Gruplarınızı Görmek İçin Üye Girişi Yapın
Bu güzel paylaşmanız için teşekkür ederim, kardeşim. Gerçekden neye sahip olduğumusun, neyi kaybettiğimizin ve kazandığımızın farkında mıyız? Bu 'pardon, ok, bay, mersi'ler dilimize yapışdıkca kopmuyor, dilimizle beraber ruhumuzu da soyarak götürüyor. Neden her zaman başkalarına benzemeye çalışıyoruz? Neden her zaman başkalarının arkasınca gidiyoruz?
Azerbaycan şairi Hüzeyn Cavid yazıyordu:
Bir düşün, gör 5-6 asr evvel nerdeydin?
Şimdi nerdesin? Bu ne yes?
Acaba, yok mu sende izzeti-nefes?
Böylece kururumuzu kayb ede-ede yadlaşıyoruz. Yadlaşdıkca da küçülüyoruz. Osmanlıdan bir Türkiye kaldı, şimdi Türkiyeni de parçalamak istiyıorlar.
Azerbaycan da Güneyle Guzeye parçalandı, sonra Borçalı Gürcüstana, Derbend Dağıstana, İrevan ve Göyçe-Zengezur İrevana verildi... Bununla da Nahçıvan ayrı düşdü ana vatandan.
Bununla da Azerbaycan küçüldü...
Nereye kadar küçükleşeceyiz?
Daha kaybedecek neyimiz kaldı?
Hiç olmazsa dilimizi kaybetmeyelim.
Dilimizi kirletmeyelim!
Dilimize bir-birimizi-milletimizi, tarihimizi, bağımsızlığımızı, kururmuzu kirledecek sözler getirmeyelim!
Bizim hep dünya ile yüz-yüze durmağa, karşı-karşıya gelmeğe gücümüz,
kayretimiz de var!
Biz ayaklara kapanacak kadar zavallı diğiliz!
Biz türk milleti olarak dünyaya asl demokratiyanın ne olduğunu anlattık!
Biz dünyaya kültür getirdik!
Biz dünyaya hep kötülüklerden yucada duran sevgi, aşk getirdik!
Dünya okundan çıkmış!
Dünyanı okuna takmak, kendi akarına döndermek için TÜRKÜN KILICI LAZIM! ! ! !
========================================
** YANITLANAN MESAJ ********************
========================================
Gönderen: ERDEM-2026
Alan: Grup: Azerbaycanı sevenler
Tarih: 19.02.2007 17:28:00
Konu: Dezenformasyon
----------
Türk Dil Kurumu sözlüğüne göre dezenformasyon: “Yanıltma”, ”bilgi çarpıtma”
Düşünür tanımıyla: “Bir haberin önemini azaltarak veya anlamını kuvvetlendirerek gerçek anlamını ortadan kaldırma” (Viladimir Volkof)
Günümüzde emperyalist devletler, stratejik önemi ve yeraltı kaynakları zengin ülkeleri ele geçirmek, kendi kontrollerine almak, bölüp parçalamak için artık topa tüfeğe, sıcak çatışmaya, çok gerekmedikçe başvurmuyorlar. Modern çağda bu iş, daha etkili olan çağdaş metotlarla yapılıyor. Dezenformasyonla yani Türkçe ifadesiyle “bozucu girdiler” yaratarak içten yıkma şeklinde amaçlarına ulaşıyorlar
2000’li yıllar Türkiye’sinde, ne yazık ki, Türk toplumu tam bir dezenformasyonla karşı karşıya bulunmakta. Konuyu doyurucu biçimde aktarabilmek ve analiz etmek için, Alfa Yayınları’ndan bu yılın Haziran ayında çıkmış olan Emekli albay Dr. Sait Yılmaz’ın “21. Yüzyılda Güvenlik ve istihbarat” adlı değerli kitabından bir alıntı yaparak sizlerle paylaşmak istiyoruz. Okurlarımıza kitabı mutlaka okumalarını önemle tavsiye ederiz.
Şimdi gelelim kitaptaki ilgili bölüme:
“Dezenformasyonun insanlık tarihiyle başladığı ve en büyük üstadının da Çinli Filozof Sun Tzu olduğu kabul edilmektedir. Çinli filozof Sun-Tzu’ nun “Harp Sanatı” adlı kitabında dezenformasyona yönelik olarak yer alan hususlardan bazıları şöyle:
- Hasım ülkede iyi olan her şeyi gözden düşürünüz.
- Şöhretlerini sarsınız ve zamanı geldiğinde de vatandaşlarının onları hor görmesini sağlayınız
- Adi ve aşağılık kişilerin işbirliğinden faydalanınız.
- Düşman ülkenin vatandaşları arasındaki uyuşmazlık ve kavgaları yayınız.
- Hasmınızın geleneklerini gülünç hale getiriniz.
- Vaatlerinizde ve haber satın almak için hediyelerinizde cömert olunuz. Para esirgemeyiniz, zira böylesine sarf edilen para, zengin menfaat sağlar
- Casuslarınızı her yere sığdırınız.” (Syf: 478)
Yukarıda sayılan dezenformasyon olgularının tümüyle, bugün Türk halkının karşı karşıya olduğunu söylemek abartı sayılmaz.. Gerçeği kimse saptıramaz ve yadsıyamaz. Gidişat açık seçik ortada. Birileri çıkıp, ABD’nin ve AB ülkelerinin ülkemizin dostu olduğunu söylemeye kalkmasın! ABD, İngiltere, Fransa, Almanya gibi büyük ülkelerin, Türkiye’yi güçsüz düşürmek, bölmek ve içten yıkmak için can attıkları ve bunun için yoğun çaba sarf ettikleri artık çok iyi bilinmekte.
O nedenle, son yıllarda dışarıdan ülkemize yönelik yaptırımlara ve dayatılanlara bakıldığında, durum net olarak görülmektedir. AB’nin Türkiye’ye reform diye dayattığı kimi yaptırımları, tamamen ülkemizi güçsüzleştirmek, TSK’yi etkisiz duruma sokmak, Türk halkında ki köklü milliyetçilik duygularını aşındırmak gibi kötü niyetlere dayanmaktadır.
Güneydoğu’da Kürtlere karşı AB’nin takındığı tavır ortada. Açıkça Güneydoğu’da bir Kürt devletinin kurulması ve bölgenin Türkiye’den koparılması için ellerinden ne geliyorsa yapıyorlar. Şurada burada zaman zaman karşımıza çıkardıkları, Türk kamuoyundan ve ordusundan büyük tepki görünce, “yanlışlık oldu özür dileriz” sahteciliğine başvurarak, hazırlamış oldukları ülkemizi bölünmüş ve güneydoğu’da Kürdistan devleti adı altında sözde bir devlet kurulduğunu gösteren saçma sapan haritalar, kötü niyetlerinin kaçamadıkları somut belgeleridir!
Ülkemizde yıkamadıkları iki kale var!
TSK ve Atatürk sevgisi!
Son yıllarda bütün çabaları, ulusumuzun büyük önem verdiği iki saygın değeri, halkın gözünden düşürmek için ellerinden gelen her şeyi yapıyorlar! Utanmadan ve şerefsizce Atatürk’ün fotoğraflarının resmi dairelerden ve asılı olduğu her yerden indirilmesini istiyorlar. Bunu nasıl bizden isteyebilirler! Bunları yazarken bile kan beynimize hücum ediyor!
Eğer Ulu Önder’in resmi ve yüce varlığı...
................