bir coğrafyanın dörde bölünmüşlüğüdür
kalbinde taşıyıp durduğu onmaz acı
bir yasaklı dilin kanamasıdır
ruhunda çığlaşıp duran dinmez yara
bir dengbejin kulağına fısıldadığıdır
bağlamasında çoğalıp duran kutsal ezgiler
devrime adanmış bir genç ömürdür
bir son kavganın ozanıdır
işkence edilip zindan yatmış bir militandır
ve hoyrat hayatın tutunamayanıdır
Ağlama Bebeğim’i hapise yeniden girmek için yapmıştır ya
şöhret çalmıştır kapısını
yıldızı parlayan bir sanatçıdır artık…
doruklara sevdalanıp şarkılarını dağlara söyleyendir
merhem olandır yaralı yüreklere
umut taşıyandır yenik canlara
varoşların ezgin çığlığıdır
bir kaktüs çiçeğinin sabrını kuşanmıştır
toprağa tutunur inatla
kökleri derinlere uzanır
suçu saz çalmaktır öğrendiğim kadar
oysa Kürtçe bir şarkı söylemek istemiştir yalnızca
DGM’lere düşer isyanla örülü yolu
dilindeki kırlangıçları boğmak ister çıyanlar
Paris’te sürgünde bir ozandır artık
Avrupa’yı dolaşır karış karış
Özgürlük Hareketi’ne gönlünü kaptırır
Ve bir Kasım sabahı yıldızlara uzanır
Pere-Lacaisse’de yatar boylu boyunca
bir yanında Komünarlar
bir yanında Yılmaz Güney
bir yanında Dr. Qasımlo…
12 Mayıs 2018 Cumartesi * Saat 13:00 * İstanbul * devrim BORAN
