Akılcılar Grubu Mesaj Detayi Antoloji.com

Alan:   Grup:Akılcılar Grubu
Tarih: 15.10.2009 10:06
Konu: Yn: Yn: İNSAN

Değerli abim, Nietzsche, evet sosyal boyutundan almış, birey olarak bu sınıfa giren insanlarda var ki nadir sayılır...Toplum tarafından anlaşılmak istenmeyen, akılcı düşünüp akıl sofralarında geç saatlere enine boyuna tartışma zemini koyan yerlerde, yaşama değin birçok gerçekler aydınlığa kavuşturulur...

Evet, Atina kent devletlerinde yönetim ayrıcalıklı birilerin yönetimiyle maruz kalmıştır...Fakat burada sosyal yaşamda vurgu, bireyin anılan düşünürün sözüyle ''...Bir labirente girip, yaşamın birlikte getirdiği tehlikeleri binle çarparak büyültüp, bunlar arasında en küçüğünü, kendini herkesin seyredeceği hâle sokmak değildir...''

****************
Bağımsız olmak küçük bir azınlığın işidir: Güçlülerin de ayrıcalığıdır. Haklı gibi olduğu hâlde, fakat zorlanmadan bu bağımsızlığı deneyen kimse, kesinlikle yalnız güçlü olduğunu değil, ataklık derecesine varan bir atılganlığa sahip olduğunu da gösteriri. Bir labirente girer, yaşamın birlikte getirdiği tehlikeleri binle çarparak büyültür. Bunlar arasında en küçüğü, kendini herkesin seyredeceği hâle sokmak değildir.

========================================
** YANITLANAN MESAJ ********************
========================================
Gönderen: Renkler ve Yaşam
Alan: Grup: Akılcılar Grubu
Tarih: 14.10.2009 21:05:00
Konu: Yn: İNSAN
----------
Değerli Genç Dostum,

İnsanı öncelikle sosyal boyutundan ele almışsınız. Ne yazık ki **hak güçlünündür** uydurmacası sizleri tam olarak değilse de, kısmen yanılgıya götürmüş. İnsanın güçlüsünü yaratan yine insandır. İnsanın köleliğini yaratan da yine insandır. Dr. Alex Carrel (Nobel Tıp Ödüllü) İnsan Denen Mechul kitabında insanın biyolojik yapısını ve tinsel varlığını irdelerken onun % 98 oranında bilinmeyenlerle dolu olduğunu söyler.

Doğamızda varolan, bildiğimiz tüm canlı türlerinin (hayvanların) tümünü incelediğimizde, en acımasız olanın insan olduğunu göreceksiniz. İnsanı sosyalleştirmek, onu doğasından koparmak ve ona acımasızlığı öğretmek demektir. İnsana bu acımasızlığı öğretenlerin gizil amaçlarının onu diledikleri gibi kullanma (yönetme) isteğinden başka bir şey değildir. Platonesin 'Devlet' yapıtını okuduğunuzda, Atina kent devletinde seçme ve seçilme hakkı sadece varlıklılara verilmiştir. Bunun gerçek nedeni onların bedenen çalışmayan, ama başkalarını çalıştıran efendiler olduğunu göreceksiniz. Kadınlar, köleler, yabancılar bu nedenle yönetim için oy kullanamazlar. Bu anlayış tarih boyunca sürmüş, günümüzde bile, paralı ve zenginlerin yönetim konusunda (sırf paraları olduğu için) ayrıcalıkları olduğu görülmektedir. Paranın ve/veya dünya varlığının kişiyi nereye nasıl götüreceği de ayrıca tartışma konusu olabilir. İki, üç ünüversite bitirenlerin kendi ana dillerini olsun tam ve doğru olarak kullanamadıklarını izliyoruz. Gerçek olan şudur: Patetes çuvalı Amarika'ya gidip gelmiş olsa da, adı yine patates çuvalı olarak kalacaktır. Sevgilerimle.

========================================
** YANITLANAN MESAJ ********************
========================================
Gönderen: Gökmen Y.Erdem
Alan: Grup: Akılcılar Grubu
Tarih: 13.10.2009 09:16:00
Konu: İNSAN
---
Bağımsız olmak küçük bir azınlığın işidir: Güçlülerin de ayrıcalığıdır. Haklı gibi olduğu hâlde, fakat zorlanmadan bu bağımsızlığı deneyen kimse, kesinlikle yalnız güçlü olduğunu değil, ataklık derecesine varan bir atılganlığa sahip olduğunu da gösteriri. Bir labirente girer, yaşamın birlikte getirdiği tehlikeleri binle çarparak büyültür. Bunlar arasında en küçüğü, kendini herkesin seyredeceği hâle sokmak değildir. Yine bunlar arasında en küçüğü, ahlâksal bilincin içinde gizlenmiş bir canavarın neden olduğu yanılmalar, o acılar da değildir muhakkak. Böyle bir kimsenin öldüğünü varsayın! Bu, insanların öylesine anlayamayacağı bir şey olacaktır ki, ona acımayacaklar, bu olayı his dahi etmeyeceklerdir hatta. -Bu adam da geri gelemez artık, insanların acıma duygusuna doğru geri gelemez.