Gruplarınızı Görmek İçin Üye Girişi Yapın
F.Gülen'den Demokratik Türkiye Analizi
Fetullah Gülen son gelişmeler ile ilgili sorulan yedi soruyu cevaplamış. “Şimdiye kadar hakkında konuşanlar, söylediklerini okuyun da utanın” demiş bir müridi de. Yazının başlığı “ Kaos, Kadrolaşma, Ordu ve Okullar”. Birlikte okuyalım.
Soru: Türkiye son zamanlarda yine bir kaosun içine çekilmek isteniyor ne diyorsunuz?
Cevap:. Saldırıların eskiden dışarıdan geldiğini şimdi ise artık içerden olduğunu beyan ediyor.
“Eskiden tehlikeler hariçten gelirdi; onun için mukavemet kolaydı. Şimdi tehlike içeriden geliyor. “İçerden gelen tehlike neymiş okuyalım. “Türk Milleti” diyen, “vatan, ülke, ülkü, bayrak” sözlerini dilinden hiç düşürmeyen ve hatta “din, iman, Kur’an” fedaisiymiş gibi arz-ı endâm eden bir sürü eli kanlı insan bozması var meydanlarda. Bunlar “milli ruh” diye diye milletin önüne kuyular kazıyorlar,”
Kim bu insanlar hocaya göre? Bunlar hem “vatan, ülkü” sözlerini dillerinden düşürmüyorlarmış hem de eli kanlı insan bozmalarıymış. Hocamızın yalancısıyım. Durun onun adını koyamadığını ben koyayım. “Ülkücüler vatan, ülkü diyor ama onlar eli kanlı katillerdir.” Fetullah Gülen genelde kaçak güreş yaptığı yazılarında isim vermez. Ben onları işaret etmedim yanlış anlaşılmış demek için. Ey ülkücüler, yazının tamamını her zaman ki gibi köşemin altına koyacağım, yanlış anlama var mı test edin. Nedir Pensilvanyalı hocanın sizlerle alıp veremediği?
Hoca bunadı mı, yoksa Türk Milliyetçileri hakkında eskidende mi böyle düşünürdü? Ya da onları var eden güç günü geldiğinde Türk Milliyetçilerine karşı kullanmak için mi yapılandırmıştı? Böyle kaçak güreşerek, ona buna laf söylemek, saçı sakalı ağarmış birisine yakışıyor mu? Diye soruyor cümle alem.
Türkiye’de ki olayların direk stratejik ortakça planlanıp, önümüze atıldığını söyleyemeyen Fetullah Gülen, dostlarını nasıl savunacağını şaşırmış olmalı, eğer bu yazı onun kontrolünde yazıldı ise. Çünkü son zamanlarda adını temize çıkarmak için, Amerikalılar tarafından esir onun için saçmalıyor böyle diyenler var. Bunun da bir oyun olduğuna inanıyorum, Gülen Amerika’ya kaçmadan öncede benzer kelamları ediyordu. Bir yerlerde yanlışlık var diye sesi yükselenler artınca, “Hocaefendi ABD nin elinde esir” yalanını atmak, kimleri ne kadar ikna eder bilemiyorum. Bu işe bir de tersinden bakalım, Fetullah Gülen ABD nin elinde esir ise binlerce müridi onu dinlemekten vazgeçsinler derim, ne diye hala hizmet yarışındalar?
Devam ediyoruz. “Hüccetiye’de ve sosyologların 'binyılöncülüğü' diye andıkları akımlarda söz konusu olduğu gibi, bazıları Mehdi’nin, İsa-Mesih’in gelişini.” Şeklinde başlayan satırlarda sıra İran’a geliyor. Aksiyon Dergisinde “Şii Kıyamet Cemiyeti” Hüccetiye’den bahsediliyor, okuyunuz.(602. sayı) “İran Cumhurbaşkanı Mahmud Ahmedinecad, dünyada zulüm ve savaşı yayarak Kayıp İmam'ın geri dönmesini sağlamaya çalışan Hüccetiye üyesi mi? ” diye de soruluyordu bu yazıda. İran’ın ABD yi savaşa zorlamasının nedeni olarak, Mehdi’nin geleceğine inandığına inanmamızı isteyen bir yazı şeklinde kurgulanmış. Tercümesi ABD de Mesih’i bekliyor olsa da İran daha çok bekliyor, kayıp imamı anca böyle Mehdi olarak bulacağına inanıyor diyor. Ne anladık, ABD aslında İran’a sataşmayacak ama İran aranıyor, ABD ne yapsın şimdi ona saldırırsa, suç onda mı olacak? Görüyor musunuz Müslümanların beyni nasıl yıkanıyor? Suya sabuna dokunmayan hocamız onları nasıl yönlendiriyor.
Aksiyonda ki yazıda İsrail’li askerin sadece barış isteyen tavrını okuduğunuzda, Orta Doğu’da savaşı çıkaranın hiçbir zaman İsrail olmadığına inanmanız çok olası. Fetullah Gülen’in o çok bildik bir yazısı vardı hani. Filistinli silah tüccarları sebebi ile İsrail’e karşı savaşı sürdürüyorlar şeklinde ki. Benzeri tarz da hazırlanmış aslında İsrail’in kendi içinde ki fanatik Yahudileri dizginlediğini bize inandırmaya çalışan satırları ile.
Son peygamberin Hz. Muhammed olduğuna inanan ve Mesih beklemenin İslam ile bağdaşmayacağını bilen bizlere bu niçin anlatılıyor. Bu ülkede Mesih bekleyen mi var? Mesihin gelmesi için İran’ca çıkarılacağını iddia ettiği büyük kargaşa ile Türkiye’nin ne ilgisi var? Mesih’in geleceğine Hıristiyanlar, Yahudiler bir de Fetullah Gülen Cemaati ve benzeri tarikatlar inanıyor. İslamı bilen hiçbir Müslüman doğru yolu bulmak için, Hz. İsa’yı beklemiyor, ona Hz. Muhammed’in yettiğine inanıyor. Kıyamete kadar hangi ad altında olursa olsun başka peygamber gelmeyecek denilen Kuran-ı Kerim’den daha mı iyi biliyor Gülen? Hadislerle Mesih’in geleceğini uzun uzun anlatıyor.
Fetullah Gülen öncelikle nüfus kâğıdında yazan adını niçin kullanmamakta bu kadar ısrar ediyor ona açıklık getirmelidir. Ne diye adına “-h-“ harfi ekliyor? Adının başında ki “m” onun beklenen mehdi olduğunu mu göstermek için midir? Bu ülkede kaos çıkaranların başında kendi cemaatinin geldiğini ve bu iş için özel yetiştirildiklerini de bir gün ikrar eylese, günahlarından belki arınır. Hürriyet gazetesi yazarı Ahmet Hakan’a: 'Bu cemaat de çok olmaya başladı... El attığı bütün işlerden biz zararlı çıktık' sözlerini söyleyen bakan öğrendik ki meğer cemaat düşmanı imiş. Cemaat bir şekilde A.Hakan’a ulaşıp bunu yazdırmış. Böylelikle Ahmet Hakan üç gün içinde yazdığını adeta geri aldı. “O bakanın bize karşı kişisel bir husumeti var” diyor cemaatten biri. Neden? Bir yasa çalışmasında o bakanın karşısına çıkmışlar ve bakan işi kişileştirmiş efendim. Sonra devam ediyor cemaatçi:
“Biz cemaat olarak iddia edildiği gibi istihbarat işlerinin hiçbirinin arkasında yokuz. 'Andıç' olayında yokuz. 'Günlük' olayında yokuz. Şemdinli'de yokuz. Emniyet içindeki kavgada yokuz. Hepsi yalan, hepsi iftira...”(Ahmet hakan- Hürriyet- 5 Nisan 2007)
El hak doğru söylüyor. Hiçbir şeye karışmaz bunlar, ama hem yasaları değiştirilme işine bakarlar, hem de ABD den habersiz sinek uçmayan Sözde Kürdistan’da okullar açarlar. Münkirim diyen Mete Tuncay’ın başkanlığını yaptığı “Abant Platformlarında” İslam’ı çağımıza uydurmaya çalışırlar. Avrasya Platformları ile Asya’da ki devletlerin ayni bizde olduğu gibi tarihlerini yeni baştan yazmaya soyunurlar. İngilizce eğitim dili olan okullarında ki seçmeli Türkçe dersi ile “Türkçe Olimpiyatları” düzenleyecek kadar da oyunbazdırlar.
Fetullah Gülen’in Herkul.org da ki beyanatına devam edelim. Sitenin adı niye Herkül, Yunan mitoloji kahramanı ile ilginiz nedir diye sorduğumda aldığım cevabı yazarak devam edeceğim:
“O sitenin ismi ilk önce her kula hitap ettiği için herkül.org olarak düşünülmüş Muhterem büyüğümüzce. Sonra herkül ile benzerlik olduğu fark edilmiş. Bunun da gayrimüslimlerle de diyalog içinde olmamız gerektiğinin bilincine vakıf herkes hoşgörüyle karşılamış ve mahsur görmemiş. Sizin gibi art niyetliler hariç kimse böyle bir şey düşünemezdi.”
Herkül hangi her kula hitap ediyor? . Yunanlılarla Türkler arasında ki ortak bir kahraman mı yoksa “Herkül”? Yunan mitoloji kahramanı “Herkül “ile kimin arasında benzerlik kurmuş Muhterem büyükleri cehaletimiz mazur görün anlayamadım. Yarı Tanrı Herkül’ü, sitelerine ad olarak seçen Fetullah Gülen’in “Diyalog “konusunda ki hassasiyetini kutlayalım derim. Çünkü bizde tek taraflı hoşgörü bilinci henüz yerleşmiş değil.
Soru: “Bu kaos ortamı nasıl aşılır? ” Gülen bu soruya toplumun farklı tarafında durdukları halde şu an itibari ile AKP iktidarını tenkit eden, AKP Cumhurbaşkanını seçemez diyenlere gönderme yapmış. AKP yi millet iktidar yapmış ise, demokrasiye boyun eğmeyi öğrenmemizi tavsiye ediyor. Bir parti Batı emperyalizminin oyuncağı olsa da, demokrasi gereği o partiye boyun eğin diyor. Tam “gülenvari” bir yaklaşım.
Soru: Böyle kaos ortamlarında provokasyonlar da oluyor.. Hatta onların bazılarının size sempati duyan kişiler (!) olduğu söylenerek mutlaka adınız da işin içine karıştırılmaya çalışılıyor? Bu konudaki mütalaalarınızı alabilir miyiz?
Burada çok önemli bir örnek vermiş: “Mesela, Üsküdar’da vaaz ediyordum. İstihbarat görevlileri cami kürsüsünün altına bomba konmuş olduğunu söylediler. Ben öyle bir ölümü şehadet sayarım. Fakat, camide panik olur, insanlar canlarını kurtaramazlar; sonra halk tahrik edilip sokağa dökülür... gibi mülahazalarla vaaz etmekten vazgeçtim.”
Fetullah Gülen öyle büyük şahsiyet ki, kendi canından önce onu dinleyecek olanları düşünüp vaazını vermiyor. Cami de kürsünün altına bomba konulduğu söylendiğinde içeri girmek mümkün müdür? O kadar cesursa tek başına girse idi, böyle yalan yanlış bilgiler ile insanları yanıltmayı bıraksınlar öncelikle. Şimdiye kadar Gülencilerin hangi platformunda bomba patladı haberi duyuldu? Sonra da o insanlar tahrik olup yollara döküldü?
Birisi demiş ki, Türkiye’de bir numaralı konu, Fetulah Gülen’dir. Herkes ondan bahsediyor. Bunda bir anormallik yok ki, Orhan Pamuk’tan da bahsediyorum, Gülenden de. Bu onun makbul olduğunun işareti mi sayılmalıdır?
Cemaatin hiçbir şekilde olaylara müdahil olmayacağını söyleyip, her zaman ki klasik cümlesini kurmuş. “Cinayetin çok kötü bir cürüm olduğunu, Kur’an-ı Kerim’de bir insanı öldürmenin bütün insanları öldürmeye eş tutulduğunu ve din adına cinayet işleyenlerin İslam’ın dırahşan çehresini kararttıklarını,” Burdan sonrası “İslami Terör Örgütlerine” Hani ABD yapımı, gerektiğinde yine Pentagonca patlatılan bombalar. Onların üzerinden, vatan savunması yapan Müslümanlara; Düzenli ordun yoksa savaşarak kargaşa yaratırsın” türünden teslimiyet fetvasını vermişti.
Soru: Efendim, orduyla ya da komutanlarla alakalı bir müşkil söz konusu olunca, bazı çevreler yine hemen zât-ı âlinizin ismini de zikretmeye, meseleyi sizinle de irtibatlandırmaya çalışıyorlar. Bunu nasıl değerlendiriyorsunuz?
Cevap: “Diğer taraftan; değişik sohbet ve röportajlar vesilesiyle defalarca belirttiğim gibi ben askerliğe âşık bir insanım… Neredeyse yetmiş yaşıma basıyorum, bugün çağırsalar yine giderim o mübarek asker ocağına. Sadece, “Kalb damarlarımda stent var; onu zorlayacak emirler vermeyin…”
Oysa Milliyet gazetesinde yayınlanmış askerlik anılarında ki ifadeden, askerlikten kaytardığını öğreniyoruz. Bu yaşta tekrar askere gitmekten bahsedeceğine, gittiği zaman ciddi manada askerlik yapsa imiş diyorum.
“Rahat bir askerlik geçirdiğini vurgulayan Gülen'in açıklamaları şöyle devam etti: Askerlik müddetince, askeriyeye ait yemeği yemedim. Çünkü ciddi askerlik yapıyor sayılmazdım. Onun için askeriyeye ait yemeğin bana caiz olmayacağını düşündüm ve yemedim.” (Zaman – Hey Gidi Günler Hey- 29 Nisan 2006)
Yazının ilerleyen yerinde TSK ne karşı saygılı olduğunu ama, TSK nin de özel bir konumu olan insanlara nasıl davranacağını bilmesi gerek öğüdünü veriyor. Özel konumu olan insan kimdir dersiniz?
“Dahası, senelerden beri bana çok kötülük yapan kimselerin çalıp çırptıklarını, fuhuş yaptıklarını, değişik günahlar irtikap ettiklerini öğrensem, o cürümlerini açığa vurmayı, onları ailelerine karşı mahcup etmeyi ve çoluk-çocuklarının önünde rezil duruma düşürmeyi düşünmüyorum/düşünemiyorum.”
Yukarıda ki cümlelerde ki aleni tehdidi görmeyen var mı? Elimde istihbarat bilgileriniz var, bana karşı yanlış yapmayın, sizi Türk Milletinin önünde rezil durumlara düşürürüm, diyor. Şimdi bu tehdidi görüp “U” dönüşü yapanlardan mı olalım, yolumuza devam mı edelim Ey Millet? “Düşünmüyorum” kelimesinde ki iftiranın pis kokusunu duyuyor musunuz? Yaptıklarımızı açığa çıkaranların alnına öyle karalar süreriz ki yedi sülalesi silemez diye Pensilvanya’dan tehdit savuruyor.
Fetullah Gülen Cemaatinin en büyük özelliğinin istihbarat olduğunu biliyoruz. En son Ahmet Hakan’ın yazısında, ondan da önce Hrant Dink cinayeti vesilesi ile. Bu istihbaratı hayrına mı tutuyor dersiniz Fetullah Gülen? “Hayır hasenat” için tutmadığını zaten üstte ki cümlede açıklıyor ve ayağınızı denk alın, diyor.
“CIA nezdinde tüm Fetullahçılar(walk-in) diye tabir edilen bir kategoride tutulmaktadır. Yani kendi ayaklarıyla ve gönüllü olarak ajanlık hizmetine talip olmuşlardır. Bir yandan ABD ile ilişkileri sürdüren Fetullahçılar, diğer yandan da Vatikan, Fener Rum Patrikhanesi, Musevi Hahambaşı derken, farklı ülkelerin istihbarat servisleri tarafindan yönetilen-yönlendirilen bir yapı olarak paylaşılmaktadır.” (Türkiye’de Etki Ajanı Borsası ve Fetullah Gülen- Dr. Necip Hablemitoğlu)
Diyor ki Fetullah Gülen: “ Bize karşı cephede ki devlet ricaline karşı ortaya atılan iftiraları, biz samimi Müslümanlara yüklemek istiyorlar.” İnanalım mı? Son karar sizin.
Soru: Bazı devlet birimlerine sızdığınızdan/sızmak istediğinizden bahsediliyor?
Cevap:Türkiye’nin istikrarlaşmasını istemeyenler söylüyor diyor. Demokratikleşme adına atılan adımların önünü kesmeye yönelik diye de ekliyor. Türkiye’de AKP iktidarı döneminde “demokratikleşme” olarak atılan adım nedir? “Kürtlere AB nin arzusu, AKP nin rızası ile tanınan ayrıcalıklaştırma” değil midir? İşte bu ve benzeri adımlara karşı çıkanlar kimlermiş? “vazifeperver insanları kendi ikballeri açısından birer tehlike olarak gören bir azınlık, yer yer makam ve mevkilerinden ayrılma ve çıkarlarından olma telaşı yaşıyor, kaybettikleri koltukları tekrar elde edememe endişesiyle bunları yapıyorlar.” Tercümeye gerek var mı? Kürtlere tanınan bölücülüğe yol açacak haklara karşı çıkanların makam ve mevki telaşından bunu yaptığını söylüyor Fetullah Gülen. Bir düz ova siyasetinin değişik versiyonu diyebilir miyiz?
Bu arada öyle cümleler kurmuş ki Fetullah Gülen, adeta kendini aşmış diyeceğim ki Tayyib Erdoğan’la adeta ruh ikizi. Demokratlaşmaya adanmış ruhları ile, makam hırsı gözetmeden hizmet ederlerken bakın nelere karşıymışlar:
“Ben öz be öz Anadolu insanıyım; kana, damara, kafatasına bağlı bir ırkçılığı asla tasvip etmedim; Turancı da değilim. Fakat,milletimi aşk derecesinde seviyorum.”
“Damardan Türk Milliyetçiliği yapanlara, kan tahliline göre ırkçı olanlara ve kafatasçılığına m.Fetullah Gülen’in karşı olduğunu bildirelim ki, titreyerek kendilerine gelsin o damarcılar. “
Soru: Sevgi okullarının arkasında sürekli bir yabancı güç aranıyor? Aksi halde değirmenin suyunun dönmeyeceği iddia ediliyor? Bu iddiaları nasıl karşılıyorsunuz?
Cevap: Bu okullara “Nerede bir villa kapabilirim? ” hülyalarıyla oturup kalkan kimseler kıskançlıkları sebebiyle iftiralar atıyorlar.” Diyor. Okulların suyunun kaynağı Anadolu diyor ve ekliyor: “İstiklâl Harbi’ndeki fedâkarlığı, bugün bir başka şekilde ortaya koyan milletimizin gönül semereleridir ve kaynağı da onların yürekleridir.” ABD ye bedavaya gelen gençlerimizin hizmet diye yüreklerini bu işe koyduklarını biliyoruz, ABD ye rağmen mesela sözde Kürdistan’da nasıl yapılanıyor bu okullar? Yüzlerce okulu çevirmeye Anadolu insanının gücü yeter mi diye sorumuzu tekrarlamaya devam ediyoruz.
Bu okulların: “, ne başı var, ne de kolu; ne organizesi var, ne de üyesi.” Diyor Gülen. Kendi başına öylesine gelişmişler. Yozgat’ta ki vatandaş demiş ki, “Kürdistan’da ki kardeşlerim İngilizce eğitimden mahrum mu kalsın mesela. Ve orada ki okullar açılmış böylelikle. Hazır söz buraya gelmişken, “Sözde Kürdistan”’da ki okulları hangi şanslı ilimiz organize ediyor, söylesinler öğrenelim diyorum.
Eğitim dilinin İngilizce olduğunu yedi düvelin öğrendiği okullar için ne diyor?
“Neden dünyaya kendimizi anlatmayalım, dilimizi öğretmeyelim? Neden o güzel dilimiz dünyaca kullanılan bir dil olmasın? Neden ülkemize gelen yabancı misyon şefleri Türkçe konuşmasınlar? ”
Bu okulların eğitim dilinin İngilizce olduğunu mu bilmiyor, yoksa biliyor da hala eski masala mı devam ediyor?
Geldik son soruya efendim:
Soru: Bütün bu olumsuzluklar karşısında bize neler düşmektedir?
Cevap:” Daha baştan kabul etmek gerekir ki, saldırmak ve ısırmak bazılarının tabiatı haline gelmiş…” diyor. Artık burada ki kısma kimlerin alınması gerekiyorsa onlar düşünsün. Benden kopye çekmek yok.
Fetullah Gülen son satırlarında Mevlana’dan dem vurarak, kendi yaptıkları ile benzerlik kurmuş. Abant platformlarında ki İslam’ın, Münkir başkanların yönetiminde çağa uydurulma çalışmasını tenkit edenlere gönderme yapmış. “sen de gel.” İyi de Mevlana Celalettin Rumî, herkesi İslam’a çağırıyordu. Ateistleri çağırdığında onunla birlikte ateist faaliyetlerde bulunmuyordu ki, dedikten sonra m.Fetulah Gülen’in bed-duası ile satırlarımızı bitirelim:
“Allahım, ilk atalarının haklarından geldiğin gibi bu devrin Ebû Cehillerinin, Utbelerinin, Şeybelerinin... de haklarından gel! ”
Kendisine yürekten katılıyor ve “amin…amin.. ” diyorum efendim.
NoT: Ne zaman F. Gülen konusunda yazsam işte aradan çekmişsin, beridekini ters anlamışsın derler. O yüzden konu aldığım yazıyı alt kısma ekler oldum. İşte Buyurun Fetullah Gülen ile yapılan röportajın aslı alttadır. Ney eşliğinde okuyunuz.