Derinden söylediğim şarkılar vardı.
Bir zamanlar sana tutulmuş bir yakamoz.
Ne dinlerdim, ne de sözler söylerdim.
Sadece sevmek vardı, yüreğimde.
Sadece sana tutunmaktı, o yankılı yıllar.
Gençlik giderken sen kalıyordun.
Bana hep o isimsiz şehirleri söylerdin.
Belki oralarda, belki başka dağlarda.
Geçiyorduk,
İki hayat birbiriyle savaşırken.
Ağlamak yarım kalmayı tamamlardı.
İnsan kendini gözyaşıyla onarırdı.
Ve beslerdi kendisini.
Acı onun ışığı ve toprağıydı.
Bir şekilde aşka tutunan ulu bir çınardı.
Dallarında söylenen şiirler vardı.
Ah sevgilim çocuktuk o zamanlar.
Hani birbirinde bir türlü büyüyemeyen.
Başka bir tarihin parçalarında.
Antika olmuş bakışlarda.
Eskidikçe değeri kat be kat artan.
Tüm senaryoların üstesinden gelen.
Hiçbir filmin bize benzemediği bu aşk.
Ne konuşabilirim, ne söyleyebilirim sana.
Bu saatten sonra aklım zar atmıyor.
Bu saatten sonra ruhum zil çalmıyor.
Artık başka bir toprağın içinde.
Kendi başına bir oltaya takılan.
Kim bilir hangi insanların gönüllerinde.
Ya da hangi kadının yüreğinde.
Sence de akar mı bu su…
Sence de yutulur mu bu lokma…
Ey sevgilim,
Ben artık başka bir yürekten konuşan.
Ben artık başka gözlerden gören.
Aslında sensiz ne duyabilen, ne de okuyabilen.
Sadece yaşamın geçmesini bekleyen.
Bütün ihtimalleri senin mendilin içine gömen.
Ve sen giderken,
Gözyaşlarıyla gelinliğini süsleyen.
Kayıt Tarihi : 5.5.2016 01:38:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!