A.Sanat hırsızlığına ... Mesaj Detayi Antoloj ...

Gönderen: Bülent Aydınel
Tarih: 06.05.2012 21:36
Konu: DENİZ GEZMİŞ ŞİİRLERİ-7 ŞAİRDEN

FIRTINA

Bak işte yaklaşıyor fırtına
Bak yine yükseliyor dalgalar
Yollardan sonra
Yıllardan sonra
Şarkılar söylüyor çocuklar
Yollardan sonra
Yıllardan sonra
Yeniden yan yana onlar

Ne geçmiş tükendi
Ne yarınlar
Hayat yeniler bizleri
Geçse de yolumuz bozkırlardan
Denizlere çıkar sokaklar

Murathan Mungan

DEVRİM

Temiz kalan tek yerdir devrim
bütün bir yıl
kirlenen duvarda
ama görebilmek için
asıldığı çividen indirilmelidir
yaprakları biten takvim zorbalara direnmektir devrim
bir çocuğun
annesinin çantasından aldığı paraları
altına gizlediğini
söylememiştir dövülen
hiçbir halı

içinde yaşamaktır devrim
dikiş kutusunun
ve toplu iğneler gibi
bir arada olmayı gerektirir
karşı koyabilmek için zulmüne
makas denilen patronun

Gece ışıklar arasında koşmaktır devrim
ateş böceklerini
yakalamak isteyen çocukların
peşine takılır gün gelir
yanıp sönen mavi ışıkları
polis arabalarının

Kağıt bir gemidir devrim
bütün gemiler
hurdaya çıksa da sonunda
taşıdığı özgürlük şiiriyle
batmadan yüzer nicedir
dünya sularında

Kim bilir kaç yunus görmüş
kaç DENiZ GEZMiŞ

Sunay Akın

3.
Üzülme baba,nerdeyse çıkar
Şimdi dağlardan
Gelir serin bir esinti terini siler
Okşar derisini kanı temizler
Biz o rüzgarı biliriz
Rüzgara parmaklık konur mu?

Kahırlanma baba demir kapılar
Ardından iki türkü şimdi erişir
Biri köpekler üstüne biri aslanlar
Yüzünden sular gibi geçer ölü oğlunun
Biz o türküleri tanırız
Doldurur gökyüzünü,toprağa yeter
Türküye kurşun sıkılır mı?

Unutma baba onun arkadaşları var
Çatlamış nar gibi mayıs ayında
Yazları ürperen zeytin dalları
Altın eylül ağaçları gibi genç kızlar
Alnını çiçeklerle donatırlar
Çiçeksiz düğüne gidilir mi?

Unutma baba onun arkadaşları var
Seyrek ağaçlı korularından yoksulluğun
Ve uçsuz bozkırlardan koşarak
Ölüme açılan yiğit çocuklar
Yaşamanın savaşçısı çocuklar
Tez ulaştırırlar onu güneşe
Kentlerin kanalına dolar balçığı
Güneş balçıkla sıvanır mı?

Hatırlar mısın baba,ninem anlatırdı
Serin yaz sabahlarında Sivas'ın
Soğüt dallarında bir ak güvercin
Açarmış eski kitabın sayfalarını
Okuu okuuu...dermiş ağzında can dili
Denizi geçen Yusuf'un sayfalarını
Hüseyin'in Battal Gazi'nin sayfalarını
Her birine Simav'dan bir zeytin dalı
Koysak bir gün okuyan olur mu?

4.
Baba Hıdır İlyas kıssadan hisse söyledi
Darağacına tahta veren çınar bir gün anlar
Bayrağı taşıyan düşerse onu taşırlar
Son yoksul çocuğun yüzü gülünceye kadar.

Onat Kutlar

Şarkışlaya düşürmesin oy
Allah sevdiği kulunu
Gemerekte çevirmişler
Deniz Gezmiş'in yolunu
Gece Elmalıda kalmış
Amancılar iyi solmuş
Uzatmalı iyin biri
Yusuf'u gafletle vurmuş
Dağların olayıydım
Okur-yazar olaydım
Deniz mahkemeye düşmüş
Avukatı ben olaydım
Yusuf mahkemeye düşmüş
Avukatı ben olaydım

Anonim

DENİZ KASİDESİ

Açıklarda göz gözü görmez fırtınadan anlar gelir
Körfeze kocaman ve soğuk pelikanlar gelir
Buzlu bir hüzünle yüklü yorgun ve üzüntülü

Kasırga sarsar katedralleri uzaktan çanlar gelir
Her biri bir rüzgâra uzanmış ezanlar gelir
Görünmez bir nabızdır atar telsizler büyülü

Ermiş deniz fenerlerinden aydınlık dumanlar gelir
Eski bir şarkıda gemileriyle kaybolanlar gelir
Siyah yelkenleri rüya tozlarıyla örtülü

Sanki deli bir su patlar çoğul yatağanlar gelir
Var mı yok mu anlaşılmaz yağlı korsanlar gelir
Kırbaçları kan içinde dev bıyıkları gürültülü

Döner sis anaforları bir imdat çınlar gelir
Islıkların kemendiyle çekilip boğulanlar gelir
Boyunları kırılmış son derece ölü

Canlanır liman meyhanelerinde anlatılanlar gelir
İnanılmaz ejderhalar kanatlı yılanlar gelir
İhanet gibi kılçıklı kabahat gibi tüylü

Bir çatışma parıldar ki batı’da kanlar gelir
Mor uğultulardan oyulmuş erguvanlar gelir
Vahşi yapraklarında tuz böceklerinin tülü

Çözülür şimşeklerin demeti tel tel yananlar gelir
Tepeden tırnağa elektrik yeşil papağanlar gelir
Billurdan gagalarında çapraz bir rüzgâr gülü

Günler dağılır altüst olmuş zamanlar gelir
Başka başka takvimlerden başka insanlar gelir
Ölümlerini tekrar tekrar yaşamaya gönüllü

Attila İlhan

BİZİM DENİZ-MARE NOSTRUM

En uzun koşuysa elbet
Türkiye’de de Devrim
O, onun en güzel yüz metresini koştu
En sekmez luverin namlusundan fırlayarak …
En hızlısıydı hepimizin,
En önce göğüsledi ipi…
Acıyorsam sana anam avradım olsun
Ama aşk olsun sana çocuk, Aşk olsun…

Can Yücel

DENİZ GEZMİŞ - HÜSEYİN İNAN - YUSUF ASLAN.....

Sararıp dökülmeden önce kızaran yapraklar ki onlar
Şan verdiler ortalığa bütün bir sonbahar

Mevsim dönüp de yeniden yeşermeğe başlayınca rüzgar
Çıplaklığında o atın yine onlar koşacaklar
O çocuklar
O yapraklar
O şarabi eşkiyalar

Onlar da olmasa benim gayrı kimim var?

Can Yücel

SESLERİN SESSİZLİĞİ XXII

Ortalık alacakaranlık
Elektrikler pır pır yanıyor
Bütün cezaevi ayakta
İdam!
Susan sade asılacak olan!
Ne yazık François Villon, Oscar Wilde
Ve Nazım'dan sonra çıkmamış daha
Havada sallanan ayakların
Konuşkan sessizliğini anlatan...

Can Yücel

YORT SAVUL

1. Atlasları getirin! tarih atlaslarını!
en geniş zamanlı bir şiir yazacağız

2.Harbi karşılık verecek ama herkes
göğünde kuş uçurtmayan şu üç soruya:

3.Bir, yeryüzüne nasıl dağılmıştır
tarihi düzünden okumaya ayaklanan çocuklar?

4.İki, daha yavuz bir belge var mıdır ha
gerçeği ararken parçalanmayı göze almış yüzlerden?

5.Üç, Boğaziçi bir İstanbul ırmağıdır
nice akar huruç alessultanlarda bayraksız, davulsuz?

6.Nerede kalmıştık? tarihe ağarken üç ağır yıldız
sürünerek geçiyor bir hükümet kuşu kanatları yoluk

7.Çocuklar! ile bile muhbirler! ve bütün ahali!
hep birlikte, üç kez, bağırarak, yazınız

8.Kurşunkalemle de olabilir
yort savul!

Ece Ayhan