Gruplarınızı Görmek İçin Üye Girişi Yapın
Asrımızın Farhatı
1991 yılının aralık ayı. Karabağdakı şehir ve köyler ermeni silahlı küvvetlerinin hedefine çevrilmiştir. Hankendi şehiri ile Şuşa şehiri arasında strteji bir nüktede yerleşen Kerkicahan köyü düşmen önünde bir kaya gibi durmuştur. Kerkicanlılar ermeni silahlılarının hedefinde olsalar da doğma yurtlarını terketmek istemiyorlar.
Ermeniler Kerkicahanı işğal etmeğe çalışıyordular. Yerli nufus kendini savunma desteleri ile aramcız sadırılara mertlikle karşı veriyordular. Mehman Behram oğlu Hüseynovun komutanı olduğu könüllü deste Kerkicahan yakınlığındakı yükseklikde kat-kat artık düşmenle karşı-karşıya durmuştu. Şu destenin geri çekilmesi köyün tümlükle düşmen eline keçmesine, o zaman şurada yaşayan 400 kişilik insanın ve köyün içerisinde yerleşmiş 25 kişilik Milli Ordu askerinin mehfolmasını getirip çıkara bilirdi. Şu mesuliyyeti anlayan genç könüllü askerler br adım da geri çekilmiyordular.
1991 yılının 26 aralık ayında ermeni sşlahlı herpi küvvetleri ruslardan aldıkları güclü herpi teknika ile –zirehli savaş arabası, sirehli piyadaların savaş arabası ile Kerkicahana sadırı yapıyorlar. 8 saat misligörünmemiş şiddetli savaş gidiyor. Yalnız avtomatla silahlanmış 22 könüllü azerbaycanlı genç ölüm-dirim çarpışmasına giriyor. Yalnız herpi sursat sona yetdikden sora gençler mühasireye düşüyor, yardımsız kalıyorlar. 11 asker Vatan yolunda şehit oluyor. Ermeniler el kumbarası atmakla onları yaralıyor ve sağ kalmış 9 askerimizi yaralı halda esir alıyorlar. Esir alınanların içerisinde başından aldığı yaradam bayılmış Ferhat da vardı.
Ay yarım önce Azerbaycan İnşaat Mühendisleri Üniversitesinin öğrencisi, 21 yaşlı Ferhat Rahman oğlu Atakişiyev egitim aldığı bölümün rehberine ‘Savaşa gidiyorum’ derken müdür ona egitimini yarımçık burakmamağı tavsiye etmişti. Fakat Ferhat ‘Vatan dardadırsa ben nasıl dura bilirim? ’ söylerek Karabağ savaşına gitmilşti.
Azerbaycan Cümhuriyeti Esir ve kaybolmuş, rehine olarak alınmış vatandaşlarla ilgili Devlet Komisyonunun raporlarından:
Ermeni esirliğinden geri alınmış Penah Şahmar oğlu Meherremov Kerkicahan savaşını şöyle hatırlıyor: ‘En kızğın savaş son 5 saatda gitdi. Sursatımız bittiğinden ne yapacağımızı bilmiyorduk. Bunu anlayan ermeniler bizim sengerlere el kumbaraları atmağa başladılar. Yalnız yaralalandan sonda bizi esir ala bildiler.
Ebdülezim Mecnun oğlu Memmedov esir götürülerken bayılmış halda olmuştur. Hankendindeki habshanede saklanılarken başına getirilenler hakkında hiddetle konuşuyor: Kışın şahtasında bizi kar üzerinde sürüyor, havusa atıyordular. Benim omuzlarıma, kollarıma armatur (temir değenek) kırığı sokmakla işgençe veriyordular. El-ayaklarımı zencirle sarıyandan sonra ayağıma yanacak (petrol) tökerek yandırdılar. İgne ile damarlarıma petrol vuruyordular’.
Arif Eziz oğlu İsmayılovun söylemiştir ki, esirlerin el-ayaklarını bağlayarak onları ac ve vehşi itlerin karşısına atmışlar. İtler onların yüzünü, el-ayaklarını dişliyor, elbiselerini didiyormuş.
Ferhat Mirnaip oğlu Ferhatov da esirlikte yaşadığı günler hakkında heyecansız konuşamıyor.
Günde 10-15 kez ayaki yumruki rezin değenek, armatur ve başka aletlerle dövüyordular. Ermeni bekçilerinden biri benim ayak barmaklarımıi azap vere vere çıkardı.
Mehman Hüseynuvun söylediğine göre, ermeniler bu savaşda 80-e kadar asker kaybettiklerini itiraf etmişler. Bundan dolayı da esirlerden intikam almağa çalışıyordular. Yaralı esirlerin el-ayaklarını sarıyıp onlara güc göstermekle aslında kendi korkularunu öldürmek, aklasığmaz işgençelerle askerlerimizin savaş ruhunu kırmak istiyordular. Fakat bacaramadılar. Azerbaycan askerleri tüm işgençelere metinlikle dözerek düşmen önünde eyilmiyor, onları hayrete düşürüyordular.
Bu metin oğullardan biri de Kerkicahanlı Ferhat Atakişiyev idi. Ferhat ‘Ben ermeni ekmeği yemerim’ derek esirlere 3 ğünden bir verilen 50 kramlık ekmekden de imtina etmişti.
Ebdülezim Memmedov Ferhatın ölümünün canlı şahiti olduğunu bildirerek diyor: ‘Ocak ayının 28-de gece saat 3-4 arası Ferhatı benim saklandığım kameraya getirdiler. Ondan sordular ki, bu kimdir, hangı şehirdendir? O dedi ki, beni tike-tike doğrasanız da bir söz demem. Ondan sordular ki, komutanuınız kimdir, yene redd cevapı aldılar. Ondan soruyordular: Karabağ kimindir, Kerkicahan kimindir? ’ Ferhat bağırıyordu ki, Karabağ bizimdir, bizim de olacak! Onun kollarına, ayaklarına, boynuna resorla (karmonşekilli araba temiri) ile çırparak vahşicesine öldürtüler. Ben bu dehşetli ölümün canlı şahitiyim’.
Mehman Hüseynov da tasdik ediyor ki, Ferhat ‘Karabağ ermenilerindir’ ve Kerkicahana ermenilerin talep ettikleri gibi ‘Kırkırcan’ sözlerini demediği için temir arnaturlarla dövülerek öldürülmüştür. Her defa zerbe değende bu genç ‘Kerkicahan’ ve’Karabağ bizimdir’ diyerek bağırıyormuş.
Penah Meherremov hele de o dehşetli işgençeleri unutamıyor: ‘Döve-döve Ferhatın kabırğalarını kırdılar, kızdırılmış şişi karnından salıp arkadan çıkardılar. Onu son derece amansızlıkla ketle yetirdiler.
Arif İsmayılov da asker arkadaşlarının dediklerini tasdıklıyor: ‘Ferhatın kollarını, ayaklarını kırarak işgençe ile öldürdüler. Fakat o son nefesde de ‘Karabağ Azerbaycanındır’ dedi.
Mahkeme tibbi ekspertizanın raporundan: Atakişiyev Ferhat Rehman oğlunun cesetinini tibbi muayinesi zamanı aşkar edilmiş zerbelerin karakterleri gösteriyor ki, ona yetirilen vucut zerbeleri farklı eşyalari aletler ve silahların tesirinden, ölümünden önce ayrı-ayrı vakıtlarda farklı küvvetlerle yetirilmilştir.
Başın tüylü hisseisnde, yüzde, göz ve gözçevresi nahiyelerde, burunda, dudaklarda, boyunun tüm sethinde, döş kafesinin ön sethinde, bel nahiyesinde, yukarı ve aşağı etraflarda olan çoksaylı kançırlar ve kansızmalar, her iki baldır kemiklerinini kırıkları, her iki çenesinin kessici dişlerinin düşmesi farklı güvvelerle farklı eşyalar ve berk küt aletlerle- azı 75 zerbe sonuçunda emele gelmiştir.
Bunlardan başka F.Atakişiyeve sol budun kurşun yaraları, karın boşluğundan keçen büyük piylik ve nazik bağırsak ilgekleri harice çıkan küt deşilmiş yara, belin col yarasının deşilmiş-kesilmiş yarası, boynun arka sethinin 8 aded deşilmilş yaralarına neden olan zerbeler yetirilmiştir.
Zedelerin karakteri ve reaktıv değişiklikler gösteriyor ki, onlar F.Atakişiyevin ölümünden önce farklı zamanlarda töretilmiştir.
F.R.Atakişiyeve zedelerin ekseriyeti yetirilme anında, bir çoku ise yetirilenden sonrakı müddetde de dözülmez ağrıyla izlenen hasatratlara aittir.
Ermeniler 1992 yılın ocak ayının 25-de Atakişiyev Ferhat Rehman oğlunu vahşicesine öldürdüler, lakin iradesini, azmini kıramadılar. Ferhat hatta bir kelme sözle de vermediği Vatan toprağına karıştı. Karılştı ki vatan bir karış toprağı artsın.
Ferhatın cenazesi 28 ocak 1992 yılında asker arkadaşı Ebdülezim Memmedovla birlikte geri alınmıştır. Bu şerefli ölüm hakkında ilk bilgini de ermenilerin aramsız işgençelerinden bayılmış, lakın ölmüş zennederek tabutda geri kaytardıkları ve Ebdülezim veriyor. İki dost- iki Azerbaycan askeri- biri ölümü, o biri ise hayata dönmesi ile tasdik etti ki, şu milletin azmini kırmak isteğenler sonda kendişleri kırılarak mehfolacaklar. Çünki büyük Atatürkün dediği gibi ‘Milleti onun azm ve kararı kurtaracaktır.... Ölmek istemeğen bir millet ölemez! ’
İnanıyoruz ki, Ferhat gibii Ebdülezim gibi oğullar yetiren milletimiz ölmek istemeğen bir millet olduğunu tasdik edecektir! Çünki bu gün hep Azerbaycan kadınlarının Azerbaycan erkeklerinden beklediği hediye-Karabağdır!
Aygün Hasanoğlu.