Gözlerinden Öptüğüm Şehir

Gülçin Aytan Açıkalın
48

ŞİİR


70

TAKİPÇİ

Gözlerinden Öptüğüm Şehir

Sen çağlar açıp çağlar kapatan İstanbul
Heybetli surlarından gözlerimize bakıyor
Dillere destan tarihin
Görkemi şaha kalkmış
Sarayların, camilerin dimdik ayakta
Konuk ediyor herkesi hanların, hamamların
Tarih yürüyor İstanbul’da adım adım
Bir yanda Sultan Ahmet bir yanda Ayasofya
Sen dünyanın yüreğini hoplatan şehir
Gündüz başka güzelsin gece başka güzel
Adını duyan herkes
Dünyanın dört bir yanından seni görmeye gelir
Denizi öpmüş rüzgarlar İstanbul kokuyor
İstanbul ağlıyor gözlerimde her akşam
Ayrılık getirirmiş gözlerinden öpmek
Sen gözlerinden öptüğüm şehir

Sen yetmiş iki millete kucak açan
Seni sevmeyen mi var İstanbul
Sana aşık olmayan mı
Sana sarılmak, seni öpmek ne kadar hayal
Sana uzaktan bakmak bile başımı döndürüyor
Ben kim sana aşık olmak kim
Sen adına şarkılar söylenen, şiirler yazılan şehir
Bana mı kaldı sana şiir yazmak
Ayrılık getirirmiş gözlerinden öpmek
Sen gözlerinden öptüğüm şehir


Birbirini kıskandıracak kadar güzel
Adalar ve boğaz manzaralı yalıların, konakların
Bahçelerinde leylaklar, güller, nar ağaçları
Orta yerinde fıskiyeli mermer havuzları
Ne de süslü ferforje trabzanları
Deniz kokuyor, yosun kokuyor kayıkhaneler
Ne de çabuk değişiyorsun İstanbul
Ah ne çabuk
Artık rüyalarda kalmış
Kaygısız insanların yaşadığını sandığımız
Küçükyalı sokağın
Nasıl unuturum seni İstanbul nasıl
Bütün çiçekler İstanbul kokuyor
İstanbul ağlıyor gözlerimde her akşam
Biliyorum,
Bir başka İstanbul var İstanbul’un içinde
Sana çıkar ülkemde bütün yollar
Taşı toprağı altın şehir
Binlerce insan sana sürüklenir
İnsan seli vapurların her sabah
Cadde cadde, sokak sokak işçiler
Uykusu açılmamış gözlerde
İşe yetişme telaşı
İş başı yapılınca fabrikalarda
Bir bir açılınca çarşılar, dükkanlar
Yolların biraz tenhalaşır
Akşamüzeri fabrika çıkışlarında
Fısır fısır işçi kızlar
İstanbul güneşi öper yorgunluklarından
Köşe başlarında işsiz güçsüz gençler
İşçi kızları tavlama umuduyla bekler
Fırınlarında sıcak ekmek kokusu
Ekmeğini alan yorgun argın evine döner
Başlar akşam çalışanların çilesi
Belki geceye belki sabaha kadar sürer

Bir gözü kapalı bir gözü açık uyur İstanbul
Kenar mahalle çocukları
Gün ışımadan yollara düşer
Çocukluğunu unutur İstanbul sokaklarında
Geçim derdine düşer
Bak İstanbul bak
Ekmek parası için çöp bidonlarını karıştırıyor
Aç çocukların
Mendil satıyor, ayakkabı boyuyor
Elleri her gün başka bir pisliğe kayıyor
Tophane’de polis kovalıyor çocuklarını
Sen de bilirsin İstanbul
Sana yakışmaz bunlar yakışmaz
Çocuklarına çocukluğunu geri ver
Eski zamanlardaki gibi
Küçüksu’da mısır yesinler
Düş pembesi pamuk şekerler beklesin çocukları
Baloncular kessin çocukların yolunu

Nedense hep eski zamanlar geliyor aklıma
Hep eski zamanlar
Hani köprü denince akıllara
İlk Galata Köprüsü’nün geldiği zamanlar
Vapur saatinden önce bir çay içimi dinlenmeler
Kıyısındaki sandallarda balık ekmek yemeler
Hepsi tatlı bir hayal şimdi tatlı bir hayal
Yıllardır pabuçları dama atılmış
Bir çocuk mahzunluğunda ağlıyor Galata Köprüsü
Yosun tutmuş kimsenin silmediği gözyaşları
Yazık İstanbul yazık
Az kahrını çekmedi Galata Köprüsü
Nerde kaldı hatır, gönül
Hani nerde vefa
Uzat ellerini İstanbul uzat
Can ver Galata köprüne
Göster büyüklüğünü
Belki de bu yüzden sırf bu yüzden
Yıllardır üzgün Galata Kulesi
Eski İstanbul’u düşünmek
Eski bir hayalle oyalanmak benimki

Biliyorum
Bir başka İstanbul var İstanbul’un içinde
Sen öyle bir şehirsin ki İstanbul
Ele avuca sığmaz
Cilven duyulur uzak şehirlerden
Genç kızların düşlerini süsler şaşalı gülüşün
Hercai gönüllü kızlar
Artist olmak için senden medet bekler
Yalnız kızlar mı
Henüz bıyığı bitmemiş saçları jöleli gençler
Adın çıkmış dokuza inmez sekize İstanbul
Bir yanda baştan çıkardığın kızlar
Bir yanda cümbüşüne kapılmış güzel kadınlar
Her gece koynunda düşlerini bozuyorlar
Sabaha karşı Beyoğlu sokaklarında
Gün görmemiş hayallerini tekmeliyor
Sarhoşluğuna sarılmış erkekler
Hem de ana avrat küfrederek
Naralar atarak kaldırımlarına yıkılıyorlar
İşte sen böylesin İstanbul
Her günün felekten bir gün çalar
Beddualı mısın nesin İstanbul
Bir araya gelmez hiç iki yakan
Ne de güzel çıkıyorsun fotoğraflarında
Hani o İstanbul hatırası yazan

Seni bir gören pişman bir de görmeyen
Herkesin gönlünde bir başka İstanbul var
Kimisi işinde gücünde
Kimisi aşk kimisi para
Kimisi şan, şöhret peşinde
İnsanların derdi biter mi İstanbul’da
El açmış dua ediyorlar Eyüp Sultan’da
Türbe türbe, dilek dilek insanlar
Sarıyer’de Telli Baba
Beşiktaş’ta Tuz Dede
Koşun insancıklar koşun
Bin umut Tezveren Dede

İşçiler, memurlar, üniversiteliler
Toplanmışlar meydan meydan
Yürüyorlar slogan slogan
Bir yanda hak ve özgürlük
Bir yanda alın teri, emek
Ümraniyeli kadınlar birlik olmuşlar
Kadının insan haklarını savunuyorlar
Genç bir kadın
Dosya dosya biriktirmiş heyecanlarını
Sevdiğine kavuşacakmış gibi
Tırmanıyor Cağaloğlu yokuşunu
Ne diyelim işleri güçleri rast gele
Üsküdar’da sabah olur yetişebilene
Kolay mı gidivermek bir yerden bir yere
Adım atmak bile parayla İstanbul’da
Var mı öyle bedava seyretmek denizi
Bir avuç deniz bir avuç para

Yine de hiçbir şey
Hiçbir şey gölge düşüremiyor güzelliğine
Ya o dilinin inceliği, zarifliği
Nasıl olsa herkes sana kul köle
İstanbul Türkçe’sini ezberlet herkese
Hani nerde kaldı
İstanbul hanımefendileri, beyefendileri
Kapalı çarşı’dan geliyor gibi sesleri
Bak nasıl da yaşlanmışlar
Eski bir tat bulmak için
Sarıyer börekçisine gidiyor kimileri
Hani nerde alt katı kagir üst katı ahşap evlerin
Hani suları gürül gürül akan
Hamidiye suyu çeşmelerin
İçmek istemez miyim billur sularından
Nasıl özlemem seni İstanbul nasıl
Denizi öpmüş rüzgarlar İstanbul kokuyor
İstanbul ağlıyor gözlerimde her akşam
Ayrılık getirirmiş gözlerinden öpmek
Sen gözlerinden öptüğüm şehir

Nasıl unuturum seni İstanbul nasıl
Genç kız hayalleriyle salınır durur Kız Kulesi
Gözü hep uzaklara uzaklara bakar
Sabahları saçlarını tarar dalgın martılar
Hiç gitmez gözümün önünden
Balık Pazarının kıpırtısı
Ağlara takılmış balıkların gümüşi pırıltısı
Çiçek Pasajı’nın hoş kokulu cıvıltısı
Nasıl unuturum seni İstanbul nasıl
Her sabah nadide bir çiçek gibi
Yakama takarım İstanbul’umu
İkindi vakti yalnızlığıma taşırım anılarımı
Yine İstanbul kokuyor çiçekler
İstanbul ağlıyor gözlerimde her akşam
Ayrılık getirirmiş gözlerinden öpmek
Sen gözlerinden öptüğüm şehir

Bugünlerde kaldırımlarını süslüyormuş
Cihana ün salmış lalelerin
Bahar gelmiş lale zamanıymış İstanbul’umda
Yeditepe Zindanlarında boy vermiş
Allı morlu laleler
Bekle beni İstanbul
Seni görmeye geleceğim
Solmadan laleler
Güvercinlerinle birlikte yerlerine süzülüp
Selam duracağım sana Eminönü’nde
Güvercinlerinle havalanacağım yine
Özlemlerimi rüzgarına savurarak
Sen el salla kulelerinden
Boğaz’ından bir nefes çekeceğim
Bir nefes daha
Aheste yürüyeceğim Emirgan Koruluğunda
Hatırını soracağım bir bir martılarından
Soğuk biralar içeceğim Ortaköy’de
Sana göz süzerek
Eski bir huzur bulacağım Kalamış’ta
Mehtabı seyre dalacağım Adalar’da
Denizi öpmüş rüzgarlar İstanbul kokuyor yine
İstanbul ağlıyor gözlerimde her akşam
Ayrılık getirirmiş gözlerinden öpmek
Sen gözlerinden öptüğüm şehir.

Gülçin Aytan Açıkalın
Kayıt Tarihi : 3.5.2006 21:59:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Hikayesi:


Ümraniye Belediyesi İstanbul Şiirleri Antolojisinde yayınlandı

Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.
  • Ali Bozkurt
    Ali Bozkurt

    harika şiirdi hocam kutlarım

    Cevap Yaz
  • İsmet Ülker
    İsmet Ülker

    Denizi öpmüş rüzgarlar İstanbul kokuyor yine
    İstanbul ağlıyor gözlerimde her akşam
    Ayrılık getirirmiş gözlerinden öpmek
    Sen gözlerinden öptüğüm şehir.

    Okumaya doyamadım. Ellerinize, yüreğinize, emeğinize ve kalemenize sağlık. Bu kadar mı güzel anlatılır.
    Saygıyla eğiliyorum.
    Sağlık, mutluluk ve huzur dolu bir ömür diliyorum.
    Selam ve dua ile...

    Cevap Yaz
  • Yüksel Nimet Apel
    Yüksel Nimet Apel

    Tebrikler Gülçin hanım sizinle birlikte dolaştık güzelim İstanbul'u

    Çok güzeldi emeğinize İstanbul sevginize sağlık sevgiler...

    Cevap Yaz
  • Özgen Dk
    Özgen Dk

    İstanbul muhteşem duygular yüreğinize emeğinize sağlık

    Cevap Yaz
  • Naki Aydoğan
    Naki Aydoğan

    İstanbul'u hatırlamak için dünyayı, İstanbul'dan ayrılmak lazım olur. Yenmek için yedi düvel düşmanı garbın ufkunu yıkmak için.

    Cevap Yaz

TÜM YORUMLAR (19)

Gülçin Aytan Açıkalın