Üzüm gözlerin gönlümün zindanlarında
Yıllardır kutsal bir aşk içkisine dönüştü.
Senin sevdan, illâ senin sevdan,
Şu yüreğime bir ay, deniz ve güneşti...
İçinin sellerini boşaltmadan önce, gözlerin böylesine bıçkın, böylesine turkuaz düşmemişti yurduma. Ellerinin bahar salkımları gövdeme ağınca yeşillendi bahçelerim, ufkum aydınlandı ve yeniden sevdaya düştüm. Sen aklanınca masum çocuklar gibi gülümsedin gözlerime, omuzunu eğen yükleri boşaltınca pazarıma, ılık ılık bir sevda düştü yüreğime.
Gecelerin hesabı, kaybettiğin yılların yankısı büyüktür elbet. Her gelenin senden birşeyler aldığını tahmin etmek çok zor değil. Üzüm gözlerinin ülkesine hep uzaktan baktım ben yıllarca. Seni severken, sen aklımın yüzdelerini tamamen kuşatmadan da sevdalar uğradı yurduma. İhaneti tattım bazılarında, kimi sevdalarımda günler bir film şeridine saklandı ve doldurdu yüreğimin tozlu raflarını.
Dünya var olalı beri çirkin ve soğuk,
Erken içeceğimiz bir ilaç gibi.
Tadı dudaklarımızda acımsı, buruk.
Bu saatte gözyaşları, yeminler,
Boş bir tesellidir inandığımız.