soğuk bir gün
bir ümit gibi yaklaştı durağa minibüs
açılan kapısından bir buhar dalgası yükseldi
ve üşüyen günün içine dağıldı buram buram
boş bulduğum ilk koltuğa sığındım
dışarıyı izleyebilmek için camın buğusunu silerken
küçük bir çocuk oturdu karşıma
altı, en fazla yedi yaşındaydı zannımca
esmer tenli, cılız bedenli
oturduğu koltukta dışarıya bakmıyor
etrafına göz gezdirmiyordu
ok gibi saplandı kalbime o ürkek bakışları
elleri kirli, elleri çizik, elleri yaralı…
silmiş hep burnunu hırkasının kollarına
ağlamış olmalı
kim bilir kaç zaman
bir an bile başını kaldırıp bakmadı
titriyordu hafifçe
yalnızca ısınmaya çalışıyordu
gideceği bir yer
onu bekleyen, endişe edenleri yok gibiydi
belki de bu yüzden yoktu hiç acelesi …
ne kadar yavaş giderse o kadar canına minnetti
belli ki o da ısınıp rahatlayacaktı sığındığı koltukta
ısındıkça içi çözülüp ayrılacaktı
uzun uzun onu izledim
en sonunda bunu fark ederek
başını kaldırıp bana baktı…
iri kara gözlerinde
mazlum bakışlarını gördüm
içinde suçluluğa benzer incecik bir utangaçlık
sonra bana baktı tekrar tekrar
gözleri dökülmeye yüz tutmuş
sarı zayıf yapraklarını zorla tutan bir ağaç gibiydi
son bir rüzgar daha esse
dallarının arasından dayanamayıp düşecekti gözyaşları
beni kendisini izlerken yakaladığı için utandım
gözlerimi kaçırdım
insan, masumiyet karşısında daha çok utanıyor
aniden beliren büyülü bir manzaradan mahrum kalmışım gibi
dayanamayarak tekrar gözlerimi çevirdim çocuğa
o, mazlum bakışların ardındaki masum çocuk kalbini
gözyaşlarıyla ıslanmış sıcacık bir gülümsemeyle gösterdi bana
o an ,soğuk kış gününde
dondurucu soğuğu yenen bir güneş açtı gökyüzünde
öylesine ısındı ki içim
kalbin kendini anlayan başka bir kalbe sunduğu hediyeydi
bu gülümseme
nasıl da güzeldi…
nasıl da hoş, tazeydi, sıcacıktı
sabah güneşinin etrafa yayılması , ısıtması gibi
bu yaşta, tek başına, otobüste, soğukta, eski montuyla…
her şeye rağmen gülümseyen bir küçük çocuk
her şey olmasa da çoğu şey yolunda giderken
sürekli somurtmak
yüz asmak,
tesadüfen de olsa bakan insanlara baktıkları için sinirlenmek
ne soğuk bir iklim
bir çocuk gibi gülümsemek çokta zor olmasa gerek
en son ne zaman bir çocuk gibi gülmüştüm
hatırlamıyorum
iyi olduğumu kendime kanıtlamak istercesine
yüzüme bir gülümseme kondurmaya yeltendim
başaramadım
o çocuğun gülümsemesini görenler
asla inanmazlardı gülüşümün gerçekliğine
onun sıcak, gerçek, güneş gibi gülümsemesi vardı
gülümsemesindeki gün ışığı, umut doğuruyordu
imkansızlıkların arasında açmış çiçek gibiydi
bir çocuk gibi gülümsemek çokta zor değilmiş meğer
değişmişti gülüşüm…
umudunu kaybedenlerden olmanın çöküntüsü
ıstırap verici
umut her şeydi,
umut ekmekti
umut gülümsemekti
umutsuzluk derin bir uçurum…
düşmeden tutulan bir çocuk gülüşüydü umut
minibüs durmuştu
kapı açılırken başımı çevirip çocuğa baktım
o da bana bakıyordu
o siyah gözleriyle ne güzelde gülüyordu
yüzünde yumuşacık bir tebessüm
inerken bana el sallıyordu
soğuk günün içinde
sımsıcak ısınmıştım
güle güle …
gözleri gülümseyen çocuk
güle güle…
redfer
İlyas KaplanKayıt Tarihi : 16.6.2022 13:23:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!