Gorgoras'lı İskender (Yerel hikaye)

Mikdat Bal
4096

ŞİİR


45

TAKİPÇİ

Gorgoras'lı İskender (Yerel hikaye)

Quickpost this image to Myspace, Digg, Facebook, and others!

Bir kere niyet etti her şeye rağmen gider
Bildiği tek bir şey var yol yürümekle biter

Aslında gitmesini gerektiren şey yoktu
Ama bu İskenderdir ilgi arzusu çoktu

Vakit geç’miş farketmez ya da hava kararmış
İskender yola çıkmış bir macera ararmış

Belki de biraz köyde biraz da Çaykara’da
Gezip dolaşacaktı kalacaktı orada

Yakında dönecekti çok işleri var idi
Acele etmeliydi çünkü vakit dar idi

Yayladan hareketle köye gitmek istedi
Anasi oğlum gitme vakit çok geçtir dedi

O çoktan hazır imiş lastikler ayağında
Güneş kızıla dönmüş gülümser afağında

Bir yandan annesine tebessümle bakarak
Bırak da gideyim der yüreğini yakarak

Annesi de mesajı almakta gecikmemiş
Hazırlığa başladı daha karşı çıkmamış

Bir şeker çuvalına koydu süzme yoğurdu
Oğlunu çok severdi ne hevesle doğurdu

Her şeyden birer parça azığını sağladı
Çuvalın ağzını da sıkı sıkı bağladı

Köye boş gidilmezdi şartların gereğiydi
Anasının kuzusu hem evin direğiydi

Sırtında siyah montu artık yola çıkmıştı
Çuvalı bir sopayla omuzuna takmıştı

Çok severdi İskender yaylanın havasını
Hele sabah vaktinde muhlama tavasını

Her taşı, toprağında mutlak vardı anısı
Bir yayla ormanında doğurmuştu anası

Sancıları tutmuştu geri dönüş yolunda
Böyle eve dönmüştü İskenderi kolunda

Şimdi büyümüş artık yaşı oldu onyedi
Koca bir adam oldu nice çuval un yedi

Tüm hayatı boyunca hep köyünde kalmıştı
Her yaz dönemlerinde yaylasına gelmişti

Hayatından memnundu son derece mutluydu
Geleceğe yönelik iyimser, umutluydu

Devamlı çalışarak yapıyordu her işi
Neşeli delikanlı becerikli bir kişi

Arkadaşları çoktu yarenliği severdi
Hem olgun hem dolgundu herkes onu överdi

Çok kez dostları için belâda idi başı
Gözü kara biriydi genç olsa bile yaşı

Çaykara’ya inince er geç olay olurdu
Hemen arkadaşları onu gelip bulurdu

Başka köylü gençlerle takışıp dururlardı
Beraber kavga eder beraber vururlardı

Ağır yük omuzunda geldi “Mangan’a” kadar
Sık ormana girecek yüreği küt küt atar

Buradaki ağaçlar ona aşina idi
Ürpertisi gereksiz boşu boşuna idi

Belirli ağaçlarda adı kazılı idi
Uzaktan görünürdü kalın yazılı idi

Mangan’ı bir solukta bitirmek istiyordu
Acele etmeliyim sıklaştı sis diyordu

Ayaklar çimenlerde çoktan ıslanmış idi
Geriye dönüp baktı biraz hislenmiş idi

Artık kom evlerini bile zor görüyordu
Hiç aldırış etmeden ileri yürüyordu

Yükü gittikçe sanki daha ağırlaşmıştı
Yorulmaya başladı vakit ilerlemişti

Daha öncede geçmiş buraları ve lâkin
Arkadaşı olurdu değildi böyle sâkin

Ama hâl-i hazırda hiç bir sorunu yoktu
Yalnızlık değil ezen, omuzundaki yüktü

Yol daracık patika zor ile seçiliyor
Bu yollardan geçerken hep tek tek geçiliyor

Şimdi bir canavarla karşılaşırsa eğer
Mutlaka her ikisi biri birine değer

Böyle bir düşünceyle ürpermeye başladı
Bir korku sardı onu yüreğine işledi

Hayvan uğultuları hayaliyle ürkmüştü
Ağaçları yaratık sanıp öyle korkmuştu

Akşam çoktan olmuştu hava da kararmıştı
Korkudan beti benzi iyice sararmıştı

“Oksodi’ye” varınca yağmur çok hızlanmıştı
Bin pişman olmuş artık vahlanıp sızlanmıştı

Korunma şansı yoktu devam etmeli idi
Yağmur çamur demeden artık gitmeli idi

“Tsaluka’ya” varınca göz gözü görmez oldu
Artık aklı durmuştu bir yere ermez oldu

Bir dostu varmış onun elfeneri var idi
Düğmesine basınca bir güzel yanar idi

Ah dedi ne olurdu el fenerim olsaydı
Ona babası almış, benimki de alsaydı

Bir hayvan hırlaması bu esnada duymuştu
Hani yolu görmeyen, öyle hızlı koşmuştu

Bu duyduğu hırlama ayının sesi idi
Ya da çok korktuğundan kendi nefesi idi

En yakın eve varıp kapısını yokladı
Acaba anahtarı bunlar nerde sakladı

Bulmayınca yokladı kapısını ahırın
Bunlar tezahhürüdür korku denen kahırın

Can havliyle kapıyı tekme vurarak açtı
Ayı var korkusuyla hemen içeri kaçtı

Artık içeri girmiş ıslaktı her tarafı
Bir kibrit bulmak için yoklamıştı etrafı

Hem tir tir titriyordu hem de çok acıkmıştı
Kibriti bulur bulmaz büyük ateş yakmıştı

Kemali afiyetle azığından yemişti
Anam ne büyük insan ne akıllı demişti

Yatma vakti gelmişti döşeği serip yattı
Ama en önemlisi rahata erip yattı

Artık keyfi yerinde sırtüstü uzanmıştı
Neydi bu acelesi bu gün ne kazanmıştı?

Yarını anımsayıp düşüncelere dalmış
Bu gün ne düşünmüştü bu gece nerde kalmış

Oyalanmadan hemen eve gitmeli idi
Üstü başı kirlenmiş banyo etmeli idi

Sabahtan kalkar kalmaz eve ulaşmalıydı
Güzel kıyafetleri giyip dolaşmalıydı

Düşündükleri bunlar ne mümkün uyuyacak
Ayakkabıları da bir güzel boyayacak

Yaylada bir dostundan bir haber duymuş idi
Gençlik başında duman aklına uymuş idi

Raife’ler geldiler demesiyle beraber
Anında değiştirdi dünyasını bu haber

Hemen eve giderek annesine söyledi
Böylece akşam üstü yolculuğu eyledi

^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^

Bunları düşünürken daldı derin uykuya
Rüya alemindedir yer kalmadı kaygıya

Sabahtan uyanmıştı insan sesleri ile
Dinlemeye koyuldu garip hisleri ile

Küçük patika yolu oradan geçiyordu
Geçenler birbirine derdini açıyordu

-Tarlaya ben giderum, ahıra ben giderum,
Çecuklere bakarum, yemekleri ederum

Gene da yaranamam ne biçim insandurler
Anlayamadum gitti bana mi düşmandurler?

-Kız kocan ne yapayur, anasindan yana mi?
Hacan bişey deyecek onami der sana mi?

-Yok yook onda da iş yok, ne yapacağum bilmem..
Gider isem bobama belki da daha gelmem.

Sesler uzaklaşmıştı artık duyulmaz olmuş
Sabaha merhabalar içi heyecan dolmuş

Bacadan içeriye ışık süzülüyordu
Hava çok iyi diye buna üzülüyordu

Çayır kesme zamanı dönse mi dönmesemi
Köy dersen onu bekler inse mi inmesemi?

Köye gitmek üzere yola çıkmış bir kere
İkilem arasında yüreği pare pare

Köye inme arzusu ona galip gelmişti
Dünden beri bir haber kafasını çelmişti

Herkes yukarı doğru o aşağı giderdi
Gören mutlaka ona böyle nereye derdi

Sonunda köye indi, derin bir soluk aldı
Ne kadar da istese yayla aklında kaldı

Etrafta in cin yoktu herkes gitmiş çayıra
Şimdi köyde gezmeyi kimse yormaz hayıra

Bakkallar kapalıydı. bacalar tütmüyordu
Bir kaç ihtiyar kaldı elleri tutmuyordu

İnsanlar görür diye doğruca eve gitti
O anda gezmek değil çalışacak vakitti

Evin anahtarını olduğu yerden aldı
Bir yerden kaçar gibi hemen içeri daldı

Kendini o kadar çok iyi hissediyordu
Bu gün köy ne güzeldir hava nefis diyordu

İlk önce içerdeki sobayı yakmış idi
Sonra balkona çıkıp etrafa bakmış idi

Raifeler gelmişti çamaşır asmışlardı
Evlerinin önünü çevirip kesmişlerdi

Kalbinin daha hızlı çarptığını anladı
Hemen içeri girip gününü planladı

Kot pantolonu giydi saçlarını taradı
Evde yalnız oluşu işine çok yaradı

Artık dışarı çıkıp hazırlandığı anda
Ummadığı bir dostu geldi aynı zamanda

Ayakları sesinden onu tanıdı bildi
Kapıyı tokmakladı bu gelen İsmaildi

-Ooo İsmail, hoş geldin, nereden düştün böyle
Ne var ne yok nasılsın bana her şeyi söyle

-Hoş bulduk İskenderim, hayırdır bu ne şıklık
Bunun bir anlamı var ya sevda ya aşıklık

-Yooo dedi Çaykara’ya gitmeyi diliyorum
Bu sabah eve geldim yayladan geliyorum

-Bugün salı değil ki? Ne işin var orada
Herkes çayıra gitmiş kimse yok Çaykara’da

-Salı değil elbette, görülecek işim var
Çok da önemli değil ufak bir telaşım var

-Haa öyle mi! ..o halde ben de gelebilirim
Bu gün boşum, işim yok senle kalabilirim

Senile ister isen, biraz gezer geliriz
Bu gün benim işim yok, her şey yapabiliriz

-İşin yoksa gel tabi” diye cevaplamıştı
Halbuki biraz önce neyi hesaplamıştı

Bu zamansız misafir tüm işini bozmuştu
Sevinir gibi yaptı, içinden çok kızmıştı

Mecburen Çaykara’ya gidecekti boş yere
Derdini anlatamaz, kalmadı başka çare

Belki şimdi annesi yolunu gözlüyordu
Herkes çayır kesiyor çaresiz izliyordu

Böyle güzel havada köyde bulunuyordu
Hoş bir şey değil idi ayıp biliniyordu

Üstelik Çaykara’ya gidip de dönecekti!
Bu havada oraya fuzuli inecekti

Artık iki arkadaş el ele vermişlerdi
Istikamet Çaykara ve yola girmişlerdi

İlkokulu beraber okumuştu ikisi
Bir birine çok idi saygısı ve sevgisi

İsmail konuşuyor kah köyden kah kazadan
Kah okul kah Trabzonspor kah zulüm kah ezadan

İskender de bir yandan düşünüp duruyordu
Kafasının içinde planlar kuruyordu

Şimdi ne yapacaktı İsmaile ne derdi
Bu havada Çaykara terkedilmiş bir yerdi

Çay haneye uğrarız bir şeyler uydururum
O çayını içerken ben işimi görürüm

Nitekim öyle oldu kalkıp okula gitti
Müdürü gidip buldu onunla sohbet etti

Çay ocağına doğru giderken bir an durdu
Bir dükkanın önünde Raife’leri gördü

Demek onlar da bu gün Çaykara’ya gelmişler
İhtiyaçlar var diye yollara dökülmüşler

Hemen oradan dönüp bir caddeye girmişti
Üstü başı dağınık ona düzen vermişti

Raifeler yapmıştı alış verişlerini
Artık bitirmişlerdi orada işlerini

Babası arabanın kapısını açmıştı
Ailece her birey arabaya geçmişti

İskender otarafa doğru baktı gizlice
Raife gördü onu güldü nazlı nazlıca

Sonra araba köye doğru hareket etti
İskender mahzun mahzun çay ocağına gitti

İsmail görür görmez hemen lafa girmişti:
-Raife’lyi gördün mi diye ona sormuştu

İskender gördüm dedi gayet sakin bir sesle
Köye gidelim dedi istekle ve hevesle

Çaykara’da durmanın bir anlamı yoktu ki
Hem yapacağı işler o kadar da çoktu ki

****************************************************

Sabah erkenden kalkmış, çantasını alarak
Yayla yolunu tutmuş, heyecanlı olarak

Hava da çok güzeldi acele etmeliydi
biran önce yaylaya çayıra gitmeliydi

Sabahın serininde iyi yol almış idi
Aynı tempoyla devam, zaten az kalmış idi

Yaylaya vardığında ilk önce eve gitmiş
Çayıra gitmek için hazırlığını etmiş

Tahmin ettiği gibi annesi evde yoktu
Çünkü hava iyiyiydi yapacağı iş çoktu

Malzemeleri alıp çayır yolunu tuttu
Bir heyecan sarmıştı yorgunluğu unuttu

Annesi çayırdaydı, selâm vermişti ona
Hemen işe koyuldu buluştu oğul, ana

Annesi çok sevindi İskender’ i görünce
Yine de naz eyledi oğlu selâm verince

Neredeydin uşağum dün beni çok beklettin
Evin bütün yükünü annene mi yüklettin

-Ana, şimdi keserum bitururum çayiri,
Ha şimdi iş zamani yok kavganun hayiri

Annesi İskender’in severdi bu yönünü
Tatlıya bağlar idi her kavganın sonunu

Zaten düşünülemez anasına küsmesi
Yayladan başlamıştı artık çayır kesmesi

Kese kese inecek köye varana kadar
Gençtir İskender keser tozu dumana katar

Havaya güvenilmez acele etmeliydi
Bir çayıra başlansa aynı gün bitmeliydi

Her tarafı kesmişti ikindiye varmadan
Bu işi de halletti hiç kendini yormadan

Hemen kestiklerinden annesi bir yük sardı
Karanlık bastırmadan ikisi eve vardı

İnekler otlamaktan çoktan geri dönmüştü
Ocakta ekmek vardı ateş yeni sönmüştü

İskender aceleden peynir ekmek yiyerek
Çayıra gidiyorum annesine diyerek

Gündüz kestiklerini bir araya topladı
Sırtına bir yük sarıp yarını hesapladı

İskender kendini çok yorgun hissediyordu
Bu hayat şartlarına artık pes ediyordu

Çok yorucu bir gündü köyden yaylaya çıkmış
Bir dakka dinlenmedi bu hayat ne gıcıkmış

Devam edecek........

Mikdat Bal
Kayıt Tarihi : 11.1.2007 20:45:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Hikayesi:


Şiirde geçen yabancı kelimeler, yöre diliyle bazı yerlerin isimleridir ki Türkçe karşılıkları yoktur, Gorgoras = Eğridere köyü Mangan = yayla yolunda bir ormanın adı Oksodi = yayla yolunda bir kom mevkii Tsaluka = yayla yolunda bir kom mevkii

Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.
  • Süleyman Koca
    Süleyman Koca

    Çok teşekkürler büyük şair.

    Cevap Yaz
  • Süleyman Koca
    Süleyman Koca

    S.A
    çok güzel eline sağlık,sesli kısmını kaydetmek istedim ama başaramadım,
    sebep-i hikmeti nedir acaba?

    Cevap Yaz
  • Cemile Düzgün
    Cemile Düzgün

    offfff..soluk soluga okudum oni
    çok da hoş ve asıl önemlisi
    öykülerin en uzuni rekordur daaa
    kutlarım ozan kardeşim
    kutlarım vesselam

    Cevap Yaz
  • Ahmet Akkoyun
    Ahmet Akkoyun

    İsmail görür görmez hemen lafa girmişti:
    -Raife’lyi gördün mi diye ona sormuştu

    İskender gördüm dedi gayet sakin bir sesle
    Köye gidelim dedi istekle ve hevesle

    Çaykara’da durmanın bir anlamı yoktu ki
    Hem yapacağı işler o kadar da çoktu ki

    EYVALLAH CAN DOST EYVALLAH İSKENDER'İN DESTANI GÜZEL OLMUŞ GÖRÜNEN O Kİ BİR HAYLİ SÜRECEK .BİR HAYLİİ EMEK SARFETMİŞSİN AMA DEĞMİŞ .GÜZEL VE LATİF OLMUŞ
    YÜREĞİNE SAĞLIK
    MUHABBETLE KAL

    AHMET AKKOYUN

    Cevap Yaz
  • Fikret Oğuztürk
    Fikret Oğuztürk

    ÇOK ÇOK ÇOOOOK UZUN BİR ŞİİR ZEVKLE OKUNUR MUYMUŞ OKUNURMUŞ.

    HEMDE ZEVKLE.

    MİKDAT BAL YAZINCA.

    USTA ZEVKLE OKUDUM AMA NERDEYSE GÖZLERİM BOZULACAKTI.

    DEVAMINI BEKLİYORUZ.

    TEBRİKLER.

    SELAM VE DUA İLE.

    Cevap Yaz

TÜM YORUMLAR (8)

Mikdat Bal