Sevgili Dilek ve kardeşi merhum Hakan için
birini anmak
ona yarım kavuşmak demektir
Halil Cibran
-
hatırı vardı sanıyordum satırların
ve çocukken 'Kül' kedimizin ölüsünü
gömerken beraber bahçede
dudaklara değen gözyaşların
sessizlikten soğuktu ve efsürde
ve vazoda duran nergisten de pejmürde
…gidişin…
sırtında dost kurşunu vardı,
suratında bimisal tebessümün
ve gözlerinde hapis yüreğim –
yaşamım –
ömrüm –
ölümüm.
ve ağırsa herkesten toprağın
ondandır
ve nasıl ki ‘gül’ boyludur
ve mağrur
çimde her çiçekten
ve ilk onu koparır daldan
rüzgar asi esen
veya uzanan el /kıskanan/ seven
işte ölüm sende
o rüzgardı ve de o el
benim için
ve şimdi mezarında ta sonsuz
gözlerin ve de kalbim uyuyan …
ve ben rahat onları bulmaktan
’’mahpus olan çabuk bulunur çünkü’’!
Kayıt Tarihi : 21.3.2011 23:46:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Antoloji'de; bir günün şiirinde- değişik şiir beğenmemiz -aşktaki, ayrılıktaki, hayattaki ve ölümdeki tecrübemize benzer ve dolaysıyla herkeste farklı olabileceğini yazmıştım. Doğumun tam tersi ölümün çeşitleri vardır yazmışken; ölüm denince, beş yaşındaki çocuk evinin terasında dolaşan, akşamlığın içeriye almaya unuttuğu ve kuytuda beklediği kediye kaptırdığı civcivinin çığlıkları aklına gelir. Bir genç kim bilir belki de ninesinin veya dedesinin yataktaki son nefeslerini anımsar ve orta yaşında biri de, babasının arkadaşının ve...yitirdiğini hatırlar. Tanımadığı çaresiz insanların üzerinde bombasını boşaltan bir savaş pilotunun veya her gün ölü gömen veya mezar kazan birinin ölüm denince artık aklına ne gelir bilemem''...diye yazıp şiir hakkında fikrimi söyler konuyu kendimce kapatmıştım. Ve cümlelerimin sonunda da o beş yaşındaki cocuğun kendim olduğumu ima etmiştim! Değerli bir okurum (Dilek Hnm.) Antalya'dan şöyle bir mesaj yazmıştı bana: Behruz bey, çocukken civcivinizi kediye kaptırıp bu şekilde ölümle tanışıp üzüldüğünüz için çok üzüldüm. Biliyor musunuz, bizim de çocukken kedimiz vardı, adı Kül'dü. Hamile olmuştu ve doğurmak için zorluk çekiyordu. Akşamleyin kardeşim Hakan'la ona yardım için başında duruyorduk. Uyuyup sabah kalktığımızda Kül ve yavrusu ölmüştü, biz de başında durup ağlıyorduk sonra da annemizden izin alarak onu evin bahçesinde gömüp başında da bir ‘gül’ diktik. Sonra biliyor musunuz ne oldu Behruz bey? ! Bir gün o hayvanları seven ve herkese yardım eden yakışıklı kardeşim yakın bir arkadaşıyla tartışıp haklı olduğu halde sırtından kurşunla vurulup öldürülür! Ben hastanede çalışıyorum ve doğal olarak ara sıra ölüleri görüyorum, ama bu kadar yakışıklı ve ölürken yüzünde gülümseme olan birini ilk defa görüyordum. İşte ben de ölümle böyle tanıştım...! ! ! O gün dışarıya çıkıp merhum Hakan'a, sevgili Dilek'e, Kül'e, Gül'e (ve de civcivime) bu şiiri yazdım...bd

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!