Gözleri Söylüyordu Rodoplu Olduğunu

Rahim Recep Akdora
236

ŞİİR


6

TAKİPÇİ

Gözleri Söylüyordu Rodoplu Olduğunu

Gözleri Söylüyordu Rodoplu Olduğunu

Adım atışından çözülüverdi anılarım
Ansıyalım dedim güzel gözlerinin
Baka baka içine
Ne yazık ki
İlkin sen benim gibi düşünmüyordun
Düşünmüyordun bakamadığın için gözlerimin içine.
Uzak kalıyordun gerçeklerimden, amaçlarımdan
İçinde senin olmayan şüphelerinin engelinde köstekliydin
Eski alışkıdır bizim orda
Dillerimizin düğümünü kadehlerle çözmek
Konuşarak eritmek şüpheleri
Bir tarlanın ekmeğini bölüşmüşlüğün
Aynı dağın suyundan içmişliğin içtenliği
Baharın ansızın gelişi gibi
Isıtıverir içimizi.
Anıların uyanışı
Şüphelerinin buharlaşışı
Gözlerinden yaşlar damlattı kadehlerimize
Lanetler savurdun, Dobrinka
Adının iyilik simgesiyle*
İçindeki nefreti aşılayanlara, Türklere
Sevecenliğimizden, severliğimizden söz ettin
Kahrettin kendi kendini
Bosfor da İstanbul’un yıkanışını görünce.

Utanıyormuşsun orada olanlardan
Her köşe başında bir küfür bekliyormuşsun
Görünce açılan her kapıda gülümseyen insanlığı
Bakışlarının her ışıltısı güzellik yarattı
İçimde bir soru yumağı büyüdü, kusura bakma
Bize kötülüklerle aşılanan nefretin
Eriyip aktı mı dersin
vitrinlerimizin gülümseyişine
kapılarımızın kucak açışına
sokaklarımızın insan ırmağına
kaldır başını omuzlarımdan
yanaklarını dudaklarıma uzattığın gibi
kulaklarını göğsüme daya
yüreğimi dinle
insan sevgisiyle çarpan yüreğimi…
gözlerinin ıslaklığını
yüreğimin uzattığı insanlık mendiliyle sil
nefretiniz korkağın zonklayan dişi gibidir
en mutlu günlerde bile
kendini anımsatır!

Boş ver hepsine
Kulaklarını Türkçe çalan müziğe ver
Gözlerini boğazın sularında yıkanan İstanbul’a
Başın geçmiş sorunların yükünü taşıyamaz
Yasla başını bir kez daha omuzlarıma
Sevgi gör
Sevilmenin hazzını duy…
rr.akdora

Rahim Recep Akdora
Kayıt Tarihi : 29.5.2007 02:17:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Hikayesi:


yıllardan 1990. BALKANOLOJİ derneğinin başkanıyım. yerimiz de Mahmutpaşa da bulunan Öztaş pasajında. Derneğin sekreteri Niyazi Akkılıç la beraber dernekten çıktık ve Laleli, tarafa doğru yürüyorduk. lalelide ana caddede Bulgaristan’ın Pamporova tatil köyünde yabancı mallar satan bir mağazada çalışan, gıyabında tanıdığım bir kadın gördüm. yanında bir erkek bir de kadın vardı. arkadaşıma kadınlardan birini tanıdığımı söyleyince, arsızlığını kullanarak onların yolunu kesti ve onlarla konuşmaya başladı. ben tabii yirmi adım kadar onlardan uzaklaştım. bir ara arkadaşım beni yanlarına çağırdı. döndüm resmi olarak onlarla tanıştık. Ve onlara Zlatograt’lı (Darıdere) olduğumu, dokuz yüz seksen dörtte sınır dışı edildiğimi karımla kızım hala Zlatograt da yaşadıklarını anlattım ve onları yemeğe davet ettim. kadınlar ilkin pek rıza göstermediler ama yanlarındaki erkek onları taşıyan otobüsün şöferiymiş ve bizim Pomak Türklerinden. o kadınlara güvence verdi ve Lalelide bulunan 'Arjantin piliç' restoranına gittik. bize servis yapan garsona restoranda bulunan bütün salata türlerinden yanında da bir şişe Tekirdağ rakısıyla getirip masamızı donatmasını ve ardından yarımşar da tavuk getirmesini ısmarladım. bizim restoranları bilirsiniz mezelik salataları boldur. onlar masamıza dizildiğinde masamızdakileri yemeği bırakın, bakmaya kıyamayacağımız kadar güzel oldu. ardından mis gibi yarımşar piliç de gelince o benim tanıdığım kadın,(benim yanı başıma oturmuştu) hüngür hüngür ağlamaya başladı. arkadaşları ona ne olduğunu sorunca sadece eliyle susmalarını işaret etti. bıraktık istediği gibi ağlasın. ağlama krizi geçince gözlerini kuruladı, ve: 'arkadaşlar, biliyorsunuz biz buraya çekilirken polis teşkilatından bir görevli burada nasıl davranmamız için uyarılarda bulundu. ve burada insanların çok kötü olduğunu, her an zarar verebilirler gibi kötü sözler sarf etti. bir şey daha biliyoruz ki bizim devletimiz askeri, polisi, topu-tüfeği ile Türklerin isimlerini değiştirdiler. bu nedenlerden dolayı yemek davetini kabul etmemiştim. iyi ki bu arkadaşın davetini kabul edip geldik buraya. benzeri bir ziyafet ömür boyu göremezdik. buraya gelmeseydik Bulgaristan’dan getirdiğimiz kuru ekmeklerle akşam yemeğini geçiştirecektik. 'dedi. tabi kadının konuşmasından ben de etkilendim. ve onlara buradan kalktıktan sonra onları boğaza götüreceğime söz verdim ve götürdüm. sabahın dördüne kadar eğlendik. ve ertesi gün bu şiir doğdu.

Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.
  • Filiz Kalkışım Çolak
    Filiz Kalkışım Çolak

    ah rodop rodop başım düştü dizlerine hasretimden...Rodoplunun hasreti Rodopluya dost omuz...insanlık dersi sundu insanlıktan nasibini almayanlara...yüreğinize sağlık sayın hocam enfesti...

    Cevap Yaz
  • Perinur Olgun
    Perinur Olgun

    Yasla başını bir kez daha omuzlarıma
    Sevgi gör
    Sevilmenin hazzını duy… güzel sözler.. saygılarımla..

    Cevap Yaz
  • Nurdan Ünsal
    Nurdan Ünsal

    Eski alışkıdır bizim orda
    Dillerimizin düğümünü kadehlerle çözmek
    Konuşarak eritmek şüpheleri
    Bir tarlanın ekmeğini bölüşmüşlüğün
    Aynı dağın suyundan içmişliğin içtenliği
    Baharın ansızın gelişi gibi
    Isıtıverir içimizi.
    ..............

    Ne güzel bir anı, ne güzel bir şiir...

    Kutlarım hisseden yüreğinizi...Saygıyla.Nurdan Ünsal

    Cevap Yaz
  • Suleyman Kaya
    Suleyman Kaya

    Değerli dost;
    Şiiri okudum pek işin içinden çıkamadım.
    Hikayesini okuyunca kendimi sizn yerinize koydum.
    Ben de olsaydım aynısını yapardım...
    Sayın Recep Bey;
    zanımca akrabayız,siz bulgaristan ben mezopotamya, yani komşu sayılırız...
    Saygılar,selamlar.
    Kutlarım.

    Cevap Yaz
  • Ali Işık
    Ali Işık

    Recep dostun hikayesinden dizelere akan yaşam dizgelerini okumak güzeldi..

    Cevap Yaz

TÜM YORUMLAR (19)

Rahim Recep Akdora