Akılcılar Grubu Mesaj Detayi Antoloji.com

Gönderen: Talat Semiz
Alan:   Grup:Akılcılar Grubu
Tarih: 06.01.2010 19:08
Konu: N U T U K.....................................4

N U T U K …………………………….4

** Ya Bağımsızlık Ya Ölüm! **

Bu kararın dayandığı en sağlam düşünce ve mantık şuydu:

Temel ilke, Türk ulusunun onurlu ve saygın bir ulus olarak yaşamasıdır. Bu, ancak tam bağımsız olmakla sağlanabilir. Ne kadar zengin ve gönençli olursa olsun, bağımsızlıktan yoksun bir ulus, uygar toplumlar karşısında uşak durumunda kalmaktan öteye gidemez.

Yabancı bir devletin koruyuculuğunu ve kollayıcılığını istemek, insanlık niteliklerinden yoksunluğu, güçsüzlüğü ve beceriksizliği açığa vurmaktan başka bir şey değildir. Gerçekten bu aşağılık duruma düşmemiş olanların, isteyerek başlarına yabancı bir efendi getirmeleri hiç düşünülemez.

Oysa Türk’ün onuru, kendisine güveni ve yetenekleri çok yüksek ve büyüktür. Böyle bir ulus, tutsak yaşamaktansa yok olsun daha iyidir!

Öyleyse ya bağımsızlık ya ölüm!

İşte gerçek kurtuluşu isteyenlerin parolası bu olacaktı. Bir an için bu kararın uygulanmasında başarısızlığa uğranılacağını düşünelim. Ne olacaktı? Tutsaklık! Peki, öteki kararlara uymakla da sonuç bu olmayacak mıydı? Şu ayrımla ki, bağımsızlığı için ölümü göze alan ulus, insanlık onur ve şerefinin gereği olan özveriye başvurduğunu düşünerek avunur ve kuşkusuz, tutsaklık zincirini kendi eliyle boynuna geçiren uyuşuk, onursuz bir ulusla karşılaşılacağına, dost ve düşman gözündeki yeri belli ki başka olurdu.

Sonra, Osmanlı soyunu ve saltanatını sürdürmeye çalışmak, kuşkusuz Türk ulusuna karşı, en büyük kötülüğü yapmaktı. Çünkü ulus her türlü özveriye başvurarak bağımsızlığını sağlasa da, padişahlık sürüp giderse, bu bağımsızlığa, güvenle bakılamazdı. Artık yurtta, ulusla hiçbir gönül ve düşünce bağı kalmamış bir sürü delinin, devlet ve ulus bağımsızlığının ve onurunun koruyucusu durumunda bulundurulması nasıl uygun görülebilirdi?

Halifeliğin durumuna gelince… Bunun, bilim ve tekniğin ışıklara boğduğu gerçek uygarlık dünyasında gülünç sayılmaktan başka bir yanı kalmamış mıydı? Görülüyor ki verdiğimiz kararın uygulanmasını sağlamak için ulusun daha henüz alışmadığı sorulara el atmak gerekiyordu. Kamunun sözünü etmesinde büyük sakıncalar bulunacağı düşünülen noktaların söz konusu olmasında kesin zorunluluk vardı.

** Adım Adım İlerleyen Amaca Ulaşmak **

Osmanlı Hükümeti’ne, Osmanlı Padişahına ve Müslümanların halifesine başkaldırmak, bütün ulusu ve orduyu ayaklandırmak gerekiyordu. Türk ata yurduna ve Türk’ün bağımsızlığına saldıranlar kimler olursa olsun, onlara bütün ulusça silahlı olarak karşı çıkmak, onlarla savaşmak gerekiyordu. Bu önemli kararın bütün gereklerini ve zorunluluklarını ilk günden açıklamak ve söylemek, kuşkusuz yerinde olmazdı. Uygulamaları bir takım evrelere ayırmak gerekiyordu. Olaylardan yararlanarak ulusun duygu ve düşüncelerini hazırlamalı ve adım adım ilerleyerek amaca ulaşılmalıydı. Sonunda da öyle olmuştur. Ancak dokuz yılda yaptıklarımız bir mantık dizisiyle düşünürsek, ilk günden bu güne dek izlediğimiz genel gidişin ilk kararın çizdiği çizgiden ve yöneldiği amaçtan hiç ayrılmamış olduğu kendiliğinden anlaşılır.

N U T U K’ TAN………………… sayfa: 12-15 (devam edecektir)