Gruplarınızı Görmek İçin Üye Girişi Yapın
Merhaba dostlar. Güzel bir gün diliyorum. Sevdiklerinizle birlikte hayırlı, bereketli, sağlıklı, mutlu ve huzurlu bir tatil günü... Selâm ve sevgiyle...
MUHARREM AYI VE AŞURE
Allah’ın Ayı olarak da bilinen Muharrem ayı İlahi bereket ve feyzin, Rabbani ihsan ve keremin bollaştığı bir ay olarak bilinir. “Bilinir” kelimesi fazladır. Öyledir. Elbette ki Allah’ın ayı, yılı, günü olmaz ancak Allah’ın rahmetine ermenin bir fırsatı olması bakımından Muharrem ayını Hz. Peygamberimiz efendimiz bu şekilde ifade etmiş ve bize öğretmiştir.
Hepimizin bildiği gibi Hicri Yıl’ın ilk ayıdır Muharrem. Bu ayın onuncu günü Aşure günü olarak bilinir ve kutlanır. Bu güne aşure günü denmesinin sebebi hikmetiyse Aşure Günü’nde Cenâb-ı Hak, on değişik resulünün her birine değişik ikram ve ihsanlarda bulunduğu içindir. Bu yüzden Allah katında çok özel bir yeri olduğu bildirilmiştir bu günün ve dolayısıyla bu ayın.Başka İslam toplumlarında nasıl kutlanır bu gün? Bilmiyorum ama bizde kutlanması çok hoş ve güzel olur. Hatta tatlı…
O güne saygı olsun diye pişirilip konu komşuya, eşe dosta dağıtılan bir tatlı -yemek, yiyecek- de aynı isimle bilinir. Hatta bir güne de sıkıştırılmaz. Bazılarımız bu güzel tatlıyı –yemeği- Muharrem ayının onuncu gününe denk gelen günde pişirip dağıtırken kimilerimiz Hicri yılın ilk ayı olması sebebiyle yeni yıl bereketli olsun düşünce ve niyetiyle ilk gün pişirir ve dağıtır. Ve hatta Muharrem ayı boyunca aşure pişirip dağıtıldığını da ben kendi çevremden bilirim.
Aşure Günü… Halkımızın bu kutlamayı bir güne sıkıştırmayıp bir aya yayması aslında ne kadar güzel bir adettir. Dayanışmanın en güzel örneklerinden biri… Halkın bir birleriyle yakınlaşmak istemesinin bir tür bahanesi… Birlikte yaşama isteğinin dışavurumu…
Birisi çapraşık, abuk sabuk bir iş yapacak olsa ona söylenecek ilk cümle büyük bir olasılıkla “Aşureye çevirdin işi. Aşure gibi olmuş. Vb. ” Olur. Ne kadar yanlış bir tabir! Oysa yapan bilir ki Aşure hiç de bu türden bir tanımı hak etmiyor. Bilakis içine katılan yiyeceklerin çeşitliliği ve değişikliği bakımından muhteşem bir uyumu ifade ediyor.
Her biri birbirinden farklı tat ve görünüşte… Kimi sebze, kimi meyve… Kimisi pişirilmeden de yenen, kimisi pişirilmediğinde yenemeyen onca yiyeceğin bir raya getirilip harmanlanmasından ortaya çıkan güzel bir resim… Pek çok şeyin bir araya getirilmesiyle oluşturulan olağanüstü bir armoni… Aşure…
Aşureye katılan çeşitli sebze ve meyvelerin o muhteşem uyumunu bir an için toplumlara teşmil etmeye kalksak, ortaya çıkan tabloda göreceğimiz şey, çeşitli sınıf ve katmanların bir arada uyum içinde yaşaması olacaktır. Bu birlikte yaşama anlayışının adının “Burjuva Demokrasisi” demek olduğunu sanırım söylemeye hiç lüzum yoktur.
Batı toplumlarının bu birlikte yaşam anlayışına gelebilmeleri için 19. yüzyılı beklemeleri gerekmiştir. Oysa Anadolu’da gelenekleri, adetleri, dinleri, dilleri, meşrepleri farklı pek çok topluluğun (milletin) birlik ve dirlik içinde iç içe bir arada yaşıyor olmaları batıdan çok daha öncesine dayanır.
Ama ne yazık ki Anadolu insanı bu yaşam tarzını bir yönetim sistemi haline getirebilmeleri mümkün olmamıştır. Bu durumun pek çok nedeni vardır ve bunlar bu yazının konusu değildir. Bu yazının konusu Aşure ve muharrem ayıdır.
Ve elbette bu yazı da burada bitmiştir. Muharrem ayınız ve hicri yılbaşınız kutlu ve mübarek olsun. Selâm ve sevgiyle…
RECEP AKIL