ayakkabı bağcıkları değil,
zamanın soluk kıvrımında
asılı kalmış eski bir fısıltı
bankın köşesinde oturuyordu biri
adı
rüzgâr bile hatırlamak istemedi belki
silüeti
kendi gölgesinden önce yola çıktı
suskunlukta eridi
geri dönmedi
aynalar
geçmişin yorgun yüzünü kapattı
yüzler
unutulmuş bir hikâyenin solgun izleri
dil
önce kelimeleri unuttu
sonra kendi düşüşünü izledi
dilsizliğin pusulası oldu
ışıklar
göz kapaklarını delerken
düşler
kimseyi uyandırmadı
avuçlar
tenin unutulmuş belleğinde eridi
izler
belleğin karanlık suyunda dağıldı
nağmeler
yankı oldu
sessizliğe karıştı
dünya
göz kırpmaya hazırlanıyordu
ama
kendi içinden çekildi
bir hayal
kaya altında ezilen zaman gibi
suskunlaştı
önce ruhlar
sonra kelimeler
usulca yok oldu
en son
gökyüzü
mavisini unuttu
benlik
gölgesine dokunmadan bastı
çığlık
henüz duyulmadan çözüldü
çöküş
bir nefesin
unutulmuş sessizliğiyle başladı
Kayıt Tarihi : 27.6.2025 23:54:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!