Gruplarınızı Görmek İçin Üye Girişi Yapın
Merhaba dostlar.Güzel bir gün diliyorum.Sevdiklerinizle birlikte hayırlı, bereketli, sağlıklı, mutlu ve huzurlu bir gün... Selâm ve sevgiyle...
HEP İTİRAZ,YA ÇÖZÜM?
Son zamanlarda hükümetin 'Kürt açılımı' da dediği demokratikleşme paketinin etrafında kıyametler kopartılmakta. Hükümete ve demokratikleşmeden yana tavır alanlara ver yansın edilmekte, ağza alınamayacak kadar sakil bir üslupla insanların beyinleri iğfal edilmeye çalışılmakta.
Dikkat edilirse demokratikleşmeye karşı çıkanların hiç birisi bu bölgedeki malum soruna bir çözüm önerisi getirmiyor. Yaptıkları yalnız ve yalnız mahalle kabadayısı pozlarında düzeysiz, basit, içerikten yoksun kahvehane üslubuyla muhalefet…
Bugünkü hükümetin ortaya koyduğu bu programın eksikleri olabilir. Hatta tümü yanlış olabilir. Bunu söylemek anlaşılır bir şeydir. Ama bir şartla doğrusu nasıl olmalıdır? Muhalefet edenler buna dair tek bir cümlecik dahi bile olsa söylememektedir. Varsa yoksa yapılmak istenene mahalle ağzıyla karşı çıkmak.
Bölgede yıllardır süre gelen bir savaş var. Kim ne derse desin. Bunun adına “İç savaş” denir. Sanıldığı gibi birkaç teröristle devletin çatışması değil bu. Kabul edelim ya da etmeyelim bu gerçek değişmeyecek. Bir şeyler yapılmak isteniyorsa eğer öncelikle bu iç savaş durdurulmalı, bu bölgeye barış hâkim olmalıdır. Bunun için de çözümler üretilmelidir. Bir takım hamaset edebiyatı bu sorunun çözümüne hiçbir katkı yapmaz. Bilakis zaten kronikleşmiş olan bu sorunu daha da büyütür, Silahla, külahla bu işin olamayacağı artık belli olmuştur. Yanlışta direnmenin kimseye bir faydası yoktur.
Bölgeye huzur ve refah getirilmek isteniyorsa öncelikle ve ivedilikle ezberlerimizi bir kenara bırakıp o yörenin halkını bir dinlemek lazımdır. İnsanlarımız ölüyor. Bu fakir ülkenin elindeki birikimler bu pis savaşı finanse etmek için kullanılıyor. Bir şeyler yapılmalı, bu vahşi vuruşma bitmeli, bölgeye huzur gelmelidir artık. Birilerinin “Olmazları, istemeyizleri” önemsememeli. Bir an evvel barış tesis edilmelidir.
Barışın olduğu yerde huzur olur, insanlar işlerine güçlerine bakar. Çalışır üretir, yatırım yapar. Refah yaygınlaşır. Silaha, külaha akıtılan milyarlarca dolar ekonomiye aktarılır. Kötü mü olur? Dağdaki eşkıyayı bunca yıldır bitirememişsin bundan sonra da bitiremeyeceğin açık. Çünkü eşkıyanın çalışma alanı mümbit. Bölgede iş yok, aş yok. Yeni yetişen gencin cebinde çay içecek parası yok. Ne yapacak? Ona uzatılan eli tabi ki tutacak. “Rezil gibi yaşamaktansa vezir gibi ölürüm,” diyecek. Vaatler çok cazip... Çaresizlik içinde kıvranan bir genç için bir çıkış kapısı... Her gün onlarcası kaçıyor dağa... Nasıl durdurulacak bu kaçış? Vurup yok ederek mi?
Geçen günlerin birinde medyada, silahlı kuvvetlerin geçtiğimiz Şubat ayında yaptığı bir operasyonun görüntüleri yayınlandı. Onlarca helikopter kim bilir ne kadar asker bu harekâta katıldı. Elde ettikleri kazanç, sadece üç ölü… “Atılan taş ürkütülen kurbağaya değmedi.” Neymiş efendim birçok sığınak tahrip edilmişmiş. Ne kadar da hazin bir açıklama… Dağlarda sığınak mı biter? Kaskoca silahlı kuvvetlerin yapabildiği sadece bu dağlardaki boş mağaraları vurmak… Eh arada bir de bir kaç ölü...(o da keşke olmasa.)
Bu savaş bitmeli, bu ülkenin evlatları boşuna ölmemeli artık.(Ne dağdaki ne bağdaki) Bunun için de yapılabilecek her şey yapılmalıdır. Bugün taviz gibi görünen şeyler yarın bu ülkenin hayrına olacaktır.
Hudeybiye antlaşmasını yaptığında da efendimize karşı çıkmak isteyenler olmuştu. Antlaşma Müslümanların aleyhine görünüyordu. Sonra görüldü ki hiç de öyle olmamış. O barış ortamı sayesinde Arap yarımadasında ve dahi civar ülkelerde İslam hızla yayıldı.
Barış her zaman savaştan iyidir. Aksini savunmak demek kargaşaya, evet demek ve savaştan ceplerini dolduranların ekmeğine ballı yağ sürmek demektir. Barış demek, köşeleri tutmuş bazı demagog savaş çığırtkanlarının ve Ergenekon yardakçılarının kimlere ve neye hizmet ettiklerinin ortaya çıkması demektir.
RECEP AKIL