Yüreğimde serpe sarmalamış bir karmaşık gibi,
Yürüyorum hiç bilmediğim yollarda.
Ardımdan sesler gelir kulağıma.
Sanki ölümün sessiz fısıltısı gibi.
Üzerime,üzerime bir yağmur tanesi döküldü ya.
Kalbim sanki oracık da durdu,durdu da garip gönlüm yalnız kaldı.
İçimden küfrediyordum,zalim kaderime.
Boyun eğmez ışıklara bakıp halime yanıyordum.
Herkes benden umudu kesmiş gibi bakıyordu halime.
Bakıyordu da halime acıyordu.
Yüreğim de kuşun kanadı gibi durmadan titrer,
Soğuğa alışık değildir.
İçim de garip bir üzüntü içinde kan ağlar,
Günlerdir susmaz...
Kendi kendine iç geçirir,hayatını düşünmez,
Sanki büyük bir inzivaya çekili gibi;
İçine gömülür,gömülür.
Bir kamplumbağanın kendini koruduğu gibi,
Başını içine çeker ve büzülür.
Sonra bir an olur düşüncelerinden soğur,
kendine bakar aynada.
Ama aynada baktığı yüz,kendi yüzüdür.
Bir an gözleri dolar,için içine sığmaz ve öyle bir ağlarki,
Feryadı dağların eteklerinden,çöllere kadar duyulur.
Bir çile boğar onu,bir de gariple beklediği aşk,
Ve günler sonra konuşamaz olur.
Sadece önüne koyduklarından değil,sadece gönlüne doyuracak olan,
ekmekle,suyu alır.
Yer...
Ama bir dilim ekmek bile bittiğinde,
kalbinin sesini dinler ve aşka dalar.
Ahmet IşikliKayıt Tarihi : 1.4.2011 18:36:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!