Azerbaycanı sevenler Mesaj Detayi Antoloji.com

Gönderen: Re
Alan:   Grup:Azerbaycanı sevenler
Tarih: 22.08.2007 21:43
Konu: QARABAG BIZIMDIR! ! !

Azerbaycan, cografya ve tarih bakimindan önemli bir ülkedir. Tarihî kosullar ve zorunluluklar yüzünden ikiye bölünen Azerbaycan'in güney Azerbaycan adiyla anilan kismi, Iran sinirlari içerisindedir. Kuzey Azerbaycan ise önce Rus imparatorlugunca isgal edilmis, daha sonra eski SSCB'ye katilmistir. Azerbaycan'in bu sunî sekilde bölünüsü daha çok politik sebeplere dayanmaktadir.
Burada inceleyecegimiz Kuzey Azerbaycan'da 1917 Bolsevik Ihtilâlinden sonra, 28 Mayis 1918'de Kuzey Azerbaycan Bagimsiz Devleti kurulmussa da bu devlet uzun süre yasamamistir. 1 yil 11 ay süren bagimsizliktan sonra Kuzey Azerbaycan 28 Nisan 1920'de, Kizilordu isgaline ugrayarak tekrar Rusya'ya (Sovyetler Birligi'ne) dahil edilmistir. Azerbaycan 1922 ile 1936 yillari arasinda, Kafkas (SFSR) Sosyalist Federatif Sovyet Cumhuriyeti'nin bir üyesi olmus, 1936'dan sonra Azerbaycan Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti adini almistir. Ancak 28 Mayis 1990'da Azerbaycan'in 28 Mayis'i tekrar Bagimsizlik Bayrami olarak ilân etmesi, onun bagimsiz bir devlet olma mücadelesini baslattigini göstermistir. SSCB'nin dagilmasiyla, 1991 yilinda Azerbaycan bagimsizligini kazanmistir.
Kafkasya daglarinin güney dogusunda yer alan, 4392 km'lik Daglik Karabag, Azerbaycan Cumhuriyeti'nin sinirlari içinde Kür ve Aras nehirleriyle Gökçe Göl arasinda, batida Ermenistan Cumhuriyeti sinirina, güneyde Iran sinirina çok yaklasan, kuzeyden güneye 120 km, dogudan batiya ise 35- 60 km uzunlukta dag ve ovalardan olusan bir bölgedir. Kibris adasinin yari büyüklügünde olan bu bölge, maden yataklari, mineral sulari, orman ürünleri ve tatli su balikçiligi ile ekonomik yönden önemli bir merkezdir. Karabag, Kafkaslar bölgesinin hâkim bir noktasinda; Azerbaycan, Ermenistan ve Iran'i kontrol edebilecek bir konumdadir. Bugün bölgede devam eden hâkimiyet mücadelelerinin arkasinda bu yerin jeopolitik konumunun da payi büyüktür.
Karabag bölgesi çok eski zamanlardan beri Türklerin yerlestigi bir yer olmustur. Iskitler, Partlar, Arsaklar, Albanlar, Selçuklular, Ilhanlilar, Timurogullari, Karakoyunlular, Akkoyunlular, Safevîler ve Osmanlilar bölgeye yerlesmisler ve Karabag'i yurt ve vatan edinmislerdir. Çarlik Rusyasi generali Sisyanov, 22.5.1805 tarihinde, Karabag'in ikinci isgalinin hemen arkasindan Çar'a gönderdigi raporda, “Karabag cografya bakimindan Anadolu'nun, Iran'in ve Azerbaycan'in kapisi sayilir” demek suretiyle bölgenin stratejik önemini belirtmis ve buradaki dengeyi Rusya'nin lehine çevirebilmek için Müslümanlarin arasina Hiristiyan unsurlarin, yani Ermenilerin yerlestirilmesini önermistir.
Rus Çari Deli Petro'dan beri süregelen ve Ruslarin hiçbir zaman vazgeçmedikleri devlet politikalarindan birisi, Kafkaslara ve daha sonra ise Türkiye cografyasina sahip olma politikasidir. Deli Petro'nun vasiyeti, Rusya dis politikasinin temel prensiplerinden birisini olusturmaktadir. Bu vasiyet, Rus Çariçesi Yekatirina döneminde daha da pekistirilmis ve Rusya'nin yillarca degistirmedigi ve vazgeçemedigi dis politikasi hâline getirilmistir. Kafkaslar üzerindeki hegemonyasini hiçbir zaman eksik etmeyen Rusya, “Parçala ve Hükmet” prensibi çerçevesinde bu egemenligini yürütmeye çalismistir. Bunun için ilk “Göç Politikasi”ni basariyla uygulamaya gayret etmistir.
“Karabag sorunu”nun Rus Çari Deli Petro'dan bu yana süre gelen “Göç Politikasi”nin sonucu oldugunu belirten Dr. Mehmet Kengerli, amacin Azerbaycan'i diger Müslüman ve Türk cografyasindan ayirmak oldugunu vurgulamaktadir.
Bölgede söz sahibi olmaya çalisan Ruslar 1828-1829 Edirne Antlasmasi'ndan sonra Anadolu Ermenilerini; Türkmençay Antlasmasi'ndan sonra ise Iran Ermenilerini Kafkaslara getirerek Karabag'a yerlestirmistir. Ruslar bu antlasmalardan sonra, önce nüfus dengesini saglamislar daha sonra da Türkleri azinliga düsürme çabalarina hiz vermislerdir. 1828-1829 Osmanli-Rus savaslarinda, Ruslarla isbirligi yapmak suretiyle Türkleri arkadan vuran ve ileride bu yaptiklari ihanetin bedelini agir ödeyeceklerini idrak eden 100 bini askin Ermeni ailesi, yerlesmeleri için, Rus Çari ndan bos toprak dileginde bulunmuslardir. Türkiye'yi terke mecbur olan Ermeni topluluklari, Ruslar tarafindan Karabag'dan zorla sürgün edilen Türklerin mekânlarina yerlesmislerdir. Bunu takiben, 1877-1878 Osmanli-Rus savaslari esnasinda ise 30 bini askin Osmanli Ermenisi, yasadiklari yerleri terk ederek, Kafkaslarda Ruslarca kendilerine verilmis topraklara yerlesmislerdir. Bu kadar kasitli iskâna ragmen, 1923'te Daglik Karabag'in nüfusunun % 67.5'i Türk, %32'si Ermenidir. 1829-1830 yillarinda Karabag'a getirilen Ermeniler bir ayaklanma baslatmislar ve Türk yerlesim yerlerine saldirmislardir. Ruslarin bölgeye yerlesmesiyle baslayan çatismalar 19. yüzyildan günümüze kadar devam etmektedir. Karabag'daki ilk Türk-Ermeni çatismasi 1905 Rus îhtilâlinden sonra görülmüstür. 1905 yilinda Karabag'da Ermenilerin saldirilariyla baslayan olaylar Gence ve Tiflis'e de siçramistir. Bu olaylar esnasinda Ermeniler, Karabag ve Tiflis'teki Rus garnizonundan destek görmüslerdir.
Karabag'in nüfus durumuna bakilirsa, 1850'lere kadar bölgede nüfusun çogunlugunu Azerî Türkleri olusturuyordu. Ermeniler, belirtilen tarihten itibaren Ruslarin yardimlari ile Karabag'da önce nüfus dengesini saglamislar, bilâhare de bölgedeki Türkleri azinlik konumuna düsürüp kendileri çogunlugu teskil etmislerdir. Nitekim 1979 nüfus sayimina bakilirsa, 162.000 nüfusa sahip olan Karabag'da 123.076 Ermeni'ye karsilik 37.264 Türk mevcuttur.
Bagimsizligin ardindan Azerbaycan dis politikasini belirleyici nitelikte iki önemli etken mevcuttur: Enerji kaynaklarinin isletilerek dis pazarlara tasinmasi ve ateskese karsin çözülmeyen Karabag sorunu. Ermenilerin toprak iddialarina cevap olarak, birkaç kez Daglik Karabag'in Ermenistan haritasina eklenmesini saglamaya çalisan SSCB yönetimi, Azerbaycan tarafinin büyük ugraslari sonucu bu kararlarindan vazgeçmeye mecbur kalmistir. Ancak SSCB, Daglik Karabag'a muhtariyet (özerklik) verilmesini öngörmüs ve bunu kabul ettirmistir. Daglik Karabag'a muhtariyet verilmesinin ardindan, zaman zaman Ermeni azinligin haklari Azerbaycan Sovyet Yönetimi tarafindan artirilirken, bu gibi davranislar 1988'de çikan “Karabag sorununun temelini olusturmustur”. Gerginligin doruk noktasina ise 1991'de Daglik Karabag'a devlet statüsü verilmesi iddialarinin ortaya atilmasi ile ulasilmistir. 1987 yili Agustos ayinda Ermeniler, Karabag'da nüfus çogunlugunun Ermenilerde oldugunu söyleyerek burasinin Sovyet Ermenistani'na baglanmasi için Moskova'ya basvurmuslardir. Daha sonra da hem Ermenistan'da hem de Karabag'da gösteriler baslamistir. 1988 Subat ayinda Karabag Ermenileri Ermenistan'a baglanma karari almislardir. Bunu Karabag Ermenilerinin Azerî Türklerine saldirilari izlemistir. Sovyetler Birligi Komünist Partisi Merkez Komitesi'nin, Karabag Ermenilerinin bu kararini reddetmesiyle Ermenilerle Azerîler arasinda çatismalar baslamistir. Sovyet Komünist Partisi'nin 19. kongresinde Gorbaçov'un Karabag sinirlarinin degistirilmeyecegini bildirmesi üzerine, Temmuz'da Erivan'da ve Ermenistan'in diger sehirlerine gösteriler yogunlasmistir. 12 Temmuz 1988'de Karabag Ermenileri, “Özerk Bölge” olarak, Ermenistan'a baglandiklarini resmen bildirmislerdir. Ermenistan ve Karabag'daki Ermenilerin gösteri ve grevleri üzerine Azerbaycan, Karadag'da olaganüstü hâl ilân etmistir. Bunun üzerine hem Erivan'da hem de Azerbaycan'da çatismalar baslamistir (Taskiran, 1997:1193) . Bu tarihten sonra Azerbaycan'da yasayan Ermenilerin ve Ermenistan ile Daglik Karabag'da yasayan Azerîlerin etnik temizligi süreçleri baslamistir. Olaylarin tirmanmasinda “yeniden yapilanma” ve “açiklik” politikalarini izlemeye çalisan Moskova yönetiminin basiretsizliginin de etkisi vardir. 1990 yili ise kanli çatismalarin artis gösterdigi bir yil olmustur. Nitekim Ocak 1990 tarihinde Bakü'de kanli olaylar yasandi. Bunun üzerine taraflar milis teskilâti ve savunma örgütleri kurmaya basladilar. Çarpismalar, bu kuruluslar arasinda sürdü. Böylece Kafkaslarda bir iç savas baslamisti. Bunun üzerine Moskova, Azerbaycan'a 24.000 asker gönderdi. Sovyet askerleri Bakü'ye kanli bir sekilde girdiler. Subat ayinda Azerbaycan ile Ermenistan arasinda bir ateskes görüsmesi yapildi. Ancak, durumun lehine gelistigini gören Ermenistan buna yanasmadi.
Mart ayi sonlarinda Ermeni çeteleri, Ermenistan sinirindaki Kazak ilinin kasaba ve köylerine saldirip Azerîleri öldürdüler. Bu hâdise ile olaylar iyice siddetlendi. Eylül 1990'da Ermeniler Laçin, Agdam ve Askeran sehirleri ile Rusya-Bakü karayoluna saldiriya geçtiler. Dagilma sürecinde 3 Eylül 1991'de baskent Stepanakert'te bagimsiz Daglik Karabag Cumhuriyeti ilân edildi. Sonucunda Karabag sorunu gerek Azerbaycan'da gerekse Ermenistan'da iç ve dis politikalarda belirleyici oldu. 1993 sonunda Ermeniler, Karabag'daki 4000 kilometrekare alanin yani sira, Karabag disinda 10.000 kilometrekare topragi isgal etmis durumdaydi ve bu alan Azerbaycan topraklarinin % 20'sine denk düsüyordu.
1988 yilinin Subat ayina kadar, Ermeniler ve Azerîlerden baska çok az kisi Karabag'in adini ve yerini biliyordu. Ama Azerbaycan'in bu daglik bölgesindeki irkçi savas basladiktan sonra bütün dünya Karabag'i ve yerini ögrendi. Karabag buhrani gün geçtikçe siddetlendi ve Ermenistan ile Azerbaycan cumhuriyetleri bagimsizliklarini kazandiktan sonra Karabag meselesi uluslararasi bir sorun hâline geldi.
Bugün Azerbaycan'da bir tarafta bütün varligiyla ülke bagimsizligini ve toprak bütünlügünü korumak için mücadele eden grup, diger taraftan henüz kendisini tam olarak anlayamamis, hayâl âleminde ve tezatlar içinde yasayan, kitle suuruna varmamis grup ve mevcut askerî, siyasî ve sosyal durumdan yalnizca kendi çikarlari için faydalanan mafya ve maceraci güçler bulunmaktadir. Azerbaycan'in bagimsizliga kavusmasindan beri hemen hemen her yil bir darbe yapilmasi ve cumhurbaskani seçilmesi buna en güzel bir misâldir.
1992 Haziran ayinda, Azerbaycan'da yapilan devlet baskanligi seçimlerinde % 59 oy alan Halk Cephesi lideri Ebülfez Elçibey cumhurbaskani olmustur. 1993 Haziran'a kadar yaklasik bir sene Azerbaycan'i yöneten Ebülfez Elçibey, diger eski SSCB cumhuriyetlerinde oldugu gibi, bunalimlarla dolu zor bir siyasî dönem geçirmistir. Türkçü siyasî çizgisi ile Tahran ve Moskova'da dikkatle izlenen Elçibey, görevde bulundugu sürede, ABD ve Türkiye endeksli bir politika izlemistir.
Elçibey, ülkenin içinde bulundugu ekonomik çöküntü, siyasî istikrarsizlik, merkezî otoritenin saglanamamasi ve bunlardan daha önemlisi Karabag Ermenilerinin baslattigi savas sonucunda isgal altinda kalan Azerî topraklarini geri alabilmek için, ABD ve Türkiye'den destek beklemistir. Elçibey, siyasî sorunlarin asilabilmesi ve Ermenilerle savasta basarili olabilmesi için, gözünü ülkesinin en önemli dogal kaynagi olan petrole çevirmis ve Azerî petrollerinin bir an önce isletilmesini hedeflemistir. Bunun için Elçibey, Hazar'da bulunan Azerî, Çirag ve Günesli sahalarinda üretime geçmesi için Batili petrol sirketleri ile görüsmeler baslatmistir. Azerî hükûmeti tarafindan kurulan bir komisyon petrolün dünya pazarlarina ihraci için en uygun seçenegin, Bakü'den Türkiye'nin Ceyhan limanina kadar dösenecek bir boru hatti olduguna hükmetmistir. 9 Mart 1993 tarihinde Azerbaycan ve Türkiye arasinda imzalanan bir protokolle Bakü-Ceyhan hatti yari resmî hâle gelmistir. Kafkasya ve Anadolu'da her sey yolunda gitmeye baslayip olumlu bir siyasî atmosfere girilirken, kisa süre içinde rüzgârin yönü degismeye baslamistir. 17 Nisan 1993 tarihinde Türkiye'nin 8. cumhurbaskani Turgut Özal'in ölümü ve yasanan siyasî bosluk ve eszamanli olarak Azerbaycan içinde Karabag Ermeni ordusunun artan taarruzlar ile kazandigi basari pespese gelmistir. Türkiye'de dis siyaset açisindan daha pasif bir çizgiye yönelim ve 25 Mayis 1993 tarihinde PKK'nin ateskesi bozarak Bingöl'de 33 Türk askerini sehit etmesi, Haziran 1993 öncesindeki tablonun özeti olmustur. Elçibey'in Türkiye ve yörüngesinde izledigi siyaset Moskova'nin sabrini tasirmis ve hayatî çikarlari için harekete geçmesi gerektigi kanaatine varmasina neden olmustur. 1993 yili basindan itibaren, Rus ve Iran destekli Karabag Ermeni ordusu, baslattigi askerî harekâtlarla Ermenistan ile Karabag arasinda iki ayri yerden koridor açmayi basarmistir. Bu kaos ortaminda Rusya güdümündeki Suret Hüseyinov, çok az sayida bir askerî güç ile Gence'de isyan çikarmis ve baslatilan darbe sonucunda kendini görevden ayrilmak zorunda hisseden E. Elçibey ve ülkenin önde gelen diger siyasî temsilcileri, tecrübeli devlet adami Haydar Aliyev'i, bulundugu Nahçivan'dan Bakü'ye davet etmislerdir. Hazar Denizi petrol anlasmasi çalismalarini ilk olarak eski bir Azerî KGB sefi ve Brejnev'in Politbüro üyesi General Haydar Aliyev tarafindan Haziran 1993'te devrilen Baskan Ebulfez Elçibey baslatmisti. Aliyev daha sonra % 98.5 oy oraniyla baskan olmustur. Eylül 1994'te petrol anlasmasini imzalayan kisi Aliyev'di.
Sovyetler Birligi tarafindan isgal edildikten sonra, 1920 yilinin Aralik ayinda Azerbaycan'in Zengezur ili Sovyetler Birligi sinirlari içinde Azerbaycan'dan alinarak Ermenistan sinirlari içine katilmistir.
28 Nisan 1920'de Sovyet Rusya'si tarafindan isgale ugrayan Azerbaycan Cumhuriyeti 18 Ekim 1991'de tekrar bagimsizligina kavusmustur.
1988-1993 yillarinda Ermeniler tarafindan isgal edilmis Azerbaycan topraklari:
Ermenilerin isgali sonucunda Azerbaycan Cumhuriyeti topraklarinin % 20'si kaybedilmis, 20.000‘den fazla kisi insanlik disi usullerle katledilmis, 50.000'den fazla kisi yaralanmis ve sakat kalmistir. Bir milyonun üzerinde kisi yillardir kendi yurtlarindan mecburî göçmek durumunda kalmistir. Bu kisiler, Ermenilerin Azerbaycan Türklerine karsi etnik temizlik ve soykirim siyasetinin kurbani olmus, en basit insan hak ve hürriyetlerinden mahrum edilmisler.
Isgal sonucunda 900‘den fazla yasayis mintikasi yagmalanmis, 6 bin sanayi, köy isleri ve baska devlet kurumlari yok edilmis, 9 milyon yasayis arazisi üzerine insa edilmis 150 bin yasayis binalari dagitilmis, 4366 sosyal ve kültürel kurumlar, 695 tip ocagi yine Ermeniler tarafindan yagmalanmistir. Isgal olunmus topraklarda köy isleri hizmetleri, su isleri, makineler ve ulastirma hizmetleri talan edilmistir. Bu insanlik disi yapilanlar sonucunda Azerbaycan ekonomisi 60 milyar ABD dolarindan fazla zarar görmüstür.
Isgal edilmis Azerbaycan topraklarinda 927 kütüphane, 464 tarihî yapi ve müze, 100'den fazla arkeolojik eser, 6 devlet tiyatrosu ve konser salonu yok edilmistir. Talan olunmus müzelerden 40 binden fazla degerli esya ve nadide eserler çalinmistir. Kelbecer tarihî yöresel müzesi yerle bir olduktan sonra, müzenin çok degerli ve nadide parçalari olan altin ve gümüs ziynet esyalari, eski tarihî halilar Ermenistan'a kaçirilmistir. Susa'daki tarih müzesinin, Agdam'daki Çörek Müzesinin, Zengilan'daki Tas Âbideler Müzesinin talihi hüsranla sonuçlanmistir. Çalinmis ve talan edilmis bu tarihî ve kültürel millî servetlerin degerini belirlemek ve fiyatlandirmak mümkün degildir. 'Askerî savaslar zamani kültürel servetlerin korunmasi ile ilgili ‘Haaga Konvensiyasi'nin ve Kültürel Servetlerin illegal (kanunsuz) Devriyesi ile ilgili ‘Paris Konvensiyasi'nin gereklerini bozarak Azerbaycan‘in kültürel servetlerini talan etmekle mesguller.
Birlesmis Milletler Güvenlik Konseyi'nin 1993 yilinda kabul etmis oldugu 822, 853, 874, 884 sayili kararlarda Azerbaycan Cumhuriyeti'nin arazi bütünlügünün taninmasi ve isgal edilmis Azerbaycan topraklarindan sartsiz çekilmesi taleplerine uymayan Ermeniler bugün de isgalci politikalarina devam etmektedirler.

- Daglik Karadag: Isgal tarihi 1988-1993, yüzölçümü 4400 km. (Susa, Hankendi, Hocavend, Akdere, Hadrut) .
- Laçin: Isgal tarihi 18 Mayis 1992, yüzölçümü 1875 km
- Kelbecer: Isgal tarihi 2 Nisan 1993, yüzölçümü 1936 km
- Agdam: isgal tarihi 23 Temmuz 1993, yüzölçümü 1154 km
- Cebrayil: Isgal tarihi 23 Agustos 1993, yüzölçümü 1050 km
- Gubadli: isgal tarihi 30 Ekim 1993, yüzölçümü 707 km
- Fuzuli: Isgal tarihi 23 Agustos 1993, yüzölçümü 1112 km