Gruplarınızı Görmek İçin Üye Girişi Yapın
Hazırlayan: Psikolog Nilüfer Şişman
Bilgide ana etken olarak akıl yürütme ve düşünce üzerinde duran görüşe ‘Akılcılık’ denir. Filozofların bilginin kaynağının ne olduğu konusunda ortaya koydukları farklı görüşlerden biridir.
Acaba zihin, deney ortaya çıkmadan önce, herhangi bir biçimde bazı yetilerle donatılmış mıdır?
Bilginin kaynağının akıl olduğunu veya gerçek bilginin ancak akılla elde edilebileceğini öne süren akılcıların bu soruya olumlu yanıt verecekleri açıktır.
Akılcı Gerekçeler
• En eski zamanlardan bu yana duyularımızın bizi aldatıyor olmasını bilmemiz, bu konuda bizi daha güvenilir bir bilgi kaynağı arayışına götürür ki bu akıldır.
• Duyularımız bize ancak bireysel varlıklar ve olayların bilgisini verirler. Üstelik bu bireysel varlıklar da sürekli bir değişme halindedirler. Gerçek bilgi ise her zaman ve her yerde geçerli olanın bilgisidir. Duyularımız bize hiçbir zaman “bütün taşlar düşer” türünden bir bilgi vermez.
• Matematiğin önermeleri bize kesin ve değişmez bilgiyi verirler. Matematik, tamamen akla dayalı bir bilimdir.
Akılcılar hiç kuşkusuz, duyularımızın bazı bilgiler verdiğinin farkındadırlar. Akılcıların çoğu ayrıca, deneyin bilginin hareket noktası olduğunu da kabul eder. Onlara göre duyusal algılar, zihne harekete geçmesi için ilk kıvılcımı çakmaktan ileriye gitmezler. Bilgi, duyumdan ilk uyarımını alır.
Akılcılığın çeşitli derece ve türleri olmakla beraber hemen hemen bütün akılcılarda ortak olan görüşler şunlardır:
• Duyularımıza bir bilgi kaynağı olarak güvenemeyiz.
• Duyularımız bize genel- geçer olanın bilgisini vermez.
• Zihin, doğuştan getirdiği bilgilere sahiptir.
• Bilgi, sağlam ve sarsılmaz bir temele dayanmalıdır. Bu yüzden de matematikteki gibi kesin, sağlam ve inandırıcı olmalıdır.
• Böyle bir bilgi ancak ve ancak matematiğin de yöntemi olan sezgi ve tümdengelim yoluyla elde edilebilir.