güzel uygulamaları hayatın her sahasını kapsayacak şekilde çoğaltabiliriz. Ama ne yazık ki, binlerce vatan evladının kanı pahasına kurulan cumhuriyetimiz kuruluşundan 23 ay sonra şimalden esen 'kızıl teröre' esir düştü. Moskova idaresinin Ermenistan'daki Taşnak yönetimle irtibata geçmesi sonucu Azerbaycan Ermenileri yeni bir ihanet gerçekleştirdiler ve Azerbaycan ordusunun Hankendi taburuna karşı ayaklandılar. İsyan dalgası Karabağ, Gence ve Gazah'a yayıldı. Bu ayaklanmaları yatıştırmak için Azerbaycan Ordusu isyan merkezlerine sevk edildi ve dolayısıyla ülkenin kuzey sınırları savunmasız bırakıldı. Azerbaycan komünistleri fırsatı değerlendirerek Sovyet Rusya'sından askeri yardım istediler. Lenin bu talebi değerlendirdi ve ermeni milliyetçisi Anastas Mikoyan'ın komutanlığında 11. Kızıl Orduyu Azerbaycan'a gönderdi. 27 Nisan 1920 tarihinde Azerbaycan sınırlarını ihlal eden Rus askerleri Bakü'ye dahil oldu ve Azerbaycan'ın Sovyet Rusya'sına ilhak edildiğini ilan etti. Azerbaycan Türklerinin iki senelik özgür ve mesut hayatı sona erdi. Azerbaycan Cumhuriyeti'ni kuran aydınların bir kısmı katledildi. Geri kalan kısmı ise muhacirete zorlandı. 1920-1921 senelerinde Ruslar Azerbaycan'da 48.000 insanı değişik işkencelerle katlettiler...
Bugün 1918-1920 yıllarında kurulan Azerbaycan Cumhuriyeti'nin 82. kuruluş yıldönümüdür. İki yıllık kısa ömrüne rağmen bizlere çok şey öğretti; devletçiliğimizin bu hazin hayat hikayesi. Ancak hayat yine de 'Bir kere yükselen bayrağın, bir daha inmeyeceği' gerçeğini bizlere ispat etti. Bugün hızlı bir yükselme trendi gösteren bağımsız Azerbaycan Cumhuriyeti 1918'de kurulan Cumhuriyetin bir devamıdır her şeyi ile; mefkuresi, bayrağı ve insanı ile.
Azerbaycan'ın bu kadar felaketler neticesinde elde ettiği bir kazanç varsa, o da bu istiklal fikrinin rüsuhudur