A.Sanat hırsızlığına ... Mesaj Detayi Antoloj ...

Gönderen: Abdullah Arslan
Tarih: 07.12.2011 06:51
Konu: YARGI KİMLERİN TEKELİNDE?

Deniz Feneri e.v. davasından alınan savcılardan Tamöz: Vatan sevgim kaybolmaz.
Deniz Feneri e.V. soruşturmasını yürütürken, sanıkların şikâyeti üzerine haklarında soruşturma başlatılan ve görevlerinden alınan savcılar Adalet Bakanlığı müfettişlerine yazılı savunma verdi. Savcılar, şikâyet konusu dilekçenin mahkemede işlem görmüş gibi kullanıldığını, mahkemede olmayan bir dilekçeyi, varmış gibi gösterip şikâyette bulunulduğunu beyan etti. Savcı Mehmet Tamöz, “Mesleğini kimseye yaranmak için yapmadığını, yaranmak yerine limon satmayı tercih edeceğini” söyledi.
'MİLLET VE BAYRAK SEVGİM HİÇBİR ZAMAN KAYBOLMAYACAK'
Tamöz 19 sayfalık savunmasında şunları söyledi: “HSYK’ya dilekçe veren avukatın, dilekçenin bilgi ve gereği için Cumhurbaşkanlığı makamına, TBMM Başkanlık makamına, HSYK Başkanlığı’na, Adalet Bakanlığı’na ve Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’na gönderdiğini not şeklinde belirttiği görülmektedir. Bu türlü dağıtımlı dilekçelerin ne amaçla verildiği bilinmektedir. Ankara Başsavcılığı’nın 2010’daki olağan denetimi esnasında, bu soruşturma dosyası da denetime tabi tutulmuştur. Acaba sayın adalet başmüfettişlerinin, denetim sırasındaki hukuki görüşleri mi değişti? Savcıların hukuki bilgileri yanında kendilerinde vatan, millet, bayrak sevgisinin varolması gerektiği inancındayım. Yargı mensupları arasında ‘yaranma’ duygusu ile yargı görevi yapılması, adaletin bittiği yer olduğu inancındayım ve bu inançla hareket etmekteyim. Tarafımda var olan vatan, millet ve bayrak sevgisinin hiç bir zaman kaybolmayacağı bir gerçektir. Ancak cesaretimin kırılması veya kırdırılması, yüreğimin yaralanması mümkündür. Kırılma veya yaralanmanın iyileşmemesi halinde meslekte kalmayacağım gerçektir. Bu durumda geldiğim yere döneceğim ve baba mesleği olan limon satma ve tarımla uğraşacağım da bir gerçektir.”

Aradan aylar geçti sonuç yok. “Dokunan yanıyor” demişti başka bir mağrur mağdur, ne kadar haklıymış. Belki o savcımız “baba mesleği limon ve tarım” işlerine dönüp geçimini sağlayabiliyor ama ya diğer sahipsizler ne yapıyorlar şimdi? Bilen yok. Denizfeneri olayını gerçekleştirenlerin yolsuzluk diğer yolsuzlukları, denizfenerini katlayacak boyutlarda olduğu da çıkıyor gün ışığına. Son gelişme, bu işlerin “BİR NUMARALISINI” bulmakta düğümlendiği noktasına dayandı. KİM BU BİR NUMARA? Bu işlerin yürütülmesini sağlayacak mekanizmalara, kişilere, görevlilere engel olduğu savunulan bir numara kim? Korkudan altlarına kaçıranlar bir yana, aynı çanaktan yalamışlardan da yanıt beklenmez. Seyirci durumunda kalan sıradan vatandaşlar olarak biz de, kanıtlayamayacağımız bir konuda ahkam kesemeyiz. Belki bir gün o bir numara da bulunur ve layık olduğu cezaya çarptırılır. Kim ne der se desin, bu olaylar fazlasıyla yaşandı. Dini duygular şemsiyesi altında “yardım” adına paralar toplanıp iç edildi. Sahtekarlığın her yolu denenerek üzeri örtülmeye çalışıldı ve hala da çalışılmaktadır. Ülkemiz şu anda AHTAPOT KRALLIĞI” altında yönetilmektedir. Gün gelecek denizler hızlıca çekilecek, fenerler sönecek ve ahtapotlar susuz kalacaklar. Güneş, felaketler üstüne doğduğu kadar, mutluluklar üstüne de doğuyor. Tarih, olan biteni olduğu gibi kaydediyor. Geciken adalet yerini buluyor. Zihnimizde canlandırdığımız huzur dolu kucaklara sarılıp, mutlu yaşayacağımız günleri özlemle bekliyoruz.