Gruplarınızı Görmek İçin Üye Girişi Yapın
KÜÇÜK İSTAVRİT
Küçük istavrit,yiyecek bir şey sanıp hızla atıldı çapariye.Önce müthiş bir acı duydu dudağında.Gümbür gümbür oldu yüreği,sonra hızla çekildi yukarıya…
Aslında hep merak etmişti denizlerin üstünü.Neye benzerdi acep gökyüzü.Bir yanda büyük bir merak, bir yanda ölüm korkusu.
“Dudağı yarıklar “denir.Onlar şanslıdır.Hani görüp de gökyüzünü,insanların oltasından son anda kurtulanlar.
Ne çare,balıkçının parmakları hoyratça kavradı onu.Küçük istavrit anladı bunun yolun sonu olduğunu.Koca denizlere sığmazdı yüreği.Oysa,şimdi yüzerken küçücük yeşil leğende,cansız uzanmış dostlarına değiyordu minik yüzgeci.
İnsanlar gelip geçti önünden.Bir kedi yalanarak baktı gözünün içine,yavaşca karardı dünya,başı dönüyordu.Son kez düşündü derin maviyi,beyaz mercanı,birde yeşil yosunu.
İşte tam o anda eğilip aldım onu.Yürüdüm deniz kenarına,bir öpücük kondurdum başına.İki damla göz yaşından ibaret sade bir törenle,saldım denizin sularına.
Biran öyle bakakaldı.Sonra sevinçle dibe daldı.Gitti tüm kederimi söküp atarak,birkaç değerli pulunu avuçlarıma bırakarak.
Balıkçı ve kedi şaşkın baktılar yüzüme…Sorar gibiydiler sanki,neden yaptın bunu,niye?
“Bir gün”dedim,”Bulursam kendimi yeşil leğendeki küçük istavrit kadar çaresiz,son ana kadar hep bir umudum olsun diye…”