Göz değmedi aşkımıza, gördük ki kırgınlık sarmış ikimizi birden yalnızca.
Sırttım sırtına teğet geçerken, kokun siniyordu ruhuma, besleniyordum.
Gülümseme ardına sakladığım hüzün yayılıyordu dışarıya, sade sen anlıyordun.
Boynunu her çevirişinde sağa, biliyorum fark etmesin diyordun, çakışıyorduk.
Aynı şeyi düşünüyorduk çalan ve tesadüfün bu kadarı dediğimiz şarkılarda.
Başımı eğip içme akıttığım göz yaşlarımı saklama çabam zorluyordu.
İyi misin sorusunu sorarken dışardan biri, en az ben kadar için yanıyordu.
Çocukluk, o derin ırmak çağrısı
O masal dağında ünleyen gazal
Güz ve hasret yüklü akşam bulutu
Güz ve güneş yüklü saman kağnısı
Babamdan duyduğum o mahzun gazel
Ahengiyle dalgalandığım harman
Devamını Oku
O masal dağında ünleyen gazal
Güz ve hasret yüklü akşam bulutu
Güz ve güneş yüklü saman kağnısı
Babamdan duyduğum o mahzun gazel
Ahengiyle dalgalandığım harman