Asabı İkram Mesaj Detayi Antoloji.com

Gönderen: Evrensel Esinti
Alan:   Grup:Asabı İkram
Tarih: 22.10.2010 20:28
Konu: TASAVVUF SOHBETLERİ / AHMET ULUKAYA

Ahmet ULUKAYA (Hacı Ahmet Efendinin) bey efendinin arkadaşlarıyla yapmış olduğu sohbetten:

Arkadaşlarım, kelime- tevhide(la ilahe illallah) Allahtan başka ilah yoktur manasını vermek tevhidin alt mertebesidir; bu sözü bu manada söyleyen İslam dairesi içine girmiştir ama henüz kamil manada bir tevhid ehli değildir.
Kamil manada bir tevhid ehli olabilmek için tevhidin manasında daha yükselmek gerekir. Burada tasavvuf gündeme gelmektedir. Tasavvufu kısaca
manevi- ruhani bir miraç olarak açıklayabiliriz. Tasavvuf Allah'a ulaşma işidir, vasıl-ı Hak olmaktır. Allah'ı ilmenyakin olarak biliyor aynelyakin ve hakkal yakin olarak bilemiyorsak imanımız her an tehlikededir. Bu mertebelere ulaşmak için manevi, ruhani bir yolculuk yapmak gereklidir.Bu ruhani yolculuk için senin geçeceğin menzil ve makamları bilen bir ustaya ihtiyaç vardır. (1)
Şu an bir üçgenin karşımızda var olduğunu düşünelim. Bu üçgenin alt tabanı üçgenin en geniş yeridir. Üçgenin alt tabanına nefsi emmare olarak kabul edelim. Burada bulunan insan kendi hevasına tabidir, kendi bildiği gibi yaşar.
Allah'a inanır veya ınanmaz, inanıyorsa; inandığı Allah tabiri caizse var gibi yok gibidir. Allah'ın emir ve yasaklarıyla hiçbir alakası yoktur. Bu bölgedeki insanlar toplumda çoğunluktadır.
Buranın bir üst makamı nefsi levvamedir. Nefsi emmareden nefsi levvameye geçmenin kapısı tövbedir.
Tövbe kapısından geçip nefsi levvameye giren insan nefsi emmarenin bir üstündedir. Üçgenin alt kısmından bir kademe yukarı çıkmiştır. Buraya giren insan bazan ibedet eder bazen masiyyete dalar; Yani hala ikiliktedir, tam kararlı değildir ama nefsi emmareye göre hali daha ileridedir.
Nefsi Levvame makamındaki insanlar nefsi emmareye göre daha azınlıktadır. (2)

**Nefs-i Mülhime makamı**

Nefs-i levvame makamının çilesini çeker sabır,sebat ederse bir üstüne Nefs-i mülhime makamına çıkar. Bu makamda insanlarda koyu bir muhabbet ve aşk mevcuttur. Talip Nefs-i levvamede mabut olarak tanıdığı Allah'ı Nefs-i mülhimede sevgili, mahbub olarak tanır. La mabuda illallah yerine,
la maksude illallah / la mahbuba illallah demeye başlar. Nefs-i mülhime makamındaki insanların sayısı bir önceki makam olan Nefs-i levvameye göre daha azdır. Nefs-i mülhime makamının üstünde Nefs-i mutmaine makamı bulunur. (3)

*** Nefs-i Mutmainne***

Nefs-i mutmainne makamı sır makamıdır. Bu makamda bulunan insan deli gibi aşıktır, gözü Allah'tan başka hiçbir şey görmez. Mansur'a Enel Hak dedirten makam burasıdır. Bu durum Bakara suresi Ayet 115' de ' Her ne yana dönerseniz Allah'ın vecih' i oradadır ' diye tarif edilir. Nefs-i mutmainne makamındaki insanlar sayıca daha da azalmıştır. Bu makamda bulunan salik de şüphe kalmamıştır, kendisi dahil her şeyde, bütün mevcudatta Hakk'ı müşahade eder. Bu makamın bir üstüde Nefs-i raziyyedir. (4)

Nefs-i raziyyede kul burada kendi isteklerini terk ederk devamlı Rabbini razı etmeye çalışır. Buranı daha üst makamları da (nefs-i marziyye, nefs-i kamile)
mevcuttur. Bütün bu anlattıklarımız ruhani miraç ile bizim gönlümüzde olur.
Üçgen misalini düşünürsek, yukarı doğru bir makamdan bir makama çıkıldıkça talipte yanlızlaşma olur. Bunun sonucu halka yabancılaşır. Çevre, eş, dost, arkadaşlar gittikçe azalır, aynı düşünceleri paylaşacağın insanların sayısı azdır. İnsan gittikçe yanlızlaşır. Yani Hakk'a yakınlaştıkça halka yabancılaşır. Bu merhaleye gelmek muhabbetle olur. Bazı tarikatlar bu yükselişi çok ibadetle, çok zikirle yapar, bazı tarikatlar bu yükselişi mücahede ile yapar, bazı tarikatlarda bu yükselişi aşk yolu ile yapar. Aşk yolu en kestirme fakat en belalı yoldur. (5)

Şeriat tarikatın kapısıdır. Şeriat ehli dinin emirlerini yerine getirmeye çalışır fakat tarikatın kapısı kendine kapalıdır. Tarikatta hakikatın kapısıdır. Hakikate
ait bilgilerde tarikat ehline kapalıdır. Hakikatta marifetin kapısıdır. Marifetteki insan Allah'ı tanımaya başlamıştır, irfanı artmıştır. Marifetin bilgileri hakikat makamında bulunan insana kapalıdır. İnsanlara bunun için anlayacakları dilden konuşmak gerekir. Peygamberimiz (sav) 'insanlara akılları miktarınca konuşun' diyerek bu konuya işaret etmiştir. Peygamber efendilerimiz bunu çok güzel bir şekilde yapmıştır, ancak evliyaullah aynı güzelliği bazen takip edememiştir. Cezbe ehli olan bu zatlarda aşk, muhabbet galebe çalınca şeriat makamının itiraz edeceği tarzda konuşmuşlardır. Böyle olunca da iftiralara uğramış, hapislere girmişler hatta kimi zaman başlarından olmuşlardır. Kimine kafir kimine zındık denmiştir. Şeriattan da hakikattan da maksat marifettir, Allah'ı tanımaktır. ibadet adına ne biliyorsak bunların hepsinden kasıt Allah'ı tanımaktır. İşte bu anlattığımız yükselişte Allah'a ait bilgimiz artar. Daha yükseldikçede tevhit ehli halka yabancılaşır, irfanını paylaşacak kimseyi bulamaz. (6)

Anlatığımız üçgen misalinde ki yükselişte insanlı devamlı erir, kendinden bir şey kalmaz. Bütün amaç gizli şirki ortadan kaldırmaktır. İşe bu ciddiyet bu samimiyetle sarılmalı sohbet meclislerine bu ciddiyet, samimiyet ve şuurla gidip gelinmelidir. Yazdığım bir ikilikte ' hürriyet isteklerin bittiği yerde başlar '
demiştim, bu ruhani yükselişte ilerledikçe kendi isteklerimizi bırakır, Allah'ın isteklerini yerine getirmeye başlarız. Bu yolculukta bir yere gelindiğinde artık senden eser kalmamıştır.İşte sende sen kalmadığın zaman ancak gerçek tevhide ulaşmış olursun. Cüneyd-i Bağdadi hz tasavvufu ' Allah'ın seni sende öldürüp kendinde diriltmesi' olarak tarif etmiştir. Tarifteki seni sende öldürmesi olayı 'fena' dır, kişinin kendinden kurtulmasıdır. Kendinde yok olan insan Hak ile bakidir. Bunada 'beka' denilir.
Beka makamın da bulunan insan ne işle meşgul oluyorsa olsun gerçekte Hak iledir. Bir ikiliğimde ' sen senden boşal Hak ile dol, her an her yerde Hak ile ol' demiştim. İşte bu anlatılanları dinlemek ayrı anlamak ayrıdır. bu işi yaşamak için cehd, gayret, samimiyet, ihlas göstermek ayrı bir olaydır. Düşünün ki bu yükselişi gerçekleştirmiş, Hak ile Hak olmuş kendinden kurtulmuş, kendi enesini eritmiş, kendinde Hakk'ı görmüş, halkla Hakk'ı birleştirmiş bir insanın en alt derecedeki insanla ilişkisini...Yaşadıklarını, bildiklerini onlara anlatması son derece zordur, sadece garipliktir. Bu ruhani miracı gerçekleştirmek için büyük gayret büyük cehd ve samimiyetle işin ustasına bağlanmak gerekir. Başarı için samimiyet ve çok yoğun bir muhabbet gerekir. bizim yaptığımız ibadetlerimizde hesap vardır, beklentilerimiz vardır, yaptığımız ibadetlerimizde ihlas yoktur. Biz Allah'ı tanımak ona ibadet etmekle emr olunmuşuz, bu dünyadan bir gün ayrılacağız, Allah'a ibadette, taatte gevşeklik yapmayalım. (8)

(Ahmet Ulukaya / Tasavvuf sohbetleri / 19.07.2009)

İnsanca dergisinden alıntı

RESİM SEÇ