Yitik bir kentin loş ışıklı otel odasından,
gece yarısını beş geçe yazıyorum sana bu satırları.
Tutmak istediğimde tutamadığım,
tuttuğumda da elimden kayıp giden gönül hazinem.
Seni göreyim diye yaşamak için,
dudaklarımdan çıkan nefesim,
her fırtında taa ciğerlerime çektiğim sigaramın dumanı,
kalemime mürekkep,
yazdıklarıma ilham,
hayatıma anlam...
Sen böyle basit cümlelerle anlatılamayacak kadar kıymetli,
hiçbir sarraf'ın paha biçemeyecegi bir mücevher kadar değerli,
Karadeniz'in hırçın dalgaları kadar deli,
bir şairin mısraları kadar duygusal...
Gönül yaram, ciğerparem,
hayata gülüş sebebim,
gönlümün hırçın bebeği,
dokunmaya kıyamadığım,
dokunduğumda yandığım,
dokunamazsam ağladığım,
hücrelerimdeki nakış,
gözlerimdeki en tatlı bakış,
ve hayatımdaki sayha sayha yakarış...
Sen ömründeki en berrak nefes,
kalbimin hapsolduğu altından kafes,
hayattaki her şeyden enfes,
kulağımda çınlayan son ses...
Sen yüreğimdeki en büyük ah,
düşüncelerime en loş karargah,
hücrelerimde dolaşan en yakıcı seyyah,
ve sen huzur bulduğum tek istirahatgah...
Velhasıl can tanem bitiremem seni anlatmayı,
ne seri kitaplarla, ne de cilt cilt ansiklopedilerle...
Sen benim içimde
kimseyle paylaşamayacağım en gizli hazinemsin...
Kayıt Tarihi : 24.4.2016 21:28:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!