Kalbimdeki ateş, küllenip söndüğünde,
Hasret geceleri, sabaha döndüğünde,
Sana kavuşma arzularım öldüğünde,
Dilinde bin özürle gelsen, geç olmaz mı?
Tazecik tomurcuklar çiçek olduğunda,
Ömür denen canlılık alametinin
Mevsimsel son yazını yaşayan,
Deli gönlüm uslanmamış.
Yaprak misali tutunduğu hayattan,
Üfleme misali esen bir rüzgarla,
Ha koptu ha kopacak derken
Göz gördüğünü,
Kulak duyduğunu,
Bir yol bulur gönderir gönle.
Göz aciz, kulak aciz.
Gönüldür karar veren.
Ya beğenir ya beğenmez.
Kaç gün oldu? Günlerin sayısını unuttum.
Çekildim içime dertlerimi yuttum.
Derin bir uykuya daldım gönlümü uyuttum.
Uyandım yoksun hala içim acıyor.
Hep benimle olmanı beni görmeni,
Buz dağlarını,
Ateşe atsan da,
Saatlerce kaynatsan da,
Sıcacık bir yürek bulmadan,
Sevgi buharı olmuyor Sultanım.
Yokluğunun soğuk rüzgarları
Kutupların buz dağları,
Hep üstüme, üstüme geliyor.
Hiç birisi üşütmüyor beni
Senin yokluğun kadar.
Ne seni yazıyor, ne sana yazıyorum.
Yakışmıyor yazdıklarım sana.
Yazdığım hiçbir kelime kifayet etmiyor.
Ne seni anlatıyor ne sana anlatıyorum.
Anlatıyorum bakışımla, ilgimle,
Anlattıklarım beni anlamıyor.
Ya gece yarısı zifir karanlıkta ya gündüzün ışığında,
Ya tan yeri ağarırken ya akşam vakti gün kararırken
Ya sabahın gün doğumunda ya akşam gün batımında,
Gün hangi anda olursa olsun unutmak zor seni.
Ya masa başında çalışırken ya sınıfta ders anlatırken,
Bana içten bakıp gülümsediğinde,
İnci inci dizilen dişlerini gördüğümde,
Titremem geçiyor ısınıyorsun içimde
Varlığında ısınıyor, yokluğunda üşüyorum.
O güzel sürmeli gözlerle baktığımda,
Ben uzun geceleri severim.
Seninle geceler boyu birlikteyim.
Kimseye hesap vermeden,
Bakarım karanlıklara,
Zifiri karanlıkta el yordamıyla
Bulur, dokunur, hissederim.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!