belendiğin toprağa saklı maşallah, saklayacaksa seni nazarlardan
akmasa da olur dendi musluklar, nasılsa korunacaksın hastalıklardan
hani kuruduğunu gördün ya bir sabah, bahçeye elinle diktiğin fidanın
sebebi de bu oldu işte, döktüğün ilk gözyaşının.
……………………… köyün delisi deli gibi koşarak geliyordu,
bir ateş topunun dünyaya çarpacağı ise hep söyleniyordu.
Beni kör kuyularda merdivensiz bıraktın,
Denizler ortasında bak yelkensiz bıraktın,
Öylesine yıktın ki bütün inançlarımı;
Beni bensiz bıraktın; beni sensiz bıraktın.
Devamını Oku
Denizler ortasında bak yelkensiz bıraktın,
Öylesine yıktın ki bütün inançlarımı;
Beni bensiz bıraktın; beni sensiz bıraktın.
söz etmedik ama bulutlara kaçan uçurtmalar ve artist fotoğraflarından
olmasa da olur dendi masallar, yarınlar için bir şey bekliyorsak çocuklardan
asla yakalanmadan kıskaçlarına ve karanlık gecelerine geçmiş günlerin
topla ne kadar gözyaşın varsa henüz bükülmeden bileklerin.
…………….. köyün delisi ıslak ellerini son kez güneşe uzatıyordu
aydınlık yarınlar için, yarınların çocuklarına güneşi veriyordu.
harikasınız..................saygılar
…………….. köyün delisi ıslak ellerini son kez güneşe uzatıyordu
aydınlık yarınlar için, yarınların çocuklarına güneşi veriyordu.
Yüreğinize sağlık sn Çeştepe...Çok anlamlı bir çalışmaydı..
ANLAMLI HARİKA BİR ÇALIŞMA, MÜKEMMEL BİR ANLATIM, YÜREĞİNİZE SAĞLIK HOCAM, ELLERİNİZ DERT GÖRMESİN. SAYGILARIMLA.- Berkay Kur.
TEBRİK EDİYORUM CEVAT HOCAM ÇALIŞMANIZI.HİÇ BİR ŞEY İÇİN GEÇ KALMADIK ASLINDA.HALA ÜMİT VAR.TAM PUAN SELAM VE SAYGILAR...
Bizden öncekilerin yarınlar için bıraktıklarının meyvasını tabağımızda bulduğumuz için çürük acı demeden ve hoyratça yerken, bizler de yarınlardaki çocuklarımız adına tohumlar ekmeyi unutursak, köyün delisinin sırtına epeyce yük yüklemiş bulunuruz. Tarzınıza uygun nefis bir şiirle karşı karşıyayım yine. Tam puanımla kutluyorum.
cok guzel cevatcıgım cok hoş tarzın farklı zaten senın kutluyorum selamlarımla
selami
Şiirini, şarkısını, kitabını yasaklamış, gerçek aydınını aydınlığını, yazarını, edebiyatçısını, sanatçısını yakarak öldürmek isteyip, kalanlarını vatandaşlıktan çıkarıp, en müstesna köşelere anıt mezarlar yapark içine devlete ihanet edenlerini koyup, vatan haini olarak nitelendirdiği Nazım'lar gibisnin naaşını bile ülkesine getirmeyip, mezarından bile korkanların yönetiminde hangi yarınları gözyaşısız bırakacağız hocam?
Biz derin uykudan uyandığımızda ateş topu içiizden geçip kül etmiş olacak evreni....
Umut biz fakirlerin ekmeği değil artık, zehir katıldı hamuruna, genetiği değiştirildi buğdayın....
Umut yaşayanlar içindir.
Bizler yaşıyormuyuz ki?
Affedin beni hocam, gam kervanlarındayım köle misali.
Buzlar çözüldü artık.
Sevgi yüklü saygılarımla.
Harikaydi:) Dostum kalemin daim olsun yuregine saglik guzelliklerde kal
kış dediğin yol vermez, bin yıldır aynı beyazdır ülkemde yılın yarısı
okumasa da olur dendi çocuklar, bekler yazılmamış defterlerin ilk sayfası
ama bir gün kaval yelleri alıp getirdi önüne bir yaprağını gazetenin
gözyaşınla ıslandığını gördün, tertemiz mendilinin.
…………….. köyün delisi meydanın ortasında bağırıyordu,
gördüm elini, donmuş bir çiçek renginde bana bakıyordu.
tebrikler.
Köyün delisi her şeyin farkında....
Köyün akıllıları ise hiç bir şeyin farkında değil..
Türkiye Cumhuriyeti kurulduğu zaman ülke Osmanlı'nın ortaya koyduğu sorunları yaşamadan, yeni bir çağa adım atmıştı.
Birinci dünya savşı sonucu, kurtuluş savaşını vermek zorunda kalan ülke, Anadolu'daki halkın tümüyle kenetlenerek, Osmanlı topraklarının %80'nin vaz geçerek yeni bir devlet kurdu.O gün vazgeçilen bölgelerde sayısı azımsanmayacak kadar devlet kuruldu. Ayrıca vazgeçilen topraklar 20.asrın ekonomisinin dinamiği olan petrol yataklarına sahipti.
Hangi nedenlerle vazgeçildiği ayrı konudur. Onu tarihçiler, siyasetçiler, ekonomistler tartışacaktır. Devletin resmi okutulan tarihinin dışında bir gün birinci dünya savaşı ve arkasından oluşan yeni dünya enine sonuna tartışılacak, ülkemizin durumu da elbet ele alınacaktır. Ancak bugün tartışılmazlığı vardır.
Türkiye Cumhuriyeti kurulduğu zaman, ülke yönünü batıya çevirmiş. Sırtını Müslüman ülkelere kapatmış. Müslüman ülkelerle diyaloğu olan haccı da yıllarca yasaklamıştır.
Yani ne olmuştur.
Ülke, yeni bir sisteme geçmiş. Batılılaşma adına devrimler yapmış. Yaptığı her devrim, halkla çatışmasına sebep olmuştur. Ülkedeki alevi, bektaşi kökenli insanlar ve gayri müslimler dışında toplumun geneli yapılanları gönül rahatlığıyla onaylamamıştır.
Dolayısıyle, devletin eğitimine karşı tepkiler.
Yaptıklarına karşı tepkiler.
Batılılaşmaya karşı tepkiler
toplumun içinde süregelmiştir.
O günlerden bu yana 85 yıl geçti. 85 yıl içinde varılan nokta nedir.
Devlet bütün gücünü kullanmış..
1923-1950 yılına kadar devlet tek parti politikası ile, arkasına askeri, yargıyı alarak istediğini yapmış. Karşıtlarını en acımasız yok etmiş.
Batılılaşma adına ülke değerlerinden vaz geçmiş.
Alkolü, kumarı, fuhuşu, kadınların açılmasını çağdaşlık ve modernlik saymış.
İnsanlar arasındaki, saygıyı, sevgiyi, paylaşımı, liberalizmin çıkarcılığına kurban etmiş..
Meşhur deyimle, 'ülke kendini yeniden baştan yaratmıştır'...
Peki niçin gözyaşları?
Yapılanların sonuçlarından memnun değil miyiz?
Yoksa ülke yeteri kadar alkolik olamadı mı?
Yoksa ülke yeteri kadar açılamadı mı?
Yoksa ülkede çıkarcılık yeteri kadar egemen olamadı mı?
Yoksa, yoksa.... lar insanın kafasını meşgul ediyor.
Bugün ülkenin çağdaş ve modern düşünüşlü insanlarının gözünde, ülke halkının insanlarının, evinde beslediği bir köpek, kedi kadar değeri yoktur.
Eğer gerçekleri avucumuza alıp düşünmez, parlak söylemlerin arkasına gizlenerek ulaşılan sonuçlara başka suçlular aramaz, kendi düşüncelerimizin, yaptıklarımızın katkılarını görmez isek....
Sonuç asla düzelmez.
Ülkemin gözyaşları dizisi, batı liberalizminin, inançsızlığının, bireyciliğin, çıkarcılığın ülkeye Cumhuriyetle devlet yapılmasından ibarettir. Bu gerçeği göremiyorsak, daha hiç bir şeyin farkına varamamışız demektir.
Bugün ülkemin gerçek dini 'çıkardır'
Her siyasi düşünce sahibinin, dindarın ortaya koyduğunu tek gerçek budur.
Çıkara göre herkes eğilir. Gemisini yüzdüren kaptan olur.
'bırakın yapsınlar, bırakın gitsinler'
Ne yazık ki çağımızda, Avrupanın orta çağ burjuvasından daha fazla ve etkin olarak, Cumhuriyet döneminde yeni bir burjuva yaratılmış. Halkla arasına mesafe konmuş. Halkla yeni oluşturulan sınıf arasındaki fark gün geçtikçe artırılmaktadır.
Değerli kardeşim... Ülkemin gözyaşları dizisi, devletinin halkla arasının kopuk olmasından kaynak buluyor.
Bugün görüyoruz işte.. Devletin temel ilkelerini kendi umdesinde bulundurduğu söylenen parti bile artık kendi içinde halktan kopuklunuğunun hesaplaşmasını yapıyor.
Hiç bir devlet, ülke, devlet ile halkının arasına mesafe korsa asla gözyaşlarını dindiremez.
Alın işte.. Bakınız.. Ülkemin asker mantığına..
Kışla, lojmanlar, ordu evleri ve ordu kantinleri.. Askerler halkın içinde mi? Hayır... Kendilerine göre bir dünya kurmuşlardır.
Bakın iş adamlarına...
İşyeri, lüks oteller lokantalar, tüccar kulüpleri, özel köşkler.. Halkıyla ilgisi var mı? Hayır..
Üst düzey bürokratlar.. Üst yargı. Yargıtay, anayasa üyeleri..
Halkın içinde mi? Hayır!...
Bir devletin temelini oluşturan kurumlar halkın içinde değilse, halkına tepeden bakıyorsa, gözyaşları asla dinmeyecektir.
Değerli çalışmanız ile duygularımı paylaştım.
Harika çalışmalar yaparak duygulandırdığınız için teşekkürlerimi sunuyorum.
Bu şiir ile ilgili 94 tane yorum bulunmakta