Akılcılar Grubu Mesaj Detayi Antoloji.com

Alan:   Grup:Akılcılar Grubu
Tarih: 20.10.2009 17:25
Konu: KÖŞE YAZIM/Kemalettin TUĞCU

Sevgili arkadaşlar, ölümünün 13.yıldönümünde andığımız Kemalettin Tuğcu'yu ilgili gazetede, köşemde ele aldım.Yediden yetmişe gönüllere taht kuran bu yazarı anmak bir borçtu benim için...Anılan sitede, sizleri sayfamda yorumlarınızla ağırlamaktan onur duyacağımı, bilmenizi rica ederim...

Saygı ve Sevgilerimle

www.mardinlife.com

link:
http://www.mardinlife.com/haberler/yazardetay.asp? id=812&kategori=Gökmen Y. Erdem

Modern Türkiye'nin Masalcı Dedesi ‘Kemalettin Tuğcu’

20.10.2009 09:29:56

Yere düşen yağmur damlaları, kalplere inecek güneşi engellerken güneş bulutlardan sıyrılıp, Türk ulusuna içeriğinde yüzlerce sevgi kokan eserleri armağan etmiştir Kemal Tuğcu’yla.

Hayatı boyunca ömrünü ve gönlünü edebiyata veren yazar, ölümünün 13.yılında Çengelköy Mezarlığındaki kabri başında dualar, çiçekler konmak suretiyle anıldı.

Törende konuşan Çocuk Vakfı Başkanı Mustafa Ruhi Şirin, Kemalettin Tuğcu'nun bir Cumhuriyet ülkücüsü, bir modernleşme öncüsü ve 1940-1985 yılları arasında kitaplarının en çok okunan yazar olduğuna dair açıklama yapar.

Bilindiği üzere yaradılış kanununda insan, kendi iradesinin elinde olmaksızın yeri, mekânı, kişileri seçme hakkına sahip olmadığı gibi, nasıl bir bedenle dünyaya geleceğini belirleme şansı verilmemiştir. Bu farklılıkların doğal sürecinde, bedensel ya da zihinsel özürlü doğan insanların yaşam mücadelesi, sağlıklı insanlara nazaran daha çok zor olmaktadır. İşte Kemalettin Tuğcu’da bu farklılıklardan ipi göğüsleyecek olanların başını çekmiştir. Ayakları içe dönük olarak dünyaya gelen yazar, okuma yazmayı babasından öğrenir. Galatasaray Lisesine devam ederken rahatsızlığından doğan acılardan dolayı okulla ilişiğini keser. Türk basının en verimli yazarlarından biri olan Kemalettin Tuğcu, dünya ulusunda zirve yapabilen, olması gereken düzeye, yüksekliğe ulaşmış olanlardandır.

Çocukluğumun vazgeçilmez yazarı Kemal Ağabeyimiz, dedesinin Çengelköy’deki evinde hazin ve yalnız çocukluk dönemi geçirir. İlkbaşlarda insanlardan uzun süre kaçıp kendi roman dünyasıyla yaşayan yazar, onüç yaşındayken şiirler ve öyküler yazmaya başlamıştır. Zenginken yoksul düşmesi de ayrıca eserlerinin daha gerçekçi en ayrıntıya inebilmesine bir basamak olmuştur. Babasının iki kez yaralandığını, annesinin ise evhanımı olarak çok güzel kemençe çalıp horon teptiğini diğer yazılı kaynaklardan öğreniyoruz.

Çocuklara ve gençlere yönelik kitap okumayı sevdirebilecek, yalın dil üslubu ve akıcı anlatımıyla, hemen geçip giden, zamanı aratmadığı gibi pencerelerden ılık bahar esintilerini gönlümüze dolup taşıtan, hüzünlendirip mutluluğa boğan sevimli bir yüzü vardı. Tam bilinmemekle birlikte 361 kitabıyla yediden yetmişe tüm kuşaklar tarafından okunup beğenilmiştir.

Yazı hayatında sadece kendisi için başlamış, yazarak yaşamış ve eğlense de, madalyonun tersi ise böyle değildir. Bu yazı yazma bir avuntu gibi görünse de esasında yüreğinde yatan, insana duyulacak sevgi ve saygıydı. Köylüsü şehirlisini, yurttaşı anlayıp zor şartları usta ve kıvrak yazısıyla işlemiş olması, onu yazarlık hayatında başarıya sürükleyecek ve sayısı milyonları bulan kitlece saygı duyulacak birini yapacaktı… Bu tutkuyu bence böyle bilelim, sırf kendisi için değil... Buna rağmen, alçakgönüllü duruşuyla, şöyle anlatır;

'Ben Yazdığım kadar yaşarım. Bana tesir eden bir küçük olayla içimden geldiği gibi yazmaya başlarım. Heyecanım süresince yazarım, edebi, ilmi, politik, bir iddiam yoktur.

Daha sonra hayatı sevip iyi bir aile reisi olan yazar, her gün işe gidip gelmiştir. Roman yazarlığı dışında Türkiye Yayımevi İdare Memurluğu, Ev-İş Kadın Gazetesi Sekreterliği, Doğan Kardeş Yayınları Müdürlüğü, Hayat Dergisi Arşiv Şefliğini yapmıştır.

Onun hikâyeleriyle büyüdüğüm çocukluk yıllarında, çaresiz durumda olan gariplerin yaşantıları olsun insanların kendi imkânlarıyla nasıl ayakta durduklarını belleğimin hafızasından yeniden önüme sermişti. Bu gelişi karşımda saygı uyandıracak, dev bir yüreği büyük alkışla tutmama neden olmuştu.

Kitaplarını okurken çocuk saflığı ile zaman zaman tatlı hülyalar kuran, zaman zaman hüzünlendirip duygulandıran usta bir yazardı ya, keşke diyorum ey okur, yeni nesillerde onun kitaplarıyla büyüseler. Ama bugünlerimizde anne babalar, çocuklarına kitaptan önce cep telefonu ve bilgisayar almayı daha elzem görüyorlar.

Kitaplarında gözlemlediğim; Hayata dair yaşanmakta olan barışık bir ruh halinin sevgi pırıltılarıyla işlenmiş olmasıdır. Eserlerinde, başrol kahramanları hep doğru söylüyordu. İçinden geldikleri gibi samimi ve candandılar. Ve inançları odur ki dünyayı sevgi güzelleştirecek. Ve azıkları ümitti…

19 Ekim 1996 tarihinde bir cumartesi günü vefat eden Kemalettin Tuğcuya Tanrı’dan rahmet diliyorum. Gözlerim doldu bilmem var bir nedeni, iyi ki varsın diyorum kalbimde kalplerde…