Be hey gönül, aşktan ne anlarsın sen?
Senin yâr sevmeye mecâlin mi var?
Balık olur deryâları gezersin,
Senin sığınacak limanın mı var?
Gurbet elde figân eder âh edersin,
Senin sıla'ya dönecek yolların mı var?
Hokka alır, divit alır mısra dökersin,
Senin dert demeye dillerin mi var?
Yoksa bir hevesle mi yollara düştün?
Yoksa bir hayâlle mi gönlünü üzdün?
Yoksa bir sevda mı sen böyle süzdün?
Senin bu âlemde bir vârın mı var?
Aşk bir yangın yeri, sen bilmez misin?
Aşk bir deryâ, sen yüzmez misin?
Aşk bir çile, sen çekmez misin?
Senin bu dünyâda bir yârin mi var?
Kemter Abdal der ki, gönül divâne,
Ne aşkı anlar, ne de dert dinler.
Kendi hâlinde yanar, bazısı söner,
Senin bu cihânda bir sırrın mı var?
Kayıt Tarihi : 21.4.2025 18:06:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiir, gönüle yönelik sitem dolu bir sorgulama ve nasihat içeriyor. Şair, gönlün aşkın derinliğini anlayıp anlamadığını, gerçekten sevmeye gücünün olup olmadığını sorgulayarak başlıyor. Balık misali deryalarda gezmesine rağmen sığınacak bir limanının olup olmadığını merak ediyor. Bu, gönlün dış dünyada arayış içinde olmasına karşın, içsel bir dayanağının eksikliğini ima ediyor. Gurbet elde figan edip ah etmesi, sıla'ya dönecek yollarının olup olmaması sorusu, gönlün geçmişe duyduğu özlemi ve geleceğe dair belirsizliğini yansıtıyor. Hokka ve divit alıp mısralar dökmesine rağmen, gerçek anlamda dert diyeceği bir derdinin olup olmadığını sorgulaması, yüzeysel bir ifadeyle derin duyguyu yaşamanın arasındaki farkı vurguluyor. Şair, gönlün bir hevesle mi yollara düştüğünü, bir hayalle mi kendini üzdüğünü, yoksa gerçek bir sevda yüzünden mi böyle süzüldüğünü sorarak, yaşadığı duygusal durumun kaynağını anlamaya çalışıyor. Ardından bu âlemde gerçek bir varlığının, derin bir bağının olup olmadığını sorguluyor. Aşkın bir yangın yeri olduğunu bilip bilmediğini, bir derya olduğunu yüzüp yüzmediğini, bir çile olduğunu çekip çekmediğini sorarak, gönlün aşkın zorluklarına ve derinliğine ne kadar vâkıf olduğunu sorguluyor. Bu dünyada gerçek bir yârinin olup olmaması sorusu ise, aşkın temelini oluşturan bağlanma ve aidiyet duygusunu irdeliyor. Son dörtlükte Kemter Abdal, gönlün divane olduğunu, ne aşkı anladığını ne de dert dinlediğini söylüyor. Kendi halinde yanıp bazen söndüğünü belirterek, gönlün kararsız ve değişken yapısına dikkat çekiyor. Son olarak, bu cihanda derin bir sırrının olup olmadığını sorarak, gönlün iç dünyasının ve gerçek amacının ne kadar anlaşılmaz olduğunu vurguluyor. Şiir, gönlün karmaşık ve çelişkili hallerini sorgulayan, didaktik bir üslupla yazılmış içsel bir monolog niteliğinde.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!