Gruplarınızı Görmek İçin Üye Girişi Yapın
Kucak
Surlar aşağı indikçe kaleye çıkılıyor
Say say basamakları, 88 de duraklıyor,dönüyorum
O çocuk gülüşlerini gömüyor gençlik tarihine
Rutubeti kemiğe işliyor gün,küf kokan odalarda
Yaşadıkça,ölüm, sessizliğini örtüyor,örtünüyorum
Toprağı mısırla tohumluyor eller, yamaçta
Kadın çile çile sarıldığı yumaklardan yuvarlanıyor, damlalarla
Ahmak ıslatan yağıyor, durmadan boy atıyor tohumlar
Bu şehirde umut kara denize batıp çayda
Yeşerdikçe, yeşil, susuzluğumu kandırıyor, kanıyorum
Karşıdan karşıya dillenen konuşmalarda
Rahmetliler hatırasını bırakıyor, bir kere bile görmediğim
Ne dediğimi,ne demediğimi ve diyemediğimi de
Her bir kat aşağıdan gözlüyor, köşede derme çatma evi
Geçtikçe, yol, kimsesizliğimi açıyor, açılıyorum
İki karış boy verince kırıyorlar gövdesini mısırın
Amade bir şaşkınlıkla, neden, diye soruyorum
Güneşin gölgesini geçmeden topraktan aldığını koçanlamalı
Sonra koçara ve un olmaya.Ya da koliva,pasmanika…
Dendikçe, söz, içimi yırtıyor,yırtılıyorum
Rahmimde topallıyor hayat,en ağırından
Acı kasıklarımdan koparılsın,dileniyorum
Aynen düşünmediğimi civa aksettiriyor sırçalarda
Ay ay günleri 9 kere saymaya göneniyorum
Sırlar açığa çıktıkça,çıplacık kalıyor
Kefenle kundaklıyorum
Nisan 07 / yaçopal /G:Ç
Gülgün Çako