tepeden tırnağa arzu doluydun
bir başınaydın sanki kendi evreninde
titrek bir mum yanıp sönüyordu buğulu gözlerinde
adını kardelen koydum içimden
oracıkta öylesine sana sormadan
ılık bir eylül akşamıydı yalnızdın
yirmiyedisi miydi neydi şimdi unuttum
bir ucunda sen vardın uzun masanın
öbür ucunda ben oturuyordum
aramızda yorgun ve yitik yıllar
gönül fırtınalarımdan habersiz insanlar
kalabalıktı salon gürültü çoktu
bir org durmaksızın uğulduyordu
hava ucuz parfüm kokuyordu
iki kız birbiri ardına şiir okuyordu
hiçbir söylenen anlaşılmıyordu
şarkı söyledi sonra bir kadın
yanıyordu gözlerim gözlerim yangın
ne zaman başımı çevirsem
bakışlarımız çarpışıyordu
hoyrat kalabalığın ortasında sen
bir kuyruklu yıldız gibiydin parlıyordun
hele gece yarısı yanıbaşımda oturuşun
yayılan sıcaklık ipek teninden
sesim ağlamaklı birşeyler mi okudum
saçlarından burnuma dolan kokuyla sarhoştum
o mavi yastığı kucaklayışın
şiirlere şarkılara katılışın içten
ya o mahzun bakışın giderken
yüreğimi yüreğimi deliyordu
gece sabaha devrilmiş ölüyordu
bakakalmıştım ardından
oluk oluk kan boşanacak sandım burnumdan
kalbim duracak sandım
bütün alem omuzlarıma çökmüştü acımadan
kardelen koymuştum ya adını sana sormadan
çiğneyip çiğneyip tükürdüm günlerce korkularımı
ne zor aştım bilemezsin kuşkularımı
mavi yastık boynu bükük duruyordu bıraktığın yerde
bir de gözlerin ne zaman aynaya baksam gözlerimde
bir mektup sonra çekingen
küçük bir hediye geri dönen
rastlantı mı kader mi bilemem
bir şey vardı bizi birleştiren
bir buluşma sonra bir daha
sonra aşkın utangaçlığından kurtuluşu
tutkuyla kavrulup sevda oluşu
gümüş akşamlarda şiir şiir dökülüşü dilden
bir anlatılmaz karasevda adamı deli divane eden
boşuna demedim kardelen senin adın
hala yanıyor gözlerim gözlerim yangın
Kayıt Tarihi : 9.3.2005 16:30:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!