Akılcılar Grubu Mesaj Detayi Antoloji.com

Gönderen: Talat Semiz
Alan:   Grup:Akılcılar Grubu
Tarih: 07.01.2010 19:47
Konu: N U T U K.....................................5

N U T U K……………………………5

** Adım Adım İlerleyerek Amaca Ulaşmak **

Ulusal savaşın tek amacı yurdu dış saldırılardan korumaktı. Bu savaşın ise, başarıya ulaştıkça, ulusal egemenliğin bütün ilkelerini ve evre evre bu günkü döneme değin gerçekleştirmesi olağan ve kaçınılmaz bir tarih akışıydı. Bunu hemen sezinleyen padişah soyu, ilk andan başlayarak, ulusal savaşın amansız bir düşmanı oldu. Bu kaçınılmaz tarih akışını ilk anda ben de gördüm ve sezinledim. Ama baştan sona bütün evreleri kapsayan sezgilerimizi ilk anda bütünüyle açığa vurmadık, söylemedik. Ancak, ileride olabilecekler üzerine çok konuşmak, giriştiğimiz savaşa boş kuruntular niteliği verebilirdi. Değişikliklerden ürkeceklerin ilk anda direnmelerine yol açabilirdi. Başarı için kestirme ve güvenli yol, her evreyi zamanı geldikçe uygulamaktı. Ulusun gelişmesi ve yükselmesi için esenlik yolu buydu. Ben de öyle yaptım.

Bu son sözlerimi özetlemek gerekirse, diyebilirim ki: Ben, ulusun vicdanından ve geleceğinden sezdiğim büyük gelişme yeteneğini, bir ulusal sır gibi vicdanımla yavaş yavaş bütün toplumumuza uygulatmak zorundaydım.

** Ordu İle İlişki **

Şimdi, beyler! .. İlk iş olmak üzere bütün orduyla ilişki kurmak gerekiyordu. Erzurum’da 15. Kolordu Komutanı’na 21.Mayıs. 1919 ‘da yazdığım bir şifrede: “Genel durumumuzun almakta olduğu korkunç biçimden pek üzgün olduğumu; ulus ve yurda borçlu olduğumuzu en son vicdan ödevini yakından ortaklaşa çalışmayla, en iyi yapabileceğimiz kanısıyla, bu son görevi üstlendiğimi; bir an önce Erzurum’a gitme isteğinde bulunduğumu, ancak Samsun ve yörelerinin durumunu, güvensizlik yüzünden kötü bir sonuca varmak niteliğinde bulunduğundan burada birkaç gün kalma gerektiğini” bildirdikten sonra “beni şimdiden aydınlatmaya yarayacak hususlar varsa bildirilmesini” istedim.

Gerçekten Samsun ve yörelerinde Rum çetelerinin Müslüman halka saldırması ve eskiden beri yetkisiz bırakılmış bölge yöneticilerinin, yabancıların işine karışmamaları yüzünden hiçbir önlem alınmamış olması, durumu daha da güçlendirmişti.

Tanıdığımız ve kendisinden büyük bir çaba umduğumuz bir kişinin Samsun’a bölge yöneticisi olarak atanmasını sağlamaya girişmekle birlikte, Üçüncü Kolordu Komutanımı geçici olarak Canik bölgesini yönetmek için atadım.

Trakya’da bulunan güç ve komuta durumunu bilmiyordum. Trakya ile bağlantı kurmak gerekliydi. Bu amaçla İstanbul’da Genelkurmay Başkanı Cevat Paşa’dan 16.Haziran.1919 ‘ da özel şifreyle ( Cevat Paşa’yla ayrılışım günü gizli bir şifre saptamıştık) Edirne’de Kolordu Komutanının kim olduğunu ve Cafer Tayyar Bey’in nerede bulunduğunu sordum. Cevat Paşa Haziranda karşılık verdi. “Cafer Tayyar Bey’in Birinci Kolordu Komutanı olarak Edirne’de bulunduğunu” öğrendim.

Amasya’dan 18. Haziran. 1919 günü, Edirne’de Birinci Kolordu Komutanı Cafer tayyar Bey’e şifreli telgrafla verdiğim yönergede başlıca şu konuları bildirdim: “Ulusal bağımsızlığımızı boğan ve yurdun bölünmesi sakıncasını yaratan İtilaf Devletlerinin yaptıklarını ve İstanbul Hükümeti’nin tutsak ve güçsüz durumunu biliyorsunuz. Ulusun yazgısını bu nitelikte bir hükümete bırakmak, dağılmaya boyun eğmektir. Trakya ve Anadolu ulusal örgütlerini birleştirmeye ve ulusal sesi bütün gürlüğüyle dünyaya duyuracak güvenilir bir yer olan Sivas’ta birleşik ve güçlü bir kurulun oluşturulması kararlaştırılmıştır. Trakya Paşaeli Cemiyeti yetkili olmamak koşuluyla İstanbul’da bir kurul bulundurabilir.”

N U T U K’ TAN……….. sayfa 15—18……….(devam edecek)