İki kişi yaptı dağda odun evi, yani ordaki tekti;
Konuştu gölgeler, susmadığında tek bir zafer.
Yağmur yağar, ilk damlası sel olanı iletir;
Sel olansa göl, başlangıçta gelen sudur,
Görüntünün içine sızan düş,bu can yaprakları.
Sonbaharda sergilenmeyen bir düşüş,
Yüreğin izin vermediği aşka sanılır da;
Müsaade edemeyiş değil bazen üzen,
Etmeyiş..En samimidir bu tür bir reddediş …
Kerelerce aslına sönüş, ama sevdiğini bırakmayış.
Bağlanmış uyağında, yılgın umursamazlıkta;
Önemsiz diye kendini kandırdığını
Ya da kızdığını düşün sen yine
Ve hayatın kapısı zamanı eşikten atlatışında
Kendine sorarken az üzül, verme fire.
Ne dünler vardı ve ne bugünler,
Ve daha kocamandır ama yarınkiler
Zaman ne getirir bilinmez -
Fakat tutulması en muhtemel, elin kavradığı
İyi ya da kötü, ilginçtir: kapılmaz.
Üzülme ve ağlama, zamanı kedere harcama;
Ama uyağı tasaya bağla, mutlu ol yarınlara.
Anlamazsın bazen olanı biteni,
En az senin kadar diğeri de üzülür de;
Böyle olduğunda, ufacık bir rakım tazele
Ki sonbaharda sergilenemeyen değil
bu can yaprakları, sergilenmeyen düşüş
Görüntünün içine sızan bir düş.
Ahenk köpürür renklerde, renk tat vermediğinde;
Çile dolduran bilir, ahenk köprüdür.
Köprüyü salla geçerken ki kararlılığı algılasın;
Ya gedik versin veya sağlamlaşsın
Her daim ve her koşulda, seni harekete geçirsin.
Zaten güzelsin, duvak takmak da istersin;
Bu esnada, bunu diyen sıfırı tüketir, varsın …
Kendini üzersin ve kendini suçlarsın
Ve bunu bilirsin, akıllısın ve duygulusun, ağlarsın.
Aslında kuantumun köpükleri gibidir
Geliş ve gidiş, sürünüş, yok edilemeyiş.
Kayıt Tarihi : 13.6.2004 02:34:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Turhan Toy
Başka ne denebilir ki...
TÜM YORUMLAR (3)