Gruplarınızı Görmek İçin Üye Girişi Yapın
beni rüzgara sor ne yana savrulduğumu o bilir
söylesin ateş ömrümün geçtiğini
nasıl kavrulduğumu o bilir
toprağa sor beni o bilir kaç defa öldüğümü
hasret kocaman toprak
hasrete düşen yaprak ben
söylesene rüzgar çok ama çok titrediğimi
hıçkır yağmur, hıçkır! ne biçim yağdığımı
senden çok ağladığımı, sellere kapılıp bulunamadığımı
yusuf’u boş yere aradığımı hıçkır
zaman eriyen buz, zamanda çözülen ben
dalgalı bir deryayım gözünden süzülen
görünmez sabahlarda kuşlarla ağlaşırım
sevgini ekmek gibi cömertçe paylaşırım
kar’ı hiç erimeyen ağrı dağıyım
sevda bahçesinde hasret bağıyım
özlem yetiştiriyorum alan var mı
gözyaşı ekiyorum veren var mı
benimle beraber seven var mı
mutluluğun kapısını çalmaktayım
şimdi sevmeyeceğim Allah’ım
ta ki seninle dolana kadar
seviyorum kulum diyene kadar
hiç bir kuyuya bakmayacağım
yusuf’u asla bulamayacağım
sana züleyha olana kadar