GÖNLÜMÜZ GENÇ KALDIKÇA...
Merhaba gönül dostlarım, Saygılar, sevgiler, selamlar ileterek, gönlümüz çok şükür genç diyerek konuyla ilgili paylaşımlara devam ediyorum. Kişilerin hürriyet cüzdanına bakarak yaşının ilerleyişini yüzüne vurgulamanın ne kadar yanlış davranış olduğunu o yaşa gelince anlarsınız. Çünkü her insan hissettiği yaştadır. Görüntülere aldanmamak gerekiyor.
Aynalar yalan söylemez derler ama ayna insanların dış görünümünü yansıtır. İç görüntüsünün sağlık bölümü hastaneler de çekilen filmler de yansıyabiliyor ama benim anlatmak istediğim duygu aleminin tavrıdır. Saygıyı, sevgiyi, hoş görüyü benimseyenlerin hisler dünyasına dalma şansımız yok ama kendi hayal dünyamızı ortaya koyduğumuz da algılarız.
Dünyanın güzel görünen yüzünden istifade etmek isteyenler, imkanı da olanlar, yaşam sürecinde yaşları ilerlese de gönüllerini genç vücutlarını da dinç hissederler. Yazarların, çizenlerin zaman zaman yazıların da ve tablo da her yaş grubunun duygularını yansıtmaya çalışırlar. Genç ve güzel, sağlıklı, varlıklı yaşamak her insan oğlunun arzusudur ama imkanlar değişebiliyor.
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Züğürt tesellisi dedikleri bu olsa gerek?
Hadi hayrılısı kardeş!
Bu şiir ile ilgili 1 tane yorum bulunmakta